Ahmet Süha Umar

Türkiye’nin Suriye’de kafası karışık

25 Aralık 2024 Çarşamba

Esad rejimi yıkıldı. BM ve Türkiye’nin hâlâ “terör örgütü” olarak kabul ettiği HTŞ, “şimdilik” Suriye’nin hâkimi oldu. Daha görevi devralmadan, züccaciye dükkânındaki fil gibi kırıp dökerek, herkesi tehdit ederek dolaşan Trump, kullandığı dil bir yana, Suriye’de kazananların Türkiye ve İsrail olduğunu ilan etti. Trump’ın sözlerinden yola çıkarak Türkiye’nin kazançlarına (!) bakalım.

TÜRKİYE NE KAZANDI?

“Eşi görülmemiş bir zaferin temsilcilerine karşı” kazanılan Kurtuluş Savaşı ile belirlediği sınırlarının içinde yüz yıldır, “yurtta barış, dünyada barış” ilkesine bağlı kalan Türkiye Cumhuriyeti, komşu bir ülkenin yönetimine, Trump’a göre, “dostça olmayan” (yani düşmanca) bir harekâtla “el koydu”.

Radikal İslamcı HTŞ’nin, Suriye’de böyle bir rejim kurması olasılığı Batı’da ve bölgede ciddi endişe uyandırdı. Türkiye bu endişeyi paylaşıyor mu? Bu olasılıktan rahatsız mı? Açıklanmadı. Halbuki Trump, “Suriye Türkiye’nin sorumluluğundadır” derken “Suriye’de HTŞ’nin radikal İslamcı bir yönetim kurması halinde bunun sorumluluğu Türkiye’ye ait olacaktır” diyor.

YENİDEN OSMANLICILIK MI?

Trump’ın, Erdoğan bin yıldır istiyordu” sözlerinin açıklaması Erdoğan’ın, “Türkiye, Türkiye’ye sığmaz. Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometre kare ile sınırlandıramayız” sözleriyle geldi. “Yeni Osmanlıcılık” politikasının mimarı Davutoğlu AKP’ye dönmesin de ne yapsın? MİT Başkanı Kalın’ın, 2009 yılında, “Insight Turkey”de yayımlanan makalesindeki şu sözler, onun da aynı düşüncede olduğunu gösteriyor; “...Türkiye bir ulus devletten büyük ve bir imparatorluktan küçük bir devlettir. Türkiye ... şimdi, düş gücü hâlâ Türklerin, Arapların, Perslerin, Kürtlerin, Boşnakların, Makedonların ve geniş çevresinin üzerinde süzülen bir imparatorluğun mirasçısı olduğunun bilinci ile hareket etmeye başladı.” Bu yaklaşım Arap ülkelerinde sıkıntı yaratacaktır. Türkiye’nin Şam işgüderinin, “Suriye ile Osmanlı dönemindekine benzer bir ilişki” sözleri ise tam bir işgüzarlık. Suriye Osmanlı’nın bir eyaletiydi.

Hakan Fidan, “Türkiye, Suriye üzerinde hâkimiyet kurmak istemiyor” derken Erdoğan, “Suriye’nin yönetim şeklini Colani (Ahmet eş Şara) ile Fidan’ın birlikte belirleyeceklerini” söylüyor.   

TÜRKİYE’NİN İMAJI

Türkiye’nin bir “sözde” kazancı da 27 Kasım’dan beri, ABD ve Batı’nın, Türkiye’ye yakıştırmaya çalıştığı, “terör örgütleri ile işbirliği yaparak, komşu ülkelerin içişlerine müdahale eden devlet” görüntüsüdür. Fidan’ın, Fransız TV24’teki, “HTŞ ile uzun süredir mükemmel istihbarat alışverişinde bulunuyorduk” sözleri, Batı’ya koz vermiştir. Böyle yakın ilişki içindeyken “HTŞ harekâtını önceden biliyor muydunuz” sorusuna verdiği “Hayır” yanıtını ise anlamak güç. 

Fidan, bir terör örgütü (IŞİD) ile mücadeleyi başka bir terör örgütünü (YPG/PYD) kullanarak yürüttüğü için ABD’yi eleştiriyor. Suriye’nin bir bölümünde bir Kürt yönetimi kurulmasının Şam’ın (HTŞ’nin) kararına bağlı olduğunu söyleyerek Türkiye’nin YPG/PYD ile mücadelede HTŞ’yi kullanacağını ima etmiyor mu?  

YPG/PYD’NİN ARKASINDA KİM VAR?

Bakanın, Fransız TV24’e konuşurken YPG/PYD’nin arkasında Rusya ve İran’ın bulunduğunu söylemesi, “ABD yok mu” sorusuna olumsuz yanıt vermesi, ezber bozan bir ifade. ABD ile bir anlayış birliğine varıldığı izlenimini veriyor. Fidan, El Cezire televizyonuna ise YPG’nin IŞİD ile mücadele eden grup olmadığını, YPG içindeki, Türkiye, Irak ve AB ülkelerinden gelmiş teröristlerin Suriye’den çıkmaları konusunda geçen yıldan beri ABD ile görüşmeler yapıldığını açıklıyor. ABD ile sorunların sürdüğünü ve Türkiye’nin YPG/PYD’ye karşı harekâtlarının devam edeceğini söylüyor. 

SIĞINMACILAR VE SURİYE’NİN YENİDEN İNŞASI

Fidan, sığınmacıların kendi kararları ile dönmelerinin bekleneceğini söylediğine, Erdoğan’ın da “Sığınmacılar başımızın tacıdır” dediğine göre Türkiye için acil olan bu konuda, yakın gelecekte bir başarı beklenmediği anlaşılıyor. 

Bakanın, öncelikli konunun Suriye’nin yeniden inşası olduğu görüşü doğru olsa da Trump’ın densiz sözlerini doğrular biçimde her fırsatta Türkiye’nin Suriye’deki rolünü dile getirmesinin, Suriye’nin inşası konusunda işbirliği yapmayı düşündüğü Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Katar ve BAE’de yaratmış olabileceği izlenim dikkate alındığında, kolay olmayabileceği görülüyor.

Türkiye’nin Suriye’deki başarılarının (!) yakın gelecekte, önümüze yüklü bir fatura olarak konması kimseyi şaşırtmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye’nin işi zor 18 Aralık 2024
Kurt kapanı 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları