Oy halktan, meşruiyet hukuktan alınır!

03 Şubat 2019 Pazar

Endonezya’dan Suriye’ye dünyada yaşananlar, yerel seçimlerden yeni sistem arayışına kadar içimizde yükselen tartışmalar Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğünü, başardıklarının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
20. yüzyıldan sonra 21. yüzyılın da en güçlü liderlerinin başında Atatürk’ün geldiğini yaşayarak görüyoruz.
Atatürk’ün büyüklüğünün yarısı elde ettiği zaferlerse öteki yarısı da bunların tümünü ulusal, uluslararası bütün zeminlerde meşru hale getirmesidir.

***

Kurtuluş Savaşı’nın ardından 20 Kasım 1922’de başlayan Lozan görüşmeleri 24 Temmuz 1923’te antlaşmayla sonuçlandı.
Cephede yenilen emperyalizm masada da yenildi. 13 Ekim 1923’te Ankara başkent ilan edildi, 29 Ekim’de de cumhuriyet...
Artık Türkiye Ankara’dan yönetilmeye başlanmıştı. Ne var ki, başta İngiltere, ABD, Fransa olmak üzere Batılı ülkelerin hiçbiri büyükelçiliğini Ankara’ya taşımak istemiyordu. Sadece Sovyet ve Afgan büyükelçileri başkentteydi. Bu sadece “İstanbul güzel şehir” diye açıklanamazdı. Beklenti şuydu:
“Mustafa Kemal, bu devleti yürütemez, uluslararası alanda meşruiyet kuramaz... Ankara 2-3 yıla kalmaz çöker. Elçiliği boşuna taşımayalım...”
Bu “öngörü” aynı zamanda “niyetti”.

Ancak Atatürk, Ziraat Bankası’ndan Yargıtay’a, Osmanlı döneminin sağlam ve gerekli olan kurumlarını koruyup geliştirerek, hukuki zemini sağlam bir devlet inşa etti. Bunu yaparken toplumsal meşruiyeti de hep dikkatinde tuttu.
1928’den itibaren tüm devletler büyükelçiliğini Ankara’ya taşıdı.

***

Emperyalizmin amaçları değişmez araçları değişir, ilkesini bir kez daha yaşadığımız günlerdeyiz. Bugünün diliyle küresel aktörlerin amaca ulaşmak için kullandığı araçlardan biri hedef ülkenin meşruiyetini ortadan kaldırmaktır.
Bu başarıldığı an, o ülke ne kadar güçlü olursa olsun, iktidarı ne kadar yüksek oy almış olursa olsun ayakta kalması zorlaşıyor.
Böylesi yorumlara Türkiye’deki iktidar hemen kendine pay çıkarıp “Hedef biziz. Yerel seçimler beka sorunudur” diyor.
Öncelikle şunu vurgulayalım ki; Türkiye’nin beka sorunu hiçbir partinin tekelinde değildir. Böyle bir tehlike karşısında halk kendi kaderine el koyar.
Bir partinin kendi iktidarını beka sorunu haline getirmesi, beka sorununa giden yol olur.
İktidarlar oyu halktan, meşruiyeti hukuktan alır.
Bunu unuttuğunuz an ülkenize en büyük kötülüğü etmiş olursunuz.
Kimse başka hesap yapmasın...
Bu topraklar ne emperyalizme pabuç bırakır ne de uşaklarına...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yargıtay’da kanun kim? 16 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları