Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Elin Amerikalısı

02 Kasım 2014 Pazar

Bobby Roth gelmiş Türkiye’ye. Hoş gelmiş.
Elin Amerikalısı bu, eli boş gelecek değil ya, “Gelmişken şu dizi sektörünü de krizden kurtarayım” demiş. Garibim. Ne bilsin. Cehenneme geldiğini. Ali Sami Yen’de olsaydı “Cehenneme hoş geldin” pankartından anlardı. Ama adam sporcu değil, sinemacı.
Koskoca “Lost”un yönetmeni. Gerçi sadece üç bölüm çekmiş. Olsun. Bizimkiler kıskançlıklarından çatlıyorlar ya, Bobby’e laf çakıyorlar. Neymiş efendim, adam sinemacı filan değilmiş, daha doğrusu sinemacı olmak istemiş, lakin beceremediği için dizi çekmeye başlamış. Lost’un yedek yönetmeniymiş... miş. Zaten baştan sona çektiği dizi yokmuş. “Revenge” ve “Prison Break”de de aradan girip birkaç bölüm çekip çıkmış. Nöbetçi golcü Semih gibiymiş. Falan filan.
“Dünya TV ve Sinema Endüstrisinde Yükselen Değer Türkiye” adlı panelde konuşmaya çalıştı. Alçakgönüllü garibim. Adının bile tumturaklı olduğu bir panelde sessizce bir şeyler söylemeyi denedi. Kimseye dinletemedi. “Sizin diziler uzun” dedi. “Biz 30-40 dakikayı 8-9 günde çekemiyoruz, siz 90-120 dakikayı 5 günde bitiriyorsunuz, aferin size” demedi. Bu kadar düşük bütçelerle, Amerika’yla yarışamazsınız, demeye getirdi ama anlatamadı.
Bizimkiler almış sazı eline uzun hava çığırıyorlardı. Yıllık dizi ihracatımız 200 milyon doları geçmiş. Şu anda ABD’den sonra dünya ikincisiymişiz. Hedef 2023’te 2 milyar dolar imiş.
Sektörün neredeyse tüm yapımcıları oradaydı. Kanal yöneticileri oradaydı. Hiç kimse çalışma koşullarından bahsetmedi. Dizi çalışanlarının, özellikle asistanların çoğunun sigortasız olduğundan söz etmedi. Günde 21 saat çalışıldığından, 9-10 bölüm para alamadığı için sete aç gelen emekçilerden bahseden olmadı.
Oyuncular sendikasından Janset de olmasa, “200 milyon dolardan şu oyunculara, senaristlere de biraz telif ayırsanız, hakkımızı çalıyorsunuz” demese sektörün en önemli sorunlarından biri de güme gidecekti. Çünkü o an Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi öğrencilik döneminde Londra’da nasıl zorla “Midnight Expres” izlettirildiğini anlatma telaşındaydı. Algı operasyonunun TV ve sinema sektöründeki öneminden dem vuruyordu. Nihayet. Kurmaca dünyasındaki algı operasyonlarının küresel siyaseti nasıl şekillendirdiğini iktidarımız da kavramış.
Ülkem insanında bu eziklik kompleksi var oldukça biz daha çok “Midnight Expres”ler izleriz. Sonra da Alan Parker’ı çağırır “İmajımızı kurtar” diye yalvarırız.
Oysa kendi sorunlarımızı kendimiz çözsek, sonra da DonKişotluk yapan bazı yapımcılarımız gibi büyük hayaller kurup gerçekleştirsek, bu sektörde Amerika’yı da geçebiliriz. Sahiden. Bizim hayal dünyamız ve girişimci ruhumuz çok güçlü. Bu topraklarda büyük bir hikâye potansiyeli var. Daha el değmemiş. “Muhteşem Yüzyıl” gibi daha onlarca, binlerce dizi veya film yapabiliriz. Osmanlı’ya yeni girdik. Bunun Selçuklusu, Bizansı, Hitit’i ve mitolojisi var. Troya’yı, Efes’i ve Zeus’u biz ne zaman çekeceğiz?
Bobby Roth’u Türkiye’ye yapımcı Burhan Özkan ve ES Film’deki ortakları getirdi. TRT’de başlayacak “Bir Osmanlı Polisiyesi” sloganıyla çekilen “Filinta” dizisine süpervizörlük yapması için. Burhan Özkan bu sektörün Don Kişot’u. Hakikaten. İzmit’teki platoda milyonlarca dolar harcayıp eski Beyoğlu’nu yeniden kurdu. Lost’un yönetmenini çağırdı. Ne için? Belki 6 bölüm sonra yayından kaldırılacak bir TRT dizisi için. Değer mi? İnşallah TRT “Bir Zamanlar Osmanlı”ya yaptığını yapmaz, işin arkasında durur da, bu yatırım da güme gitmez.
Taşeron yapımcılığı bu sektörden kaldırmadıkça, reyting panellerini uluslararası standartlara getirmedikçe, dizilerin süresi kısaltılmadıkça; hayal gücü yüksek, girişimci, adaletli ve vizyonlu yapımcıların bu sektörde barınması çok zor.
Hayat devam ettikçe mücadele bitmez. Mücadelenin olduğu yerde hikâye vardır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları