Neden başımız sıkıştığında ‘Ah anacığım’ deriz

25 Haziran 2023 Pazar

Sevgili okurlarım dünyanın herhangi bir yerinde bu kadar uzun bayram tatili var mı bilmiyorum ama bizimki epey uzun. Eh millet seçim sonrası epey yoruldu, moralimiz bozuk ve dolar 25’e çıktı. Parası olan olmayan göç etti. Eh çok çalıştılar şimdi büyük kentler bizlere kaldı. Bu uzun tatilde ne yaparım diye düşünürken Netflix’te “Gezegenimiz” adlı belgesel imdadıma yetişti.

Belgeselde dünyamız eğik olduğu ve insanoğlu dünyayı yok etmeye yeminli olduğundan hayvanlar da üremek ve yiyecek bulmak için sürekli göç etmek zorundalar. Bu göç yollarında neler olmuyor ki! Bir an diyorsunuz ki: “İyi ki hayvan doğmamışım.” Ayrıca ben ne zaman başım sıkışsa “Ah anacığım neredesin?” diye rahmetli anama seslenirim. Neden anamı çağırırım da babama seslenmem, hep merak ederdim. Üstelik babasının prensesi olduğum halde. Bunu da çözdüm.

Efendim doğada erkeklerin tek işlevi, işi gücü bir dişi bulup döllemek. Onun dışında erkek hayvan görmeniz mümkün değil ve üremek için inanılmaz gaddarlar. Şimdi başlayalım. Balina yiyecek bulmak için sürekli göç etmek, denizlerde kilometrelerce yüzmek zorunda. Bir de gebeyse işler çok zor. 13 ay sonra yüzerken yavru doğuyor. Ana balinanın dev cüssesi yanında bit kadar bir yavru balina. Ana ve bebek balina sürekli yüzüyorlar, kilometrelerce yüzüyorlar; çünkü ana balina hiç durmadan süt emen bebek balinayı beslemek zorunda. Sadece o değil bebek balinalara düşkün köpek balıkları var. Balinaya güçleri yetmediği için dördü beşi türlü savaş stratejileri kurup anneyi bebekten uzaklaştırmaya çalışıyorlar. İnanılmaz bir mücadele. Anne balina, saldırıyı savuşturmak için olağanüstü savaşıyor. Peki erkek balina nerede? O yok, uzaklarda dölleyecek dişi balina avında.

Bitmedi. Bebek balina ve annesi nihayet kendileri için güvenli bir alanda dinleniyorlar. O da ne alan güvenli değil. Bir erkek balina anneyi gözünü kestiriyor ve döllemek için çevresinde dolaşıyor. Bebek balina annesinin gövdesine sıkı sık sarılıyor çünkü erkek balinanın onu uzaklaştırmak istediğini fark ediyor. Mücadele sürüyor. Erkek balina sürekli atakta. Yahu dişi istemiyor, yavrusu var, bir uzaklaş! Neyse erek balina pes ediyor. Ve anne balina üç yıl yavrusunu beslemek için karnını doyurmaya başlıyor.

Ya ayılar! En sevdiğim hayvan ayılarda durum ne? Efendim dişi ayı döllenmiş, sonbaharda inanılmaz avlanarak irileşmiş ve güvenli bir inde kış uykusuna yatıyor. Bu uyku bütün bir kış sürecek. Ayı tüm hayati fonksiyonları minimuma indirip uyumaya başlıyor. Kalbi dakikada 8 kez atıyor. Komada gibi ve mart başında uyanıp iki ya da üç yavru doğuruyor ve yeniden uyuyor. O uyurken yavrular da hemen memelere saldırıyorlar. Bebeler biraz irileşince anne ayı uyanıyor ve inden çıkıyorlar. Ne güzel değil mi ama o da ne bir erkek ayı dişinin ve yavruların peşine düşüyor. Yavrular onun için lezzetli bir yemek. Dişi ayı bunun farkında ve yavrularına önce ağaçlara tırmanmayı öğretiyor ve erkek ayı yaklaşınca vallahi de billahi de öksürüyor ve yavru ayılar hemen ağaçlara tırmanıyor. Ağacın altında anne ayı erkek ayıya öyle bir bakıyor ki erkek ayı tırıs tırıs gitmek zorunda kalıyor.  

27 filden oluşan bir fil sürüsü; anne, baba, teyzeler, amcalar yola çıkmışlar; çünkü küresel ısınma nedeniyle her zaman otladıkları topraklar çoraklaşmış ve kendilerine verimli otların bulunduğu yeni bir mekân bulmak zorundalar. Sürekli yürüyorlar, günde 600 kilometre, git Allah git. Bu arada olağanüstü bir şey oluyor ve bir anne fil, yavrusunu doğuruyor. Belki de yolda doğan ilk fil bu, zor yürüyor. Onun meme emmesi için fil sürüsü oldukça sık mola vermek zorunda kalıyor. Sürünün her bireyi sırayla yürümesi için yavruya yardım ediyorlar. Ve sonunda elverişli bir otlak buluyorlar ve sürü kendini toprağa atarak bitkin bir durumda uykuya çekiliyor. Meğer filler ayakta uyurmuş ama onlar o kadar yorgunlar ki resmen toprağa seriliyorlar ve bu manzara insanın yüreğini sıkıştırıyor. 

Ama sevgili okurlarım bazı hayvan türlerinde erkeklerin dişilerin dikkatini çekmek için epey bir çaba harcadıklarını da söylemem gerekiyor. Afrika’da yaşayan küçücük bir kuş türü var. Erkeklerinin tüyleri acayip parlak, dişiler ise pek çok dişi hayvan gibi pek bir kavruk. Şimdi erkek kuşumuz kendini seyreden dişiye “evet” dedirtmek için neler yapıyor: Önce mekânı yapraklardan, otlardan temizliyor ve tüylerini bir balerin gibi açarak inanılmaz bir dansa başlıyor. Dans epey sürüyor ama dişiden tık yok. Bunun üstüne erkek diğer erkek kuşlardan yardım istiyor ve dört erkek kuş dişiye inanılmaz bir resital veriyorlar. Dişi de “hadi” diyor.

Nasıl ama hayatımız politika olmuştu biraz mevzuyu değiştireyim dedim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları