Miyase İlknur

Fesli Kadir sıkı Kemalistti

13 Haziran 2020 Cumartesi

Ne o, niye gülüyorsunuz? İnanmıyor musunuz “Fesli Kadir” namıyla maruf Kadir Mısıroğlu’nun Atatürkçü olduğuna? Siz şimdi Cumurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet devrimlerinin yılmaz savunucusu ve bekçisi olduğuna da inanmazsınız. Kızmayın canım, “Mesela” dedik. Günümüz Türkiyesi’nde uysa da uymasa da kimlere ne donlar giydirildi. Ben de bu iki Türk büyüğüne benim gözümden don biçtim.

Çocukluğumuzda “Ayşegül” kitapları vardı. O kitapların içinden Ayşegül’ün kartondan maketi çıkardı. Bir de o maketin yanında birbirinden güzel kâğıttan elbiseler. İçlerinden seçip seçip giydirirdik Ayşegül’e. Bazen döpiyes, bazen gelinlik, bazen pembe bir tuvalet... Kâğıttan elbiseler çabuk yırtılır ve bir süre sonra don gömlek kalırdı Ayşegül.

Şimdi günümüz Türkiyesi’nde de hedef kişi belirlendikten sonra sanık olabilmesi için katalog suçlardan seç, beğen, al ve iddianameye yapıştır. Aynı Ayşegül’ün elbiseleri gibi. Uymadı mı, çıkar ötekini giydir.

Ülkenin Genelkurmay Başkanı’ndan terörist, Atatürkçü yazarlardan “FETÖ”cü, Hanefi Avcı’dan “silahlı devrimci” oluyorsa “Fesli Kadir”den de Kemalist olur pekâlâ. Gel de Bekri Mustafa’yı anma.

Müyesser’i “casus” suçlamasıyla aldıklarını, FETÖ dönemi polis şeflerinin de sırdaşı kalemlerden öğrendik yine. “Casus”luk suçlamasının Müyesser’e çok uymayacağı anlaşılınca, gece yarısı o suçlamayı çekip başka bir yafta astılar boynuna.

Tutuklama kararı çıktıktan sonra, dosya ile ilgili bazı bilgiler yine o tetikçi kalemler vasıtasıyla ortaya çıktı. Müyesser Yıldız, kendisiyle birlikte tutuklanan astsubaydan Suriye’deki ÖSO birliklerinin Libya’ya savaşmaya gönderilmesi hakkında bilgi almış. Dahası, bu bilgileri eşinin WhatsApp hesabından gönderilmesini istemiş. Üstüne üstlük ÖSO’nun Libya’da Sarraj ordusuyla beraber Hafter’e karşı savaştığını yazmış. Vaay vaay!

Bu bilgiler Müyesser Yıldız tarafından yazılmadan uluslararası basında çoktan yer almıştı. The Guardian’dan BBC’ye, DW’den Foreign Policy’e, Ahvalnews’ten Al-Monitör’e kadar pek çok basın organında bu konuda onlarca haber ve yorum yazıldı. Hem de aralık ayı sonundan 8 Ocak’a kadar geçen sürede. BM Libya Özel Temsilcisi Gassan Selame, “Libya’da Suriyeli paralı askerlerin bulunduğunu” 18 Ocak’ta Monte Carlo radyosunda açıkladı. İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Direktörü Rami Abdurrahman 15 Ocak’ta açıkladı. Peki, Müyyeser Yıldız ne zaman bu konuda yazı yazmış? 20 Ocak’ta. Yani, bu konuda dünya basınında onlarca haber ve yorum çıktıktan sonra. Bunun neresi kozmik bilgi?

Ayrıca Libya’da iç savaş kışkırtıldığında Kaddafi’yi devirmek için kullanılan cihatçı militanlar nasıl Suriye’ye getirilerek ÖSO çatısı altında toplanıp savaştırıldıysa, yeniden Libya’ya bu kez Sarraj’ın yanında savaşmaya gönderileceği de malumun ilamı. Bu mobil savaşçıların, maaşını ödeyen devlet tarafından istenilen yere gönderileceğini dünya basını da diplomasi çevreleri de bilir. Kaldı ki ne Müyesser Yıldız ne de yazdığı OdaTV Türkiye’nin Libya politikasına karşı bir duruş sergilemiş.

FETÖ iktidar ortağı iken Ergenekon, Balyoz kumpas davalarında askeri sırları, kozmik odadan çıkan bilgileri sayfa sayfa yazan, ordunun dış tehdide karşı harekât planlarını ifşa edenler, bavulcular “kahraman gazeteci” olarak taltif edildi, bazıları iktidar partisinde milletvekili bile yapıldı. O zaman kimse onlara “casus” demedi, “devletin sırlarını ifşa etti” suçlaması yöneltmedi. Şimdi zaten ifşa olmuş bilgileri yazanlardan “casus” çıkarmak da Türkiye’ye özgü bir durum. Amaç cezalandırmak, burun sürttürmek. Sürtülür mü acaba burunları dersiniz? FETÖ de öyle düşünmüştü ama burunları kösele bu gazetecilerin. Sürt sürt aşınmıyor bir türlü. Çıksın yine aynısını yaparlar bak gör. Don Kişot bunlar, yel değirmenlerine karşı savaşıyorlar işte; idare edin...

Müyesser, iki Barış, Murat, Ferhat ve Aydın’ı şiirle selamlıyorum.

Donkişot

Senin durumuna neden şaşayım

Meşelikte odundan bir kral neden şaşayım

Ne şiir gerekli sana, ne incelik

Ne geniş ufuk, ne bilgi, ne bilgelik

Bu garip insancıklar sahnesinde

Alçağın biri gider biri gelir

Düzen ne zaman mı değişir, dostum?

Bunca kavga gürültüden

Saç sakalı ağarttıktan sonra

Ben de aynı şeyi soruyorum doğrusunu istersen,

Alan razı veren razı

Belki de çektiğimiz çile, yürek sızısıyla kaldık

Ama başka türlü olur muydu zaten

Bir odun bir adama döner mi bilmem

Ya da bir adam oduna?

Ama ben mutluyum yaşadığım

Donkişot ömrümden

Yine aynı tatlı budalalıkları yapardım

Hayata sıfırdan başlayabilsem.

(Kemal Burkay)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları