Mehmet Şakir Örs

Gelir adaletsizliğinin dayanılmaz ağırlığı!

12 Kasım 2024 Salı

İktidarın onca gündem saptırmasına, muhalefetin de yeterince gündeme ağırlığını koyamamasına karşın, halkın gündemini ağırlıklı olarak geçim koşulları oluşturuyor. Günlük yaşamlarında ekonomik ve sosyal sorunların burgacında kıvranan dar ve sabit gelirli insanlar, dertlerine derman arıyorlar. Öncelikle sorunlarının konuşulmasını ve bu sorunlara çözümler bulunmasını istiyorlar.

Buna karşın, ülkenin gündemi çoğunlukla zorlama konularla meşgul ediliyor. Vatandaşın ekonomik durumu ve sıkıntıları, gündemde hak ettiği yeri maalesef bulamıyor. Özellikle iktidar tarafından üretilen ve köpürtülen suni konular, ekonomik gerçekleri gölgeliyor. İktidar çevreleri, vatandaşın içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal sorunların, özellikle de işsizlik, enflasyon ve hayat pahalılığı gibi konuların tartışılmasını istemiyor.

UÇURUM DERİNLEŞİYOR!

İktidar ne düşünürse düşünsün ve ne yapmak isterse istesin; hayatın ve yurttaşın gerçeklerini değiştirmek mümkün olmuyor. Resmi kurumlar bile, gerçekleri kabullenmek ve yansıtmak zorunda kalıyorlar. Toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı, her geçen gün katlanıyor. Yüzde 5’lik en üst ve en alt dilimlerde ise bu oran çok daha büyük katlara ulaşıyor.

TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçlarına göre; Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grup toplam ulusal gelirin kabaca yarısını alırken en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise daha da azalıyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) “Kriz zamanlarında Refah ve Dayanıklılık Raporu” da ülkemizde gelir adaletsizliğinin arttığına dikkat çekiyor.

İŞSİZLİK VE YOKSULLUK

Son olarak DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanılarak yapılan hesaplamaya göre, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizliğin 11 milyonu bulduğu açıklandı. Buna göre son bir yılda geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 23’ten yüzde 27.2’ye yükseldi. Son bir yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 2.2 milyon kişi artarak 8.8 milyondan 11 milyona ulaştı.

Geçim koşulları ile ilgili bir başka dikkat çekici araştırma, DİSK’e bağlı Birleşik Metal İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından açıklandı. Rapora göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık yapılması gereken harcama tutarı (açlık sınırı) 20 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 70 bin TL’yi geçti. Tek başına yaşayan bir kişi için ise yoksulluk sınırı 33 bin TL’ye yaklaştı. Asgari ücret de açlık sınırı karşısında erimeye devam ediyor.

HALKIN GÜNDEMİNE ODAKLANMAK

Ülkemizde dar gelirli ve yoksul insanlarımızın belini büken bir başka temel gerçeklik de enflasyon oranlarının yüksekliği ve hayat pahalılığıdır. Emekçilerin ve emeklilerin temel gider kalemlerini oluşturan gıda giderleri, artık karşılanamaz haldedir. Türkiye, alt gelir gruplarına daha da yüksek oranlarda yansıyan yüzde 45’in üzerindeki resmi gıda enflasyonuyla, en yüksek gıda enflasyonuna sahip ülkeler arasındadır.

Hem ülkemizde ve hem de uluslararası alanda yapılan araştırmalar, Türkiye’nin enflasyon ve yoksulluk verileriyle, AB ülkeleri arasında başta geldiğini ortaya koyuyor. Bir bakıma ülkemiz, yoksulluğun ve gelir adaletsizliğinin adeta şampiyonluğuna soyunuyor! Bütün bu raporlar, veriler; ekonomik ve sosyal sorunların ne derece ağırlaştığını çarpıcı biçimde gösteriyor.

MUHALEFETİN SORUMLULUĞU

Günümüzde ülkemizin ve halkımızın ezici çoğunluğunun içinde bulunduğu zorlu koşullar, muhalefetin sorumluluğunu artırıyor. Muhalefet partileri ve siyasetçileri, öncelikle bu konuları gündeme getirmelidir. İktidarın ortaya attığı suni, zorlama konuların peşine takılınmamalıdır. Muhalefet, özellikle de ülkenin birinci partisi CHP; gündeme halk adına ve halkın talepleri doğrultusunda el koymalıdır. Halkın temel sorunları konuşulup tartışılmalı ve bu sorunlara çözümler aranmalıdır.

Unutulmamalıdır ki mevcut iktidardan umudunu kesen geniş toplumsal kesimler; muhalefetten etkin, güvenilir, toplumsal ve siyasal mücadele bekliyor. Bu bağlamda, en başta, bugünlerde yeniden parti içi tartışmalara dönme eğilimleri görülen CHP olmak üzere, muhalefetin tüm partileri ve siyasetçileri; kendilerine düşen tarihi sorumluluğun ayırdında olmalı ve bu sorumluluğa uygun davranmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik çağrısı 24 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları