Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hakeme Ultra HD Gözlük

03 Mart 2013 Pazar

Küresel siyasetin medyadaki izdüşümünü doğru algılayabilmek için ilkokul seviyesinde bir tahlil yapalım: Amerikan gözlüğüyle bakacak olursak uluslararası piyasada toplumsal değişimi belirleyen iki ana sektör var: Birincisi, silah sektörünü de içinde barındıran klasik ağır sanayi -temsilciliğini siyasi arenada Cumhuriyetçiler yapıyor- ikincisi de bilişim sektörü. Bu sektörün küresel politikalarını Clinton’dan bayrağı devralan Obama liderliğindeki Demokratların belirlediğini söylemek yanlış olmaz. Bilişim deyince artık büyük bilgisayar endüstrisinden söz etmiyoruz. Akıllı cep telefonu ve tablet satmak silah satmaktan daha kolay ve ticari açıdan daha kârlı. Her iki yılda bir iPhone’u dünyanın en ücra köşesindeki yoksula bile pazarlayabilirsiniz, ama silah satmanız için savaş çıkarmanız gerekir.
Akıllı telefon ve tablet piyasası kapitalist ekonomiyi canlandırırken aynı zamanda medyada yeni ufuklar açıyor. Vatandaşın son kullanım mecrası televizyon giderek önemini yitiriyor. Artık insanlar mobil internet kullanıyor. Ama mobil mecralar daha o denli kullanışlı değil. Çünkü cep telefonlarının ekranı küçük. Vericinin küçük, görüntünün büyük olabilmesi için tek çözüm ekranı göze yaklaştırmak. Bunu da Google ekran gözlüğüyle çözdü.
Gözlük tekniği daha emekleme devrinde, ama çok kısa zamanda kulaklıklar gibi sokakta herkes ultra HD gözlük taşımaya başlayacak ve doğal boyutta gördüğümüz her şeyi bu gözlükler sayesinde sanal dünyaya yansıtabileceğiz. Bu da klasik ekranların tarihe karışması ve akıllı telefonlar aracılığıyla bilgisayardan radyoya ve televizyona dek tüm mecraların gözlüğe taşınması anlamına geliyor. Düşünebiliyor musunuz sadece küçük bir gözlük ve kola takılan akıllı telefonla tüm medya 24 saat sizinle birlikte olacak. Teknolojik açıdan bir devrim niteliği taşıyan bu gelişme olumlu ama bir o kadar da ürkütücü. Bu değişimin bağımlılık ve hastalık üreten zararlarını başka bir yazıya bırakalım, biz asıl bu
“ufak” devrimden sonra medyanın nasıl şekilleneceğine bakalım.
Artık ana akım televizyon kanallarının ve klasik medyanın hükmü kalmayacak. Medyada asıl belirleyici alanın
“kontent” yani içerik üretimi olacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok. Kim medyada daha iyi ürün geliştirir, iyi program, yeni format ve içerik piyasaya sürerse o küresel medyanın aktörlerinden olabilir, yoksa yerel alanda bile marjinal kalır. Aslında Türkiye dizi sektöründe küresel bir oyuncu lisansı alabilir. Özgün içeriğin bu denli önemli olduğu bir dönemde ultra HD gözlüklerini takıp uluslararası arenada finallere bile gidebilir. Ama bunun için iktidarların at gözlüğünü çıkarıp 4 bin piksele ulaşan ultra HD gözlüğü takması ve kamu televizyonları aracılığıyla kaliteli ve iyi maçlar çıkaran diziler, küresel formatlar üretmesi gerekiyor.
Avrupa’da özgün içerik üretme görevini kamu televizyonları üstleniyor. Örneğin Fransız Alman ortak kültür kanalı
“arte” bu alanın öncüsü ve önemli bir işlev görüyor. Tabii Avrupa’da bizdeki gibi devlet kanalları yok, onlar kamu televizyonu statüsünde. Televizyonların yayın politikalarını iktidarlar değil, sivil toplum örgütleri, sendika ve kiliselerden oluşan konseyler belirliyor. Hem özerk hem de özgürler.
Ne yazık ki Türkiye’de devlet televizyonları iktidarların oyuncağı. Bizzat sahaya inip şikeyle gol atmaya çalışıyorlar. Türkiye’nin TRT gibi iktidar borazanlarına değil, şampiyonlar liginde oynayacak kültür ve sanat kanallarına ihtiyacı var.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları