Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Suçun aslı!

22 Mart 2025 Cumartesi

İmamoğlu’nun asıl suçları şunlar:

1- Erdoğan’ı dört kez yendi.

2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmanın yanı sıra CHP’nin belediye meclisinde çoğunluğu elde etmesinde, 14 olan ilçe belediye başkanı sayısının 29’a çıkmasında en büyük rolü oynadı.

3- Sosyal yardımların AKP’nin yaptığından daha yukarı çıkabileceğini gösterdi. Sütten ucuz ekmeğe kadar temel gereksinimlere ulaşılmasını sağladı. Kreş ve kent lokantalarıyla sosyal belediyecilik kavramının içini doldurdu.

4- Feshane’den türbelere kadar İstanbul’un başta Osmanlı olmak üzere bütün tarihi eserlerinde AKP’li başkanlar döneminde olmayan restorasyonları gerçekleştirdi.

5- Metrodan sahillerin ortak kullanıma açılmasına kadar İstanbulluların günlük yaşamını kolaylaştıracak ve renklendirecek yatırımları artırdı.

6- “Vizyon 2050 strateji belgesi” ile İstanbul’da uzun erimli yapılacakları kayda geçirdi. Bunları gerçekleştirecek kadroyu oluşturdu.

7- Bütün bunları Türkiye’ye yaymak hedefiyle cumhurbaşkanı adaylığına soyundu.

Hürriyet, “İmamoğlu’na yedi suçlama” diye yazmış. Asıl ilk yedi suç yukarıda. Devamı da var. En büyük suç, sonuncusu!

***

Bu yedi suçtan sonra 19 Mart’tan beri yaşanan yedi gerçeğin altını çizelim.

1- İktidar cumhurbaşkanlığı seçimindeki en güçlü olası rakibini tasfiye etmeyi, demokrasiye, ekonomiye, iç barışa, uluslararası itibara, adalete, güvene tercih etti. Ne olursa olsun İmamoğlu tasfiye olsun!

2- Gözaltına alınanlar için şöyle bir tanım yapılabilir:

İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanlığında hükümete girebilecek isimler.

Tasfiye girişimi kişisel değil, kadrosal!

3- Bunu yaparken FETÖ’vari yöntemleri tercih etti. Maşallah Türk Ceza Yasası’nda madde bırakmamışlar. Gerçek suçlar bölümünde sıraladıklarımızı hayata geçirmek için sürdürülen bütün faaliyetler terör örgütüne yardımdan ihaleye fesat karıştırmaya kadar her türlü suça dönüştürülmüş.

4- Medya mahkemesinin başarıları karşısında şapka çıkarıp unvanını da yenilemek gerekir:

Yüksek medya mahkemesi. İddianameler orada hazırlanıp infaz manşetten duyuruluyor.

5- Yaşananlar “sivil darbe”ye benzetilince iktidar tepki gösterdi. Tepkisinde haklı. Bu, darbeden de öte. Darbenin bile kendi hukuku olur. Burada nasıl bir hukuk uygulandığı belirsiz. Durmuş saat bile günde 2 kez doğruyu gösterir, bozuk saatin ne zaman ne göstereceği belli olmaz. Bunu yaşıyoruz. 18’inde diploma iptal, 19’unda büyük gözaltı. 23’ünde mahkemeye çıkış. O gün CHP’nin önseçim günü. Bu zamanlamayı yapıp, “Hukuka güvenin, yargı bağımsızdır” diyorlar. Bari aklımızla alay etmeyin.

6- Bu tabloda hedef açık:

Erdoğan’ın yeniden seçilmesinin garanti olduğu, çok adaylı, çok partili cumhurbaşkanlığı seçimi!

***

7- Son madde yukarıdakilere karşın yaşananlar... Şöyle ki:

CHP, milleti sokağa çağırmadı, millet CHP’yi sokağa çağırdı.

Her şeyi hesaplayan iktidarın bunu hesaplamadığı anlaşılıyor.

Ateş düştüğü yeri yakar derler. Sokaklara, meydanlara bakınca, ateş tüm Türkiye’ye düştü!

Milyonlarca evden birer Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. İstanbul’dan sonra İzmir’de de eylem yasağı getirildi. Meydanları yasaklayabilirsiniz ama vicdanları nasıl yasaklayacaksınız?

19 Mart, önce CHP’yi kendi içinde birleştirdi, sonra muhalefeti. Bu birleşik bakışın ömrü, ortak strateji oluşturmakla ölçülür.

İktidarın niyetini aktardık; seçme ve seçilme hakkının iktidar tarafından belirlendiği bir şahsımrasi rejimi!

Bu, demokrasinin ölümü demek. İktidarı değiştirme umudunun bitimiyle birlikte seçimlerin anlamsızlığı demek.

Buradan öteye köy yok!

Yazıya son noktayı koyarken CHP’nin olağanüstü kurultayı toplama kararı açıklandı. Doğru bir karar. Kayyum olasılığına karşı kaderi beklemek yerine kaderini belirlemek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suçun aslı! 22 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları