Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dışarıdakiler

02 Mart 2014 Pazar

Yandaş toplumun dışında kalanlarla dizi ve sinema sektörünün dışında kalanlar aynı kaderi paylaşıyor.
Ekranda onu izlerken güleyim mi ağlayayım mı bilmiyorum.
Kızılcahamam’da bir film setindeyim. Bir TV filmi projesi bu. Televizyonlar yeni formatlar peşinde. Dizi ve yarışmalar dışında televizyon filmi ve belgesel kurgular revaçta. Kızılcahamam dışarısı mı? Değil. Burada kimse balkonda “Hırsız var!” diye bağırmıyor. Aziz Nesin yüzde 65 mi demişti? Kızılcahamam’ın yüzde 70’i AKP’ye oy veriyormuş. Hırsıza kimse inanmıyor burada. O hırsızlık yapmaz diyorlar. Settekiler otelin balkonuna çıkıp “Hırsız var!” diye bağırınca karşımıza Bekçi Murtaza çıkıyor. “Girin evlerinize” diye bağırıyor.
Bekçi Murtaza Yılmaz Köksal’ın ilk filmi. 1965 çevrilmiş. Yılmaz Köksal Yeşilçam’ın üstadı. Yılların sinema emekçisi. Bekçi Murtaza’dan şimdiki sete elli yıl geçmiş. Dile kolay. Sahi Yılmaz Köksal bu sektörün niye dışında kalıyor?
Ülke ortadan ikiye ayrılmış. Hırsızlar ve ötekiler. Dizi ve sinema sektörü de aynı şekilde. İçeridekiler ve dışarıdakiler. Bir tarafta milyonları sıfırlamaya çalışanlar öteki tarafta haftalık yüz elli liraya günde on sekiz saat çalışan set işçileri ve sektöre yeni başlayan oyuncular. Neredeyse bedavaya çalışıyorlar. Hayalleri ünlü olmak. Ünlü olup ev kiralarını veya özel okul ve dershane borçlarını ödemek. Karınlarını doyurmak yani. Sektör bunu bile çok görüyor bu emekçilere. Dışarıdakiler içeri giremiyor. Kapıda Bekçi Murtaza bekliyor. Dışarıdakilerin payına coplar ve TOMA’lar düşüyor.
Yeşilçam’dan geriye ucuz prodüksiyonlar ve kötü koşullarda çekilen televizyon filmleri kalmış. Medya tutsak. Medya sansürlü. Diziler açmazda. Televizyonlar yeni format arayışında: Lakin hiç kimse Yeşilçam’a dönüşen toplumun dışındakilerine bakmayı akıl edemiyor. Dünyanın en çok televizyon izleyenleri sıralamasında başa güreşen bu toplum 50 yıldan beri bu sektöre emek harcamış, yıllanmış şarap gibi gittikçe değer kazanmış bu ulu çınarların yok olup gitmesine seyirci kalıyor.
Bekçi Murtaza bu sektörü kurtarabilir mi? Hayır.
Aslında Bekçi Murtaza kendini kurtarma telaşında. Sokakta Yılmaz Köksal’la resim çektirmek için sıraya giren halkı görünce hüzünleniyorum. Yüreğim burkuluyor. Emektar Yeşilçam oyuncularına niye sahip çıkamıyoruz. Yılların görüntü yönetmeni Ayhan Şen’i kim tanıyor. Işıkçı Yaşar Abi niye hâlâ kendi gölgesinden gizleniyor? Set işçilerinin sorunlarını kim çözecek? Hırsızlar mı? Örneğin 19 yaşındaki Rüya sigara parasına setlerde sanat yönetmenliği yapıyor. Tek başına tüm setin dekor, kostüm ve sanat işlerinin üstesinden geliyor. Arada bir makyaja yetişiyor, sonra da devamlılık tutuyor. Çekimler bittikten sonra yapımcı yol parasını ödemediği için otogarda kalmış. Parasız pulsuz evine nasıl döneceğini düşünüyor. Haftada 300 liraya çalışan yönetmen yardımcısı Ahmet okulunu bitirdikten sonra ne yazık ki iş bulamayacak. Geleceğin Kıvanç Tatlıtuğ’u olarak gösterilen Uğur ise kısmet olur da iyi bir rol çıkarsa sinema eğitimi almayı hayal ediyor. Hayatlarında ilk kez kamera karşısına çıkan oyuncular var sette. Hem de önemli rollerde. Kendilerini gösterme derdindeler, tabii setlerdeki azgın ahlak tüccarlarından kendilerini kurtarabilirlerse. Ve tabii ki hırsızlara yakalanmazlarsa?
Kızılcahamam halkı sanki doğuştan aktör. 13 yaşında Kaan adında bir çocuk yetişiyor. Küçük Osman’ı aratmayacak derece yetenekli. Bu ülkenin en ücra köşesi bile “Dondurmam Gaymak” tadında oyuncular ve doğal platolarla donatılmış. Keşfedilmeyi bekliyorlar.
Fakat sektörün çalışma koşulları düzeleceğine dışarıdakilerin sayısı gittikçe artıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları