Miyase İlknur

Milgram’ın Ortadoğu’daki denekleri

21 Ekim 2023 Cumartesi

Tarih boyunca pek çok katliam ve sürgüne maruz kalmış İsrail halkının mazlum uluslar ile empati yapması beklenir normalde. Ama gelin görün ki soykırım acısı yaşamış, yurdundan ve sürüldüğü yerlerden de sürülmüş bir halk, aynı zulmün yıllardır Filistin halkına yaşatılmasına seyirci kalıyor. Hatta uygulayıcısı olabiliyor.

Bunun yanıtı galiba Stanley Milgram’ın kendi adıyla anılan deneyinin sonucunda gizli.

Milgram deneyi, insanların otorite sahibi bir kişi veya kurumun isteklerine, kendi vicdani değerleriyle çelişmesine rağmen itaat ettiğini kanıtlayan deneyler dizisinin genel adıdır.

Deneyler Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann’ın Kudüs’te yargılandığı 1961’de başladı. Prof. Milgram, deneyini şu soruya cevap aramak üzere geliştirmişti: “Eichmann ve Yahudi Soykırımı’nda yer alan yüz binlerce kuklası sadece onlara verilen görevi yerine getiriyor olabilir miydi?”

ELEKTROŞOKLA CEZA

Yale Üniversitesi’nde özel olarak hazırlanan bir bölümde gerçekleşen deneyde, öğretmen rolü verilen deneklere sorulara yanlış yanıt veren öğrencisine ceza olarak elektroşok uygulaması isteniyordu. Katılımcılara deneyin “cezanın öğrenmedeki etkileri” üzerine olduğu söylenmişti. Öğrenci rolündeki ikinci katılımcı, deney grubunun elemanıydı. “Öğrenci” ile “öğretmen” birbirinin sesini duyabileceği ancak birbirini göremeyeceği farklı odalarda yer aldılar. Deneyin asıl amacında otoriter figürü temsil eden, özellikle sert ve disiplinli görünen deney gözlemcisi, deney boyunca öğretmenin rolünü üstlenen deneğin yanında kaldı. Deney başlamadan önce katılımcıya, öğrencinin çekeceği acıyı öngörebilmesi için 45 voltluk bir elektroşok uygulandı.

Deney boyunca, öğretmen sorduğu sorulara her yanlış cevabında öğrenciye bağlı olduğu makine ile artan miktarda elektroşok uyguladı. Gerçekte ise şok uygulanmıyordu. İşbirlikçi denek gerçek denekten ayrıldığı zaman, geçtiği odada elektroşok makinesine bütünleştirilmiş bir ses kayıt cihazını çalıştırıyordu, bu cihaz da her şok seviyesine karşılık önceden kaydedilmiş bir çığlık sesini çalıyordu. Voltajın birkaç defa artırılmasından sonra (bu, genelde 150 volttu) aktör, kendisini yan odadaki katılımcıdan ayıran duvarı yumruklamaya başlıyordu.

SIRADAN İNSANIN CANAVARLAŞMASI

Denek, herhangi bir noktada deneyi durdurma isteğini ifade ettiği zaman kendisine gözlemci tarafından “Deney için devam etmeniz gerekiyor, başka seçeneğiniz yok” ifadesiyle sert şekilde uyarılıyordu.

İlk deney dizisinde katılımcıların yüzde 65’inin deneydeki en yüksek gerilim olan 450 voltu, her ne kadar epey huzursuzluk hissetmiş olsalar da uyguladıkları görüldü.

Milgram deney sonuçlarını şöyle değerlendirdi: “Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. Yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını görmelerine rağmen, pek az kişi otoriteyi reddetme yolunu seçti.”

İSRAİL’İ ANCAK İSRAİLLİLER DURDURABİLİR

Bugün Gazze’de yaşanan katliam, Milgram deneyinin gerçek yaşama uygulanmasından öte bir şey değildir.

Amerika’da kongre binası basan Museviler ile şoven Likud Partisi’nin binasına rehinelerin resimlerini asan ve kırmızı boya püskürten vatandaşlarının protestoları çok değerlidir.

İsrail’i bu soykırımcı politikadan caydıracak tek güç vicdan sahibi İsraillilerin sayısının artmasıdır. Gerek Batı’da gerekse İsrail’de vicdani retçiler arttığı ölçüde Ortadoğu’daki bu kan durabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları