Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Dijital Çarşı'da 'Gezi'yorum

09 Haziran 2013 Pazar

Gezi, televizyonları bitirdi. Gezi Parkı’nda kılınan cuma namazı aslında geleneksel medyanın cenaze namazıdır. Ruhuna Fatiha. Çağımız artık dijital medya çağıdır. Sosyal medya gençliği 140 harfle haber televizyonlarını, ana akım medyayı tuzla buz etti. Medya kulelerinin cam fanuslarında çoktan teslimiyet bayrağını çeken “beyazcam” kırıldı. Nur topu gibi bir dijital isyan çocuğu doğdu.
Apolitik diye horladığımız yeni kuşak, sporla harmanladığı, mizahla süslediği, aşkla muhafaza ettiği bu dijital isyanla herkesin ezberini bozdu. Yeni bir mecranın devrimini yaşıyoruz. Sosyal medya diye tanımladığımız yeni mecra bu topraklarda dijital çarşıya dönüştü. Bu çarşıda her şey var. Parayla da satılmıyor. Özgürlük, aşk, isyan, mizah, umutlu ve mutlu bir gelecek. Yani
“fairplay” demokrasi. Ve en güzeli şiddet yok.
Evet akıllı telefonlar çıktı, mertlik yeniden inşa ediliyor. Artık iktidarlar baskıyla, kaba kuvvetle, parayla kitleleri sindiremeyecek, susturamayacak. Ne garip değil mi? Egemen sistem akıllı telefonları, interneti, sonuçta dijital dünyayı; kitleleri dinleme, kontrol etme ve sindirme mekanizması olarak kullanmayı hedeflemişti. Tüm dijital iletişim sistemi uydu üzerinden
“Big brother” işlevi görüyordu. Böcekler, telefonları dinleme aygıtları, fişleme yeryüzünde yaşayan herkesi kontrol altına almak içindi. Fakat diyalektik gelişme burada da devreye girdi. Kapitalizm kendini korumak, hâkimiyetini güçlendirmek istedikçe, ezilenler her yeni teknolojik gelişme sonrası olduğu gibi sosyal medyayı da sessiz ve sivil direniş platformuna dönüştürmeyi başardılar. Siz gençliği kontrol etmek için eline akıllı telefon verirseniz, onlar da ister istemez okumaya başlar, gelişip bilinçlenir ve sonunda gerçekleri öğrenirler.
Kapitalist sistem kendi geliştirdiği yeni teknolojiyle kendi mezarını kazıyor. Evriliyor ve sosyal topluma dönüşüyor. Bir gün gelecek daha fazla özgürlük, daha fazla aşk ve ekmek isteyen bu dijital kuşak
“taban demokrasi”sini hayata geçirecek. Mesela akıllı telefonlar aracılığıyla herhangi bir yerel ve çevre sorunu anında halkoylamasıyla çözümlenebilir. Kimlik numarası ve şifrelerle o bölgede yaşayan her bireye bu sorunlar iletilebilir ve çözüm önerileri alınabilir. Gelecekte bütün seçimler ve halkoylamaları zaten böyle yapılacak. Katılımcı ve taban demokrasisi sonunda parti hiyerarşisini yok edecek. Devletle özgür birey arasındaki tüm duvarlar yıkılacak, engeller kalkacak. O zaman Gezi Parkı’nda ağaçların kesilip kesilmemesini, barış sürecini, hak ve özgürlükleri sadece bir kişi değil, tabandan gelen ses, yani özgür bireyler karar verecek. Hem de mizahla, sporla ve sevgiyle birleştirerek. İşte o zaman “Zıpla... Zıpla... Zıplamayan Tayyip’tir” diye meydanlarda spor yapan Gezi direnişçilerinin sokağa çıkmasına gerek kalmayacak.
Tamam yeni kuşak apolitik. Aşkta sürekli zıplıyor. Beğenmediği diziyi hemen
“zap”lıyor. Sabırsız. Çabuk sıkılıyor. Lakin mizahı ve yaşamı seviyor, özgürlüğüne sahip çıkıyor. Şikesiz ve “fairplay” spor istiyor. “Respect” yani. Başka ne diyeyim?
Yaklaşık 30 yıldır televizyonla iç içeyim. Sinema ve televizyon okudum. Birçok Türk ve Alman kanalında muhabirlikten yapımcı ve yönetmenliğe dek televizyonun her alanında çalıştım. Dijital uydu sistemine geçiş döneminde 16 tane tematik televizyon kanalının kurulmasında emeğim var. Fakat televizyon bitti. Yaşasın dijital medya. Televizyonu bırakıyorum, artık çapulcuyum.
Sosyal medyadaki sloganla bitirelim:
“Aslında Galatasaraylıyım, ama yükselenim Çarşı.” Evet, ben de televizyoncuyum, ama yükselenim dijital çarşı.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları