Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Popstar'dan Survivor'a Barış Süreci

31 Mart 2013 Pazar

Yeniden başlayan Popstar’da bir yarışmacı “Yabangülü gibisin dağlarda, kırlarda, bayırlarda... Seni vermem imkânsız... İmkânsız” şarkısını söylüyor. (Aslı “dermem”dir, ama siz onu şimdilerde “vermem” diye okuyun...)
Günümüzün popüler deyimiyle
“sürece” ne denli uygun değil mi?
Nedense bu şarkının sözlerine mi, yoksa şarkıcının
“icra süreci”ndeki detone ve isteksiz tavrına mı bilemedim, Orhan Gencebay’la Bülent Ersoy “gıcıklık” yapıp 8 puan vererek barış sürecini baltalamak istediler. İyi ki Serdar Ortaç ve Demet Akalın gibi 10 puan veren “akil adam” ve kadınlarımız var da, süreç olumsuz etkilenmedi bu baltalama girişiminden. Ahmet Kaya’yı ölüme gönderenler bugün hatalarını görüyor ve “sürece” katkıda bulunmak için özür diliyorlarsa, “akil adam” sıfatını hak ediyorlar demektir.
Popstar toplumumuzun aynası. Sahte, yapmacık, riyakâr ve meşhur olmak için tüm değerlerini anında satabilen vicdan yoksunu gerçek yüzümüzü bizden gizliyor... Onun yerine cilalayıp, makyajlayıp
“canım, ciğerim...” gibi içten muhabbetlere, sanal samimiyetlere gark ettiriyor izleyiciyi. Bir de şan şöhret vaat etti mi, al sana gün birinciliği kesinleşen yarışma formatı. “Popstar”dan çıkan yarışmacılar niye ünlü olamıyor, neden müzik piyasasında tutunamıyorlar, sorusunu sormayacağım, bu boş vaatleri çoktan geçtik... İyi de 10 yıldan beri yayımlanagelen bu format neden bir tane iyi bir şarkıcı ya da bir türkücü çıkarmaz? İyi bir sanatçı kazandırmaz mı ülkemize? Siz hiç “Yetenek Sizsiniz”, “O Ses Türkiye” ve türevleri olan öteki yarışma programlarından “meşhur” veya iyi bir sanatçı çıktığını gördünüz mü? Çıkmaz. Çıkamaz. Çünkü bu formatlar izleyiciyi eğlendirmek, yani medya deyimiyle “entertaiment” amaçlıdır. Birbirine kırdırılan yarışmacılar, şovmenliğe soyunan jürideki “akil adam”lar sadece ve sadece izleyiciyi ekran başında tutmak için kullanılan toplu taşıma aracı vazifesini icra ederler, o kadar. Bu formatlar yapımcılara, televizyonlara para kazandırmaktan başka bir işe yaramaz. Tabii bu arada izleyici de eğleniyorsa ne âlâ...
Oysa
“Survivor” Popstar gibi sahte değil. İnsanoğlunun bu arada bizim toplumumuzun da gerçek yüzünü ekrana yansıtıyor. Var olmak için yok etmek zorunda olan içimizdeki “kötücül” hayvani duyguları ortaya çıkarıyor. Bütün çocuklarımızın adını “Duygu” veya “Özgür” koysak da, ‘Survivor’ bu toplumun ne denli duygusuz, ne denli özgürlükten yoksun olduğunu tüm çıplaklığıyla gözümüzün içine sokuyor. Duygunun kişiliğinde kazanmak için benliğimizi bile satmaya razı olduğumuzu, insani duygularımıza, doğaya, diğer canlılara karşı nasıl duyarsızlaştığımızı gösteriyor... Aslında ‘Survivor’ sahte bir yarışma... Sınırları belli, yarışmalar basit ve kaba kuvvete dayanan, sonuçta akıl gerektirmeyen, kazanma hırsına dayanan bir format. Bu kadar basit olduğu için insanoğlunu gerçek kimliğiyle baş başa bırakıyor, kendisiyle yüzleştiriyor. Kazanmak için her şeyi yok eden insanoğlunun hayata, doğaya ve diğer canlılara bir yararı var mı? Bir tek yararı bile yok. Yalnızca kendini düşünen, yarattığı ve ürettiği her şey sadece kendi zevkine ve tüketimine yarayan, doğaya zararlı bu mahlukları insan yapan tek şey vicdanları. Onu da yitirdikleri zaman “Survivor”daki duygusuz Duygu’lara dönüşüyorlar.
On yıllardır bu ülkede on binlerce insan yok olurken sesini çıkarmayan, çocukların ölümünü, anaların gözyaşlarını görmezden gelen bu toplum ve medyası bugün yarışma ve eğlence programlarında bile “barış süreci”ne katkıda bulunmak için çırpınıyorsa bir umut var demektir.
Vicdanımızı ve duygularımızı yarışma formatlarında bile yitirmemek için safları sıklaştıralım çocuklar...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları