Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Halk, cumhuriyetini yeniden kuruyor

23 Mart 2025 Pazar

Saray ve paçasına “Reis giderse bizim halimiz nice olur?” diye asılanlar, toplumsal tepkiyi göremiyorlar. Çıkar birlikteliği ve iktidarı yitirme kaygısı ağır basıyor. Düşler âlemindeler. Oysa birkaç gündür Türkiye’de yaşananların fotoğrafı bir yıl önceden çekilmişti zaten. Partinin öğretisinden tümüyle kopmuş bir liderlikten kurtulan CHP, geçen yılki yerel seçimlere tarihsel işlevine uygun bir yaklaşımla girdi. Yarım yüzyıldır emperyalizmin dayattığı, Türkiye’yi yorgun düşüren ve toplumu ayrıştırarak etnik, mezhepsel kamplara bölen siyasal yapıyı, mutlakiyetçi Saray’a karşı “Türkiye İttifakı” söyleminde birleştirmeyi hedefledi. Seçimlerde bu hedef yerine ulaştı. Böylece, yaklaşık 100 yıl önce Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesi ile Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı başlatan, TBMM’yi kuran, ulusal birliği sağlayan CHP, bu görevini yinelemekte kararlı olduğunu göstermiş; tüm sömürücü unsurların kanla beslediği ayrımcıayrılıkçı, mezhepçi vb. oyunlarından bıkan halkın barış-kardeşlik-huzur ve demokratik yönetim isteğine karşılık vermiş oldu.

Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ekonomiyi batıran, baskıyı artıran, halkı yoksullaştıran Saray rejimi, “Türkiye İttifakı”nın simgesi haline gelmiş olan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu durdurmak zorundaydı. Saray güdümlü MHP’nin çıkışıyla İmralı’daki ile başlatılan pazarlık süreci, anayasa değişikliği girişimleri, milletvekili transferleri, CHP’nin içini karıştırmaya yönelik çabalar, soruşturmalar, diploma iptalleri, Cumhuriyeti kurmuş partiyi kayyuma götürme planları gibi tüm kötücül ataklar; Saray’ın koltuğunu sallayan gerçek seçeneğin çıkmasının yanı sıra, bir başka korkuya yaslanıyordu: Yerli ve milli olduğunu iddia eden ittifakın ayakları İhvancılık, Türkİslam sentezciliği ve Hizbullahçılığa dayanıyordu. Dolayısıyla Saray ve koalisyon ortakları şimdiye değin, ulusal birlik değil, ayrılıklar üzerinden siyasetini yürütüyordu. Saray ittifakı, siyasi dincilik ve etnikçilik üzerine kurgulanmıştı. Ayrımları kaşıyarak, toplumu birbirine düşman ederek, işine geldiğinde de onlarla çıkarları için pazarlık ederek iktidarını sürdürme yolunu seçmişti. Ayrımları değil, benzerlikleri öne çıkararak, demokratik yoldan eşitliği ve kardeşliği sürdürme aşısının toplumda tutması, iktidar ittifakını çileden çıkardı. Düşman siyasetinin yerini düşman hukuku aldı. Günlerdir başta İstanbul Saraçhane olmak üzere, Türkiye’nin birçok ilinde yapılan eylemler, Müdafaa-i Hukuk ruhunun yeniden yeşerdiğini, işbirlikçi, tutucu, halk karşıtı Saray rejimine karşı ulusun, kendiliğinden bütünleşerek yeniden egemenliği eline almak istediğinin en somut örneğidir. O yüzdendir, kitleler bir ağızdan İstiklal Marşı’nın bu dizelerini hep birlikte okumaktadırlar:

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!/Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,/ Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.”

Saray rejimi sona ermiştir. Halk taşmakta, cumhuriyetini yeniden kurmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları