Miyase İlknur

Kabine devletinden kabile devletine

18 Şubat 2023 Cumartesi

Tek adam rejiminden önce “kabine devleti” idik. Kabinedeki her bakan, görev alanına giren bir konuda kimseden talimat almaya gerek görmeksizin resen harekete geçerdi. Başarılı olduğunda takdir görür, başarısız olduğunda da önce Bakanlar Kurulu’na sonra da Meclis’e hesap verirdi. Onurlu bir bakansa hemen istifa ederdi. Kahramanmaraş’ta 1978 yılında 111 yurttaşımızın katledildiği katliam sonrasında CHP’li milletvekillerinin “İstifa et” çağrısı üzerine Başbakan Ecevit’in bu yönde bir talebi olmamasına rağmen dönemin İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı istifasını vermişti.

AKP iktidarında liyakatin yerini sadakat ve kabilecilik aldı. Partili bakan, milletvekilinin akraba-i taallukatı ile tarikat kontenjanından gelen ehliyetsiz kişiler eğitimine bakılmaksızın kamu kurumlarına yönetici olarak atandılar. Bu dönemde TÜBİTAK’a hayvanat bahçesi müdürünün atandığını da gördük, yetiştirme yurdunda şoförlük yapan birinin hastaneye genel müdür yardımcısı yapıldığını da. Deprem ve sel gibi afetlerde devreye girecek AFAD Başkanlığı’na ise ilahiyatçı müdürü layık gördüler.

BAKANLAR YETKİSİZ

Adım adım kabine devletinden kabile devletine savrulduk. Kabile devletinde sorun sadece nepotizmden ibaret de değil. Bakanlar bile görev alanlarına giren bir konuda karar alamıyor, talimat veremiyor. Cumhurbaşkanının “tensip ve talimatı” olmadan adım atamıyor. Bakan yardımcılarını bile atama yetkileri yok.

Merkez üssü Pazarcık olan deprem nedeniyle 10 ilimiz yerle yeksan oldu. Şu ana kadar 40 bine yakın insanımızı yitirdik. AFAD kimi yerde iki kimi yerde ise üç gün yardıma gidemedi. AKP’nin broşürünü ve yardım kolilerini dağıtmaktan öte bir işe yaramayan bölge valileri, belediye başkanlarını aileleri dışında gören olmadı. Her afette ilk yardıma koşan asker yoktu yahu asker.

Niye?

Yukarıdan, yani Saray’dan talimat zamanında gelmediğinden. Deprem haberini alıp gazeteye geldiğimde arkadaşlara “Sabah saat 04.30’da deprem olduğunda cumhurbaşkanını uyandırıp haberi verme cesareti gösterebildiler mi, gösterdilerse bu yürek yemiş babayiğit kim acaba” diye sormuştum.

Önce Memduh Bayraktaroğlu, sonra Can Ataklı’nın yayın yaptığı kanallardaki iddialara göre, haberi vermek için namaz saatini beklemişler. Ama bu arada içişleri bakanı, milli savunma bakanı ve o sırada Malatya’da olan kültür ve turizm bakanı kendi aralarında konuşup harekete geçilmesi için talimatları vermişler. İçişleri bakanı AFAD ve Kızılay’a, milli savunma bakanı da orduya talimat vermiş. Ama namaz saatinde deprem haberini alan cumhurbaşkanı iddia o ki üç bakanı da fena haşlamış. AFAD ve TSK’ye yazılı bir emre kadar geri çekilmeleri söylenmiş.

LİYAKAT YOK

Üç gün boyunca yakınlarının iniltilerini duyup da dizlerini dövmekten başka elinden bir şey gelmeyen afetzedeler devleti bekleyip durdu. Saray’dan talimat geldiğinde ise bu kez liyakatsiz yöneticiler nedeniyle ne AFAD ne Kızılay ne de diğer kurumlar organize olabildi. O nedenle içişleri bakanı ile milli savunma bakanı, AFAD ve Kızılay hedef haline geldi. Ama onlar da asıl sorumlunun adresini vermek üzere yukarıdaki iddiaları muhalif basına sızdırarak bombayı külliyenin ortasına bıraktılar galiba.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları