Miyase İlknur

Millet de yarına bırakır ama yanına bırakmaz

30 Nisan 2022 Cumartesi

Gaziantep’i Twitter üzerinden yöneten Vali Davut Gül, Gezi davası kararından sonra tweet atmış. Vali karar sonrası “Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz. İyi geceler...” tweetini attı. Size de iyi uykular sayın vali. Unutmayın ki sizin o koltukta oturma süreniz sırtınızı dayadığınız iktidarın ömrü kadardır. 

FETÖ kumpas davaları sırasında da sizin gibi davranan valilerin, kaymakamların, hâkimlerin, savcıların, polis müdürlerinin ve sözde gazetecilerin akıbetini gördük. Bu millet de yarına bırakır ama kimsenin yanına bırakmaz sayın vali. 2023 seçiminde sizin sırtınızı dayadığınız ve yaranmak için çırpındığınız iktidarı millet sandık yoluyla gönderdiğinde de böyle tweet’ler atabilecek misiniz acaba?

Gaziantep’te üç yıl önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u protesto için sokaklara dökülen ve “Hilafet isteriz” sloganları atan Suriyeliler için “Suriyeliler de diğer Müslümanlar gibi bu olayı protesto etmiştir. Hilafet isteği gösterisi söz konusu değildir” açıklaması yapmıştınız. 

Demek ki sizin mantığınıza göre anayasal bir hak olan gösteri yapma hakkı, ancak sığınmacılar ve dini konular söz konusu olunca geçerlidir.

Aynı günlerde madencilerin yürüyüşü pandemi yasakları gerekçesiyle jandarma tarafından durdurulmuştu. Ülkenin ağacına, deresine, emekçinin hakkına sahip çıkma adına yürümesi suç. Ama Suriyeli olursan her türlü gösteriyi yapma hakkına sahipsin.

Gaziantep valisinin bir yargı kararı üzerine attığı bu tweet iktidarın hoşuna gitmiş olmalı ki “Sen işine bak, bu konulara karışma” diyen olmadı. Ama Uşak valisi, eski milletvekili olan eşinin attığı tweet nedeniyle merkeze alındı.

Şaşırdık mı? Elbette hayır.

GEÇER, BUGÜNLER DE GEÇER

Davanın içeriğini ve kararın hukuki tarafını tartışmanın bir anlamı yok. Bu intikam ve gözdağı verme amacıyla açılmış bir davaydı ve talimatla mahkûmiyet kararı verildi. Yoksa kendileri de Gezi direnişinin kendiliğinden gelişen bir hareket olduğunu biliyor. Nitekim daha önce açılan dava düşmüştü. Kapanan bir davanın yeniden açılabilmesi ancak yeni delillerin dosyaya girmesiyle mümkündür. Delil diye Gezi’den çok öncesine ait ses kayıtlarını sundular. 17-26 Aralık sürecinde gerçek olduğu kanıtlanan ses kayıtları delil kabul edilmiyor ama Gezi Davası’ında ediliyor. 

Adolf Hitler, cezalandırılmasını istediği bir sanığı mahkemenin suçsuz bulması üzerine tepkisini “Benim suçlu diye ilan ettiğim bir kimseyi, bir Alman mahkemesinin suçsuz bulması bir daha görülmeyecektir” sözleriyle dile getirmişti. İktidarın serbestliğini kısıtlıyordu. Hitler için hukuk sadece bir araçtı. Bunun ötesinde hiçbir değeri yoktu. Günümüz Türkiyesi’nde de hukuk artık iktidar için araçtan öte bir anlam ifade etmiyor.

Gezi direnişinde on binlerce insan 80 vilayette sokağa indi ve eylemler günlerce sürdü. Osman Kavala’nın da Mücella ablanın da diğer sanıkların da bu kadar insanı sokağa dökecek gücü vardıysa asıl şimdi korkmanız gerekir. Gezi direnişini organize etmek yerine parti kursalardı iktidara gelirlerdi yahu...

Herkes, hepimiz sülale boyu oradaydık. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, son zamanlarda ilk kez bizim de katıldığımız bir gerçeğe işaret etti. Partisinin gençlik örgütlenmesi TGB, Gezi direnişinin ilk saatinden itibaren aktif olarak sahadaydı. On binlerce insanın gerçekleştirdiği bir olayın kefareti sekiz kişiye ödetildi.

Gezi sürecinde sekiz genç yaşamını yitirdi. Eğer bir dava açılacaksa orantısız güç kullanan polisler, konuşmalarıyla, Kabataş fantezisi ve camide içki içildi yalanlarıyla kitleleri tahrik edenler hakkında açılmalıydı.

FETÖ yargısı bitmişti güya. Maşallah ne FETÖ’ymüş be! 

Önce CIA kullandı, şimdi AKP kullanıyor. Her dönem kullanışlı birileri bulunabilir. Ama bu dönemler geçtiğinde etkin pişmanlık da fayda etmeyebilir. Zira kuyruğa girecek on binlerce kişi arasında kendilerine sıra gelir mi bilinmez.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları