Jale Özgentürk

‘Mayıs sıkıntısı’

17 Nisan 2020 Cuma

Salgınla kapanan alışveriş merkezlerinde yatırımcıların kira desteği nisan sonunda bitiyor.

AVM’lerin açılıp açılmayacağı henüz belli değil. Ancak mağazaları kapalı, çalışanları izinde olan perakendeciler bazı AVM sahiplerinin muğlak yazılar göndererek geçmiş dönem için kira talebinde bulunacağı iddiasında. Taraflar arasında hukuki sorunların yaşanacağı belirtiliyor.

Koronavirüs salgını nedeniyle mart sonunda kapanan alışveriş merkezleri (AVM) ne zaman açılacak? Salgının etkisinin tüm şiddetiyle sürdüğü, sokağa çıkma yasaklarının gündemde olduğu böyle bir dönemde, bu sorunun bir anlamı yok gibi... Ancak bugünlerde perakende markalarını tedirgin eden bir gelişme var.

Söylenene göre bazı AVM sahipleri kiraları yeniden başlatmayı planlıyor. Bildiğiniz gibi Türkiye’de 453 alışveriş merkezi koronavirüs salgını ilk vaka açıklanarak başladıktan 10 gün sonra birer birer kapandı. Ancak resmi olarak değil. Çünkü AVM’lerin kapatılma izni valiliklerde. Kamu otoritesinden böyle bir karar çıkmadı. Bu koşullarda önce markalar kendi inisiyatifleriyle mağazalarını kapattılar. Ardından Alışveriş Yatırımcıları Derneği (AYD) bir tavsiye kararı aldı. Ve kapanmalar başladı. AVM sahipleri de o günlerde perakendeciden mağaza kiralarını şimdilik almayacaklarını duyurdu.

Film gibi izlemeyin

Kira almama süresi için belirlenen tarih ise nisan sonunu işaret ediyordu. Ve o günler yaklaşıyor. Markalar aldıkları bazı sinyaller nedeniyle endişeli. Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel’in bir süredir dikkat çekmeye çalıştığı ve “film izler gibi izlemeyin” çağrısında bulunduğu sıkıntı, gündeme gelmeye başlamış.

Damat Giyim’in sahibi Süleyman Orakçıoğlu, bazı AVM yatırımcılarının kendilerine muğlak yazılar gönderdiğini anlatıyor. “Hükümetin resmi kapatma kararı olmamasını” gerekçe gösteren bu yazılarla, kira konusunda talepte bulunmak istediklerini söylüyor. Orakçıoğlu, sorunun özellikle yabancı yatırımcılara ait AVM’lerden kaynaklandığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Anlayış göstermeyen AVM kendisi zarar eder. AVM’lerden taşınmalar başlayacak ve bu AVM’ler yüzde 30 ile 40 oranında küçülmek zorunda kalacak.” AVM’lerin ilk yıllarında yeni açılan merkezlerin vazgeçilmez markası olan Kiğılı’nın sahibi Abdullah Kiğılı da mayıs ayında 25’e yakın AVM ile sıkıntı yaşanacağına dikkat çekiyor. “Yıllarca bu AVM’leri biz taşıdık. Böyle bir günde destek olmazlarsa biz de gerekeni yaparız” diyor. Perakendecilerin söylediğine göre, yabancı AVM yatırımcıları eski kiraları da almak için açık kapı bırakıyor, yerli yatırımcılar ise AVM’ler açıldığı anda aynı kiradan işe başlanacağını duyuruyor. Perakendeciye göre ikisi de mümkün değil. Çünkü salgının etkisinin geçmesi için uzun bir süre var önlerinde. AVM’lerde yaklaşık 400 bin kişi çalışıyor. Bu tartışma onların geleceğini de yakından ilgilendiriyor!

Kapitalizmin dökülen incileri

Sürdürülebilirlik, insan hakları, etik değerler... Son yıllarda uluslararası iş yapan şirketlerin gündeminde yer alan kavramlar bunlar. Çevreci hareketlerin baskısıyla yeni değerler edinen şirketler çeşitli sözleşmelere imza atıyorlar. Bunlardan biri Birleşmiş Milletler’in Küresel Sözleşme adını verdiği girişim. Bu inisiyatifin dünyada 60’ın üzerinde ülkede, 9 bin 500 civarında şirket ve 3 bin şirket dışı üyesi var.

Üye olan kurum, insan haklarından sendikalaşmaya 10 ilkeyi kabul etmiş oluyor. Küresel Sözleşme geçen günlerde salgın için bir açıklama yaptı ve üyelerine şu uyarıda bulundu: “Salgının özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler üzerindeki etkisi karşısında esnek, anlayışlı ve dayanışma içinde davranın.” Peki, bu uyarılar yankı buldu mu? Türkiye’de yaşadığımız bir örnek var ki, bunun kulak arkası edildiğini ortaya koyuyor.

Geçen hafta Türkiye’den bir grup hazır giyimci; H&M, Zara, Berckha, Pool and Bear gibi markaların sahibi Indesit gibi ünlü markalara destek çağrısı yaptı. Üretimin stoklarında kaldığını ve paralarını alamadıklarını açıkladı. Ne yazık ki yanıt gelmedi. Etiketleri bile takılmış malları üreticilerin depolarında, “üretim paydaşlarını” da yarı yolda mağdur bırakan bu ünlü markalar ve yaldızlı taahhütleri de sınıfta kalmış olmadı mı?

‘Çek mağduru’ esnaf infaz yasasına kızgın

Türkiye’de çek kullanımının kuralları bir türlü oluşturulamadı. Bugün 300 bine yakın esnaf karşılıksız çek nedeniyle hapisle karşı karşıya. Bir süredir çözüm arayışındalar... Umutları ise infaz yasasıydı. Haydar Zirek, çek mağdurlarını temsilen aradı.

Hükümetin getirdiği infaz yasasına ilişkin karşılıksız çekten yargılanmakta olan esnafın duygularını anlattı. “İnfaz paketinde rezilliğin âlâsı yaşandı” diyen Zirek, risk merkezinin verilerine göre sadece 2018 Eylülü ile 2019 Aralık ayı arasında karşılıksız çek sayısının 832 bin, tekil kişi sayısının ise 224 bin olduğunu söylüyor. Bu tarihlerin öncesi ve sonrasında ise toplam esnaf sayısının 300 bine yakın olduğunu anlatıyor.

Ekonomideki sorunlar nedeniyle zora düşen ve karşılıksız çekten yargılanan esnaf için en fazla iki üç ay içinde davaların sonuçlanacağını ekleyen Zirek, “Çok yakında 200 bin esnaf ekonomik zorluk yaşadığı için ödeyemediği çek nedeniyle hapse girecek” diyor. Zirek, hangi esnafın dolandırıcı, hangisinin olmadığını anlamak için de şunu öneriyor: “Kimde kaç koçan çek var biliniyor. Rakamlara bakılır.

Son bir senede kaç çek kesmiş, kaçını ödemiş. Mesela 50 çek kesmiş 35’ini ödemişse bu kişiye dolandırıcı denir mi?” Ardından da ekliyor: “Esnaf, infaz yasasından sonra diyor ki keşke dolandırıcı olarak yargılasaydık. Çünkü dolandırıcıları dışarı çıkarıyorsunuz. Çekini ödeyemeyen, gerçekten iflas etmiş insanı hapse atıyorsunuz. Bu insanlar sokağa çıkacak sonunda. Yeter, diyor.” Önerisi ise şu: “Hapis kalksın. Çekler için yeni bir düzenleme getirilsin. Sorumluluk bankalara geçsin. Ama önce bu cenazeyi kaldırmak lazım.” Çek sorunu yıllardır neden çözüme kavuşamıyor, bunu da anlamak mümkün değil!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları