Jale Özgentürk

Acı ilacı yurttaşa içirmek işe yaramıyor

16 Ağustos 2024 Cuma

Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) temmuz ayına ilişkin açlık ve yoksulluk sınırını dün açıkladı. Temmuz 2024’te dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için aylık yapması gereken harcama tutarı yani açlık sınırı 19 bin 423 lira, yoksulluk sınırı ise 67 bin 186 lira olarak hesaplandı.

Hükümetin asgari ücret belirlerken muhatap aldığı Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu da (TÜRK-İŞ)  açlık sınırını 19 bin 234 TL, yoksulluk sınırını 62 bin 652 TL olarak açıklamıştı.

Ekonominin kurtarıcısı olarak büyük umutlarla göreve gelen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in başlattığı rasyonel politikaların şu ana kadar tek somut sonucu var. Sadece emekli ve çalışanın maaşları tırpanlandı. Maaşlar asgari ücrete yakınlaştı ama enflasyon hâlâ düşmüyor.

Şimşek’in Uluslararası Para Fonu (IMF) tandanslı politikaları ne yazık ki bu kez işlemiyor. Faizlerin artırılmasıyla ekonominin kısa sürede düze çıkacağını, enflasyonun gerilemeye başlayacağını bekleyen iş dünyasından giderek yükselenen sesler zor günlerin uzun süreceğini gösteriyor.

İş dünyasının önemli bir bölümü, bir önceki ekonomi yönetiminin bol keseden dağıttığı Kredi Garanti Fonu’ndan gelen ucuz kredileri, yüzde 9 faizli kamu bankaları kredilerini alırken bu günlerin geleceğini görememiş görünüyor.

Ucuz kaynakları işine yatırmayan bu kesimlerden yine “teşvik, destek” talepleri yükseliyor.

Ekonomist Mahfi Eğilmez’e göre Türkiye ekonomide durgunluk ve enflasyonun aynı anda yaşanması anlamına gelen stagflasyon riski ile karşı karşıya. Yani yüzde 9.2’ye çıkan işsizlik oranı artarken fiyatlar yükselmeye devam ediyor, sanayi üretimi ise daralıyor.

Eğilmez’in başka bir endişesi ise büyümenin de eksiye dönmesi. Bu durumda yüksek enflasyonla birlikte ekonomik küçülmenin aynı anda yaşanması yani slumpflasyona geçiş tehlikesi de gündemde.

DÜNYADA DA İŞLER KÖTÜ

İç pazar daralırken dünyadan gelen sesler de olumsuz. Ernst and Young dünya çapında 150 ülkede araştırmalar yapan bir kurum. Geleneksel olarak açıkladığı raporlardan “Küresel Ekonomik Görünüm 2024” sonuçlarını açıkladı. Rapora göre 1990’lardan 2010’lara kadar büyümenin hızını talep belirlerken şimdi arz koşulları önemli rol oynayacak. Dünya siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle “arz açısından kırılgan” bir özelliğe sahip olacak. Raporda “Daha önce ortak iş paylaşan bölgeler ve sektörler birdenbire farklı güçlere maruz kalabilir” yorumu yer alıyor. 

Rapora göre küresel olarak 2024’te yüzde 3.1’lik gayrisafi yurtiçi hasıla artışı beklenirken büyümenin 2025 yılında ılımlı bir artışla yüzde 3.2’ye yükseleceği öngörülüyor. Küresel enflasyonun 2024’te yüzde 4.6’ya gelmesi ve 2025’te yüzde 3.5’e düşerek soğuması bekleniyor. Gelişmekte olan piyasalarda ise 2023’teki yüzde 4.2’lik büyüme oranın 2024 ve 2025’te yüzde 4.1’e inmesi bekleniyor.

E&Y Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, “Tüm bu beklentiler ve gelişmeler doğrultusunda da iş liderlerinin başarılı olmak için ekonomik faaliyet, yetenek, enflasyon, merkez bankaları, mali politika ve jeopolitik gibi temel alanlarda yeni dünya gerçeklerine uyum sağlaması gerekiyor” diyor. Dijitalleşme, yapay zekâ ve yeşil enerjiye geçiş gibi büyük dönüşümün yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’de şirketler hâlâ yatırım geçtim işletme sermayesi bulamıyor.

 Dünyada yüzde 61.7 enflasyonla en yüksek orana sahip dördüncü, Avrupa’da ise lider olan Türkiye’nin işi ne yazık ki çok zor. Vergi reformu adı altında çareyi küçük esnafın kullandığı IBAN takibinde bulan, rasyonel politikayı ise sadece maaşları tırpanlayarak uygulayan hükümetin enflasyon mücadelesine inanmak zor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları