Jale Özgentürk

Ya sokak ya maaş

24 Nisan 2020 Cuma

İnsani Gelişme Vakfı Başkanı Vural Çakır, “Türkiye’de 10 milyon TL üzeri mevduat sahibi kişi sayısı 25-30 bin, nüfusun yüzde 1’i bile değil. Korona sonrası hükümetler işsizi, yoksulu ya sokağa bırakacak ya vatandaşlık geliri uygulayacak” diyor.

İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, ocak ayında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu toplantısı öncesinde “Önemsenme Zamanı” adlı bir rapor açıkladı. Rapora göre dünyanın yüzde 1’lik en zengin kesimi, 6.9 milyar kişinin toplam gelirinden 2 kat daha fazla gelir elde ediyor. Dünya üzerindeki 2 bin 153 milyarderin sahip olduğu servet ise dünya nüfusunun yüzde 60’ının yani yaklaşık 5 milyar kişinin toplam servetinden fazlasına tekabül ediyor! Bu rapor yayımlandığında koronavirüs salgını henüz gündeme girmemiş, dünyanın en büyük resesyonunun ayak sesleri henüz duyulmamıştı.

Yani dünya koronavirüs günlerine zaten büyük bir eşitsizlikle girmişti. Şimdi dünyanın bütün ülkelerinde batan şirketler ve patlayan işsizlikle birlikte büyük bir kaos var. İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV) Türkiye’de eşitsizliklere karşı mücadele etmek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü. Vural Çakır ise ünlü İpsos Araştırma Şirketi’ndeki hisselerini satarak, kendini İNGEV’in çalışmalarına adamış bir yönetici. Çakır’la post korona dönemine ilişkin gelecek öngörülerini konuştuk.

Eşitsizlik konusunda Türkiye’den bir örnek vererek başlıyor Çakır. “Türkiye’de 10 milyon TL’nin üzerinde mevduatı olan kişi sayısı 25-30 bin, yani nüfusun yüzde 1’i bile değil” diyor. Çakır’a göre eşitsizlik konusunda akademisyenlerin nüfusu yüzdelere bölerek yaptığı hesaplamalar yanılsama yaratıyor. “İşe bu örtüyü kaldırmakla başlamak lazım ki, sistemin ne kadar saçma sonuçlar ürettiğini görebilelim” diyor.

YARDIM DEĞİL İNSAN HAKKI

Korona sonrası büyük bir ekonomik durgunluk olacağının ortaya çıktığını, gelirini kaybedenlerin ise büyük bir kriz yaratacağını anlatan Çakır, “Bu ortalama tutkusu da terk edildiğinde uçurum ortaya çıkacak” diyor.

“Dünya artık vatandaşlık geliri kavramını daha fazla tartışıyor” diyen Çakır, “Dünyanın birçok ülkesinde Türkiye’de de bugün kamu gelir dağıtımını yardım ya da iane olarak yapıyor. Artık bu, insan olmaktan kaynaklanan haklarınızın tanımlanması olacak. Hükümetler işsiz kalan, gelirden eşitsiz pay alan bu insanları ya sokağa bırakacak ya da destek verecek. Kamu, sosyal pozisyon almak zorunda!” Kapitalizm ekonomistlerin vurguladığı gibi 1929’dan sonraki en büyük ekonomik krizle karşı karşıya. Bu haksız, adaletsiz gelir dağılımına karşı en büyük görev sivil toplum örgütlerine, sendikalara, tüm topluma düşüyor.

MESAFELİ TURİZM GELİŞECEK!

Cem Kınay, dünya turizmine “Her şey dahil” sistemini tanıtan ve getiren bir turizmci. Yıllardır sektörde trendleri yakından takip eder.

Kınay’a yeni dönemle ilgili görüşlerini sordum. Turizmin yeni dönemde değişse de önemli bir sektör olmaktan çıkmayacağını söylüyor:

“Dünyada 1.2 milyar insan dolaşıyor. Kitle turizmi devam edecek. Ancak butik oteller ve doğa ön plana geçecek” diyor. Türkiye’nin kolay adapte olduğunu söyleyen Kınay’a göre Türkiye bu durumdan güçlenerek çıkacak.

Korona Free sertifikası da bu nedenle olumlu bir adım. Artık sosyal mesafeli tatillerin gündemde olacağını da ekliyor ve şu yorumları yapıyor:

- Bu durum büyük oteller artık olmayacak demek değil. Bu otellerin hemen yeniden yapılanması gerekli.

- En az insan teması sağlayacak aplikasyonlar geliştiriliyor.

- Her şey dahil bitmeyecek ama farklı yapılarda hizmet verilecek.

- Büyük otellere önerim, yarım kapasite ile çalışmaları ve iyi elemanlarını sıkı sıkıya korumaları.

Kınay, geçmiş birikimlerine dayanarak olumlu bir tablo çiziyor: “Daha önce de değindiğim gibi turizm sadece turizm değil. 2 milyona yakın çalışanı, oteller için üretilen tarım ürünleriyle büyük bir ekonomi. Önlemler buna göre alınmalı.”

‘KORONA FREE’ KAPILARI AÇAR MI?

Bugün dünyada 8 milyar insanın 6 milyarı evinde oturuyor. Her gün uçan 18 bin uçağın 16 bini park alanında. Dünyadaki otellerin yüzde 70-80’i kapalı. Bu rakamlar da gösteriyor ki korona virüs salgınında en büyük darbeyi turizm sektörü aldı.

Mart ve nisan ayını karantina uygulamalarıyla geçiren ülkeler yaklaşan yaz aylarıyla birlikte turizmi hareketlendirmek için çareler arıyor. Başta ABD olmak üzere havayolları uçuşlara başlayacağını açıklıyor. Türk Hava Yolları da 18 Mayıs’ta iç hat, 20 Mayıs’ta ise dış hat uçuşlarına başlayacağını açıkladı.

Tabii her şey yolunda giderse... Ancak en azından 2020 için işlerin kolay kolay toparlanması zor görünüyor. Turizm Bakanlığı ise haziran ayından itibaren sektörün toparlanabilmesi için bazı adımlar atıyor.

Bunlardan biri otellere verilecek “Korona Free” belgesi. Bu konu aslında dünyanın en büyük otel zincirleri Marriot ve Accor tarafından gündeme getirilmişti. Bu zincirin kapsamındaki otellere Stay Safe belgesi verileceği belirtilmişti.

Türkiye’de ise Turizm Bakanlığı geçen hafta otellere Korona Free belgesi vermek için hazırlıklara başladıklarını açıkladı. Otelcilerle konuştum. Bu konuda ciddi bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Otel sahipleri şu soruların yanıtını arıyor: “Bu belge nasıl alınacak, kuralları neler olacak, otele gelecek ziyaretçiyi seçebilecekler mi, nasıl seçecekler?” Tüketici olarak ben de şu soruyu soruyorum. “Virüsün aşısı çıkmadan sadece bu belgeye bakarak otelde kalınır mı?” Benim cevabım: Hayır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Harç bitti yapı paydos 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları