Jale Özgentürk

Paylaşım ekonomisi

17 Temmuz 2020 Cuma

Pandeminin yaratacağı işsizlik ve gelir kaybı, dünyada tüketim alışkanlıklarının sorgulanmasına neden oluyor.

İsrafın, iklim değişikliğinin, sürdürülebilirliğin tartışılmaya başlandığı salgın sürecinde var olan kaynakların paylaşımı ile ortaya çıkan alışveriş modeli, paylaşım ekonomisi güçlenecek modellerden biri olarak yorumlanıyor.

“Var olan ekonomik bir varlığın kullanılmayan süre içerisinde farklı bir kişiye veya kuruma kiralanarak, kaynak tüketiminin azaltılması yoluyla ekonomik değer yaratmak.” Yaklaşık 10 yıldır dünya gündeminde olan bu alış-veriş düzenine “paylaşım ekonomisi” deniyor.

Örneğin atıl duran bir eviniz ya da otomobiliniz var. Bir çim biçme makinesine sahipsiniz ama haftada sadece iki kez kullanıyorsunuz. Ya da restoran sahibisiniz, akşam saatlerinde satamadığınız yemekleriniz var. İnternet üzerinde oluşturulan platformlar üzerinden bu kaynaklarınızı belli bir gelir karşılığı paylaşıyorsunuz.

Dünyada konut paylaşımında Airbnb ve otomobil paylaşımında ise Uber’le başlayan bu yeni modelin yarattığı ekonomik büyüklük, pandemi öncesinde açıklanan araştırmalarda, ABD’ye göre 335 milyar dolara, Avrupa Birliği’ne göre ise 500 milyar Avro’ya ulaşacaktı. İbrahim Aybar, otomobil sektörünün duayenlerinden biri. 16 yıl boyunca Renault Mais’in genel müdürlüğünü yapan Aybar, bir süredir bu konu üzerinde çalışıyor.

Hatta İzmir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte otomobil konusunda bir uygulamaya da danışmanlık yapıyor. Salgın öncesinde hızla büyüyen ve ilgi gören bu ekonomik modelin geleceği ne olacak, neler yaşanıyor sorularını ona yönelttim. Aybar, bu modelin, israfın önlemesi, fiyatları ucuzlatması, hayatı kolaylaştırması gibi önemli avantajlara sahip bir ekonomik model olduğunu söylüyor. Paylaşım sayesinde sosyal refahın artacağını, kaynakların doğru kullanılması ile yoksulluğun da azalacağını ekliyor.

Demokratik bir iş modeli olarak yorumladığı modeli de şöyle açıklıyor: “Paylaşım ekonomisi, işsizliğin artışına bağlı olarak alım gücünün düştüğü ve bundan sonra daha da hızlı düşeceği bir süreçte tüketicinin ihtiyaçlarına daha makul maliyetlerle erişim imkânı sağlayacak. Ve büyümeye devam edecek.” Dünyada paylaşım ekonomisi üzerine yapılan yorumlar ve Aybar’ın anlattıkları, işsizliğin ve gelir kaybının patlayacağı pandemi sonrası için önemli bir model olma potansiyeli taşıyor.

‘İstediğin yerden al istediğin yere bırak’

Aybar, bu yılın başından itibaren İzmir’de “Akıllı Paylaşım” adıyla bir proje uyguladıklarını söylüyor. Başkan Tunç Soyer’in kararı ile İzmir için bir kent içi ulaşım politikası haline gelmiş ulaşımda paylaşım modeli. Aybar, dünyada paylaşım ekonomisinin en çok değer kazandıran dallarından birisinin otomobil paylaşımı olduğunu ekliyor. Verdiği bilgiler son derece ilginç:

- Yapılan hesaplar, paylaşılan otomobillerin her yıl hava kirliliği kaynaklı 4.2 milyon zamansız ölümü önlediğini ortaya koyuyor.

- Buna ek olarak araç paylaşımı her yıl kişi başına 1 ton Co2 salınımını önlüyor.

- Gelecek yıllarda paylaşım uygulamaları yaygınlaştıkça dolaşımdaki araç sayısı üçte bir oranında azalabilecek.

- Otomobil paylaşanlar, diğer otomobil sahibi sürücülere oranla yüzde 70 daha az otomobil kullanıyor.

- Otomobil paylaşımı ile trafik yoğunluğu üçte bire düşüyor ve kamusal alanlarda park ihtiyacı yüzde 95 azalıyor. Aynı zamanda sera gazları yüzde 62 oranında azalıyor.

- Otomotiv sektörünün geleceğini otonom sürüş, mobilite, araç paylaşımı, bağlanabilirlik ve elektrifikasyon konuları belirleyecek.

Konut dolandırıcılarını MASAK’a şikâyet etti

Türkiye’de sayıları 100 binin üzerinde olan konut mağdurları, haklarını alabilmek için yıllardır mücadele veriyor. Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Akif Hamzaçebi de bu mücadeleye yıllardır destek vermeye çalışıyor.

En son Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde verdiği bir araştırma önergesi, ne yazık ki AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Hamzaçebi, mağdurların konut dolandırıcılığı yapan bazı şirketlere yönelik taleplerini bir dilekçe haline getirdi ve Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’na (MASAK) verdi.

Türkiye Konutla Dolandırılanlar Hak Sahipleri Platformu’nun dolandırıcılıkla suçladığı firmaların araştırılmasını isteyen Hamzaçebi, dilekçesinde “Başta İstanbul’un Esenyurt ilçesi olmak üzere Türkiye’nin değişik bölgelerinde, özellikle yüksek nüfus artış hızından kaynaklanan konut ihtiyacını fırsat gören bazı kişiler, sayıları on binleri bulan ve daha çok toplumun dar ve orta-alt gelir grubuna mensup vatandaşlarımızı, konut edindirmek vaadiyle kurdukları inşaat firmalarını kullanarak, ön ödemeli konut satış yöntemi ile konut satış kampanyaları düzenlemek suretiyle dolandırmıştır.

Firmalar ve projeler toplumun tanıdığı ve güven duyulabilecek kişiler aracılığı ile tanıtılarak güven duygusu oluşturulmuştur. Sonuç olarak mağdur vatandaşlar, şikâyete konu kişiler tarafından organize ve örgütlü bir şekilde planlanan hileler yoluyla aldatılarak dolandırılmıştır.

Gerekli araştırma ve incelemenin yapılması ve ayrıca konunun başkanlığınızca ilgili Cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirilmesi hususunda gereğini arz ederim” dedi. MASAK’tan bir sonuç çıkar mı, ne kadar sürede çıkar? Konut mağdurlarının önünde daha uzun bir yol var gibi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları