Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Urfalıyam Ezelden

19 Ekim 2014 Pazar

İşte bu. Sonunda “insan”ı anlatan bir dizi izledim.
Bizim toprakların insanları vardı ekranda. Pazar gecesi Kanal D’de.
Neşesiyle, öfkesiyle, dertleriyle, sevinçleriyle ülkem insanı. Hakiki. Samimi. Vahşi. Duygusal. Gelenekle geri kalmışlık arasında sıkışıp kalmış, duble yollarla küreselliğin kucağına oturmuş üçüncü dünya vatandaşı. Feodal. Gururlu. Dört cihanı ele geçirecek kadar gözü pek. Namusu için katil olabilir, lakin sevdiği kızın gözüne bakamayacak kadar çekingen. Utangaç.Aşka muhtaç. Öldürülen ağabeyinden emanet aldığı eşine beş yıl el sürmeyecek denli naif. Vahşi kapitalizmin kıskacında masum, saf ve temiz olmaya çalışacak kadar da komik.
Klişe bir hikâyeden güzel bir dizi yaratılabilirmiş demek ki.
“Urfalıyam Ezelden”i izlemek istemiyordum aslında. “Beni izleme” diyebağırıyordu. Önyargılıydım. Çünkü tüm klişeleri barındıran bir proje vardı karşımda. Yine bir Doğu hikâyesi. Yine türkülerden esinlenen bir dizi adı. Urfa’dan sıra geceleriyle soslandırılmış töre muhabbeti. Yine ağalar, hizmetkârlar ve konakta geçen sahte aşk çatışmaları çıkacak ekrana diye korkuyordum.
Yanıldım. Ve yanıldığım için mutlu oldum. Keşke tüm diziler, tüm filmler bizi böyle yanıltsa.
Hikâye gerçekten klişelerden besleniyor. Ne ararsan var. Kız kaçırma, töre cinayeti, kan davası, emanet gelin, Adanalı zengin ağa, İstanbul’a göç vs. Lakin tüm bu klişelerle örülü fonun önünde yaşayan, capcanlı insanları izledik. İyisiyle kötüsüyle insanı.
Hikâyesi çok basit. Urfa sıra gecelerinin önde gelen ailelerinden birinin, Yanık Memed’in ve beş oğlunun acılı ve sevimli serüvenlerine tanık oluyoruz ilk bölümde. Beş oğulun en büyüğü Halil (Kadim Yaşar) Adana’nın önemli ağalarından Duran’ın (Menderes Samancılar) kızı Selva’ya (Dolunay Soysert) âşıktır. Selva da Halil’e sevdalıdır. Duran Ağa çalgıcıya kızını vermek istemeyince Halil, Selva’yı kaçırır. Düğün gecesi Selva’nın kardeşi Halil’i öldürür. Gelin sonunda
Cemal’e (Bülent İnal)
emanet kalır. Babaları
Yanık Memed (Settar Tanrıöğen) kan davasından kaçarak dört oğlunu, gelini ve kendi anasını (Meral Çetinkaya) İstanbul’a getirir. Bundan sonra hikâye ağabeyinin karısıyla evlenmek zorunda kalan Cemal’in türkücü Ceylan’a (Öykü Gürman) olan aşkını anlatmaya başlayacak. Cemal iki aşk arasında ezilirken, diğer kardeşlerin her biri başka bir yöne savrulabilir ve dizi, Kayıp Şehir’in doğu versiyonuna dönüşebilir.
Urfalıyam Ezelden “Kayıp Şehir’” tadında bir dizi. Düğün sahneleri, sıra geceleri ve dizinin atmosferi “sahiden” gerçekçi ve yaşıyor. Oyuncular çok başarılı. Beş kardeşin arasındaki sıcaklığı çok iyi yansıtıyorlar. Settar Tanrıöğen, Meral Çetinkaya, Menderes Samancılar ve Dolunay Soysert işin tadını çıkarıyorlar. Başrolleri paylaşan Bülent İnal’laÖykü Gürman ne yazık ki bu kadroda silik kalma tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Hikâye kan davasına bulaşmak istemeyen bir ailenin dramını anlatırken, ağabeyinin karısına ve çocuğuna sahip çıkan bir erkeğin beş yıl el sürmediği yengesine aile zoruyla sevdalanma çabalarını da çok insancıl bir biçimde işliyor.
Gelenekten göçüp modernitenin varoşlarına yerleşen “insan”ın sonunda nasıl her şeye alıştığını, nasıl bozulduğunu ve kirlendiğini ve nihayetinde yavaş yavaş insanlığını nasıl yitirdiğini izlemek istiyorsanız, Urfalıyam Ezelden’i kaçırmayın.
Kan dökmemek için masumiyetini feda eden Yanık Memed ve oğullarının hikâyesinden yeni bir “Muhsin Bey” çıkabilirmiş.
Lakin bu bir dizi. Film değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları