Muhakkak ki birçoğunuzun bildiği bir fıkradır ama yazının konusunu özlü bir şekilde anlatmak için anımsatalım:

Salomon ekonomik sıkıntı içinde kıvranmaktadır. Çare olarak komşusu Mişon’dan borç ister. Mişon, en geç bir ay sonra geri ödemesi koşuluyla Salomon’a ihtiyacı olan parayı verir. Salomon parayı bir ay sonra ödeyeceğine dair söz verir.

Bir ay dediğin nedir ki? Ay sonu geldiğinde Salomon yine kıvranmaktadır. Zira parayı denkleştirememiştir. Borcun vadesi yaklaştıkça Salomon’un gözüne uyku girmez.

Salomon’un huzursuzluğunu anlayan eşi sorar:

- Derdin ne Salomon Efendi? Gece boyunca gözünü kırpmadan bir sağa bir sola dönüp duruyorsun.

Salomon eşine durumu anlatır:

- Parayı Mişon’a en geç bir hafta içinde ödemek zorundayım. Ama parayı ödeyecek durumum yok. Ne diyeceğim Mişon’a? 

Eşi:

- Bu muydu derdin? Ayol düşündüğün şeye bak, diyerek yataktan kalkıp pencereyi açar ve karşı evde oturan Mişon’un duyacağı şekilde avazı çıktığı kadar bağırır.

- Mişooon, Mişooon, bizim Salomon var ya... Sana olan borcunu ödeyemeyecek!

Pencereyi kapatıp yatağa geri dönen kadın Salomon’a dönerek şöyle der:

- Hadi yat uyu. Şimdi o düşünsün...

Yerel seçimlerden bu yana hele de 6’lı masa şekillendikten sonra muhalefet kanadının cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu yandaş medyanın Cumhur İttifakı’nın tek gündemiydi. Ne bölgemizdeki savaşlar ne deprem ne ekonomik kriz ne pandemi bu gündemi değiştirebildi.

Muhtemel adayların bırakın sözlerini bakışlarından, mimiklerinden, okuduğu şiirlerden bile türlü anlam çıkaran, niyet okumaya dayalı bir fitne kazanı kaynatılıp durdu.

YOK YOK SEN ADAYSIN

Bir gün İmamoğlu, bir gün Yavaş, bir başka gün Akşener’in adını öne sürerek 6’lı masada nasıl “hır çıkarırız” hesabıyla hareket ettiler.

Bu tartışmaların önüne geçmek için İYİ Parti genel başkanı daha bir yıl öncesinden “Ben cumhurbaşkanlığına değil başbakanlığa adayım” demesine ve bunu çeşitli defalar yinelemesine rağmen katıldığı her programda “Cumhurbaşkanlığına aday mısınız” sorularına muhatap oldu. Yine aynı yanıtı aldıkları halde “Aslında gizli aday ama belli etmemeye çalışıyor” diye yorumlar ısıtılıp ısıtılıp servis edildi.

CHP’nin içini karıştırmak için liberaller ile SP’nin dışında desteği bulunmayan Abdullah Gül’ün adaylığını epey bir gündemde tuttular. Hem de bu ihtimalin sıfıra yakın olmasına rağmen...

Kala kala ellerinde iki büyük belediye başkanından başka isim kalmadı. 6’lı masanın iki kurucu partisini karşı karşıya getirmek için iki belediye başkanından bir hafta birisi ertesi hafta diğeri İYİ Parti’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi.

RACON KESENLERE RACON KESİLDİ

CHP yönetimi ve Kılıçdaroğlu onay vermeden böyle bir adaylığın söz konusu olamayacağını bilmelerine rağmen ekrandaki tartışmalar ve gazetelerdeki sayfalar bu ihtimal hesaplarına ayrıldı.

Hoş, bunda belediye başkanlarının bu iddialara uzun süre sessiz kalmalarının payı olduğu muhakkak. Tabii bir de parti içinde yancıları ve istikbal hesapları yapanları da unutmamak gerek.

Son günlerde bir de masayı oluşturan partilerin genel başkanları değilse bile ikinci, üçüncü ya da beşinci adamları, adayın kim olacağı konusunda racon kesmeye kalkınca Kılıçdaroğlu, kılıcını çekip düğüme darbeyi indirverdi. Böylece evli evine köylü köyüne...

Dün partisinin İzmir kampında konuşan Kılıçdaroğlu, son günlerde iyice kabak tadı veren polemikleri bitirmek için “Şunu da artık bilmek zorundayım, siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Bazılarınızın sesi çıkmıyor, bazılarınızın da isteyerek veya istemeyerek zarar verdiğini de görüyorum. Artık karar verin” diye meydan okudu. Ardından sosyal medyada “yanındayımKılıçdaroğlu” hashtag’i açıldı ve başta İBB Başkanı İmamoğlu, ABB Mansur Yavaş olmak üzere adı adaylık için geçen ne kadar isim varsa “Yanındayım” mesajı verdiler.

Adayın kim olacağına elbette önce ittifakın büyük ortağı CHP kendi içinden kimi aday göstereceğini belirleyecek, ardından da 6’lı masaya sunacak. Altılı masada aday Kılıçdaroğlu mu yoksa bir başkasının mı olacağı onların meselesi.

Ama artık yandaş medyaya ve ittifaktaki partilerin yancıları için kazanda kaynatacak hedik kalmadı.

Şimdi onlar düşünsün.