Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Cihangir in Cihangir

10 Kasım 2013 Pazar

Girmeyin potaya. Gündem değiştiriliyor. Çanak tutmayın, diyeceğim demesine de, velakin kimse dinlemeyecek.
Yine herkes bildiğini okuyor. Medya bildiğini yazıyor, yayımlıyor. Tartışma programlarına bakın, tümü hep bir ağızdan öğrenci evleri üstüne ahkâm kesiyor. Apartman yöneticiliğinden namus bekçiliğine terfi eden muhteşem yorumcularımızı Beyoğlu’ndaki apart evleri kontrol timine dahil edelim. Tophane’de üniversiteli kızların evlerinin nasıl basıldığını kamera ekipleriyle bir bir kaydedelim. Kızlarımızın namuslarını nasıl koruduğumuzu banttan canlı olarak ana haber bültenlerinde döndüre döndüre, evire çevire, tekrar tekrar yayımlayalım. Muhafazakâr bir Reha Muhtar bulalım ya da başörtülü ‘anchorwomen’ler yaratalım. Nagehan Alçı’dan rica edelim, bundan böyle sabah programlarını türbanlı sunsun. Belki reyting alır da kovulmaktan kurtulur. Nazlı Ilıcak’a bir format bulamadım, Mehmet Barlas’la birlikte ateşle barut yan yana olmaz türünde bir geyik programı olabilir, ama reyting alacağından kuşkuluyum.
Helal bir reality show programı da fena gitmez bu arada. Mesela dindar bir BBG neden olmasın? George Orwell’in 1984 filminin 2014 versiyonunu çekmeliyiz mutlaka. “Big Brother”dan dijital mesih olmaz mı? Olur olur, iyi olur hem de. Kale direklerine konacak kameralar bundan böyle “top çizgiyi geçti mi geçmedi mi’”tartışmasından alınıp, örneğin öğrenci evlerindeki kızlarımızın bekâreti bozuldu mu, bozulmadı mı tartışmasına yardımcı olması için yatak odalarına yerleştirilebilir.
Asıl bomba fikir bence kızlı erkekli öğrenci evleri üstüne bir sit-com yapmak. Alman televizyonlarında acayip bir sit-com formatı var. Aktüel kamerayla çekilen, senaryosu önceden yazılmasına rağmen belgeselmiş gibi lanse edilen, seyirciyi kurmaca değil de her şey gerçekmiş havasına sokan “Berlin Gece Gündüz” adında bir sit-com var. Kızlı erkekli oda paylaşımlı evleri anlatan, aşkları ve ilişkileri irdeleyen komik olduğu kadar da trajik bir dizi. Sinan Çetin “Berlin in Berlin” filminden sonra bu formatı kopyalayıp “Cihangir in Cihangir” adıyla İslami bir “Avrupa Yakası” dizisi çekse nasıl olur?
Hülya Avşar üst katta günaha girmeden tatmin olma yollarını gösterirken, gariban üniversitelinin mahremine gece yarısı baskınına gelen polisin şiddetini komşu dairedeki haremvari garsiyonerinden zevkle seyreden sonradan görme mutaassıp zenginlerimizi utançla lanetleyen haram yememiş vicdan sahibi hacı babalarımızın çelişkilerini anlatan hakiki bir sit-com reyting rekorları kırmaz mı? Bence kırar.
Böylece gündemin değiştiğini bile fark etmeyen afyon yutmuş seyircim, “Barış süreci ne oldu” diye sormaz. Suriye’yi unutur. “İran’dan beter olduk, neredesin ey halkım” diye haykıranların sesi boğuk çıkar. Gençlerimizi aşktan korumaya yeltenen zihniyet, çocuk pornosunu önleme konusunda ne yaptı bugüne dek? Kadına şiddette dünya kaçıncısıyız peki? Küçük gelinlerin sayısı gittikçe neden artıyor? Öğrenci evlerine namus böcekleri yerleştirmek yerine, gençlerimizi makarna ekmeğe mahkûm eden yoksulluğa çare bulsak. Üniversiteyi bitirenlerin işsizlik sorununu çözsek...
Tam da muhalefet partileri, özellikle CHP, Sarıgül rüzgârıyla medyanın gündeminde yer edinmeye başlamışken, birdenbire kızlı erkekli öğrenci evlerini konuşur olduk. Biz özelimizi korumaya çalışırken, kapalı kapılar ardında neler oluyor acaba? Girmeyin potaya, çanak tutmayın gündem değişikliğine diyeceğim, ama sesimi duyacak medya kaldı mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları