Saray’daki buyrukçu, karşısına binlerce polisi almış, propaganda yapıyor:

“Tek parti faşizminin yol açtığı sancılardan son 40 yılımıza damgasını vuran PKK terörüne ve FETÖ belasına kadar nice sınamalara maruz kaldık.”

Al birini, vur ötekine.

PKK terörüne maruz kalmış!

Terör örgütü ile pazarlığa oturan kendisi. Örgütün başını savunanları devlet televizyonuna çıkarıp AKP’e oy dileten kendisi.

FETÖ belası ile sınanmış!

Casusluk cemaati ile ortaklık kuran kendisi. “Hoca efendi” dediği casus başını yurtdışından geri çağıran kendisi. Cemaat üyelerini ordudan istihbarat örgütüne, milli eğitimden dışişlerine kadar alan kendisi.

Tek parti faşizminin sancısıymış!

“Tek parti faşizmi” dediği, Cumhuriyete, dolayısıyla bağımsızlaşmaya, yurttaşlığa, çağdaşlaşmaya, çürüyüşten dirilişe ulaşılan kuruluş dönemi. Her kurumu ve ilkesiyle birlikte kökten yıkmak istediği en az 80-100 yıl öncesi yani. Kendisi doğmamıştı bile... 

Oysa, son 20 yılı yaşayanların büyük çoğunluğu, kimin tek parti faşizmi yarattığının bilincinde.

Bilincinde olmayan tek bir kesim var: tarikatlar, cemaatler.

O 20 yıl içinde devletin tüm aygıtları, AKP iktidarda kalsın, ona oy deposu olsun diye tarikat ve cemaatlerin yarattığı cahillik, eziklik, kör bağlılık düzenine her türlü olanağı sağladılar.

Siyasal dinci iktidarın yarattığı bunca yolsuzluğa, ekonomik bunalıma, yoksulluğa, çaresizliğe, baskıcı havaya karşın seçimlerde buyrukçuluğa verilen oyların belli bir düzeyden aşağı düşmemesi bu yüzden.

Yerel seçimler öncesi, doğal tabanları olan cemaat ve tarikatlar aracılığıyla bilinç yoksunu kıldıkları bu kitleye hoş görünecek çıkışlar, eylemler yapıyorlar ki buyrukçuluk ile yürüttükleri düzen altüst olmasın.

ÇEVRİLEN DOLAPLARIN GEREKÇESİ

Cezaevinde ısrarla tutulmak istenen TİP milletvekili Can Atalay’ın çevresinde döndürülen dolapların iki gerekçesi var:

1- Saray düzenine karşı halkın doğal tepkilerinin barışçıl eylemlerle kitleselleştiği Gezi Direnişi’ne duydukları öfkenin, kinin ve korkunun hıncını almak.

2- Anayasayı, anayasanın açık hükümlerine karşın uygulanamaz hale getirmek.

Birinci gerekçeyle, toplum baskı altında tutulmaya devam edilecek. İkinci gerekçeyle de anayasanın uygulanamaz olduğu bahanesiyle toplum baskı altında tutularak yeni anayasa yaşama geçirilecek.

CHP’DEKİ 1 NİSANCILARA

Duyduğumuza göre, CHP içinde “1 Nisancılar” adlı bir grup oluşmuş. 31 Mart yerel seçimleri sonrasına hazırlanıyorlarmış. CHP seçimi yitirirse Kemal Kılıçdaroğlu ve genel başkanlığı döneminde onun çevresinde olanlar yeniden yönetime geleceklermiş.

Siyaseti, kendine yer edinme aracı olarak kullananların, bu yüzden sağcılığa ve gericiliğe ödün üzerine ödün verenlerin son seçimde ne sonuç aldıkları ortada.

Türkiye’nin nasıl karanlık bir sarmala sürüklendiğinin ayrımında olmayan, kişisel çıkara, beklentiye, yararcılığa dayalı aymazlıklara artık olanak tanınmamalı.

Ülkemizin temel değerlerinin 1 Nisan şakasına dönüştürülmesine göz yumanlar, olanak tanıyanlar, şimdiye değin verdikleri zararın altında kalmalıdır.

Yerel seçimlerin demokratik, laik, sosyal hukuk devletine yeniden dönüşün başlangıcı olması için çalışmak, her uygar yurttaşın görevi olmalıdır.

ADAY

CHP’nin belediye adayları için iki küçük not:

Büyük yıkım görmüş Hatay seçmenlerinin beklentileri karşılanmadı.

Yıllar sonra Tarsus’ta CHP’ye seçim kazandırmış, ilçeye içtenlikle ve halkçı bir bakış açısıyla hizmet eden Haluk Bozdoğan’a haksızlık edildi.