Gelen iletilere bakıyoruz!

Umutsuzluk; yitirilmişlik, yenilmişlik duygusu.

İstenen de bu zaten: Toplumu umarsızlığa iteleyerek, kul benliklerin şakşakçılığına dayalı sandıklı monarşiyi yerleştirmek, halife sultanlığı geri getirmek.

Belirlenmiş bu hedefe ulaşmakta her türlü oyunbazlık, hile, hurda geçerli. Islak imzalı sandık kurulu tutanaklarını YSK’de değiştirmekten tutun, 76 ilde birden oy yitirmiş olmasına karşın yapılan pişkin balkon konuşmasına değin her türlü algı yönetimi, düzen, dolap...

Neymiş?

“Tek parti zihniyeti”ne son veriyormuş...

Kendine saray yaptırıp oturmuş, tek adam olmuş, parti devleti kurmuş; halkçı Cumhuriyetin kuruluş sürecine dil uzatıyor.

Yine bize ulaşan iletilere dönelim:

Sıkça dile getirilen “Bir beş yıl daha bunlara nasıl dayanacağız” sorusuna verilecek yanıt çok kolaydır:

Bu ülke; Demokrat Parti mengenesini, Demirel ile demokrasinin sulandırılmasını, 12 Mart zorbalığını, 1970’lerde her gün onlarca gencinin sokaklarda adeta avlandığı tuzakları, 12 Eylül faşizmini, Turgut Özal ile devletin çürütülüşünü, Tansu Çiller ile siyasette zenginleşmeyi, Kemal Derviş ile halk çıkarlarının küresel egemenlere peşkeş çekilmesini yaşadı.

Uzun yıllardır, yurdun çilekeş Cumhuriyetçileri, özgürlükçüleri bir “Oh” diyemedi. Ancak direndiler, dayandılar, vazgeçmediler, ayaklarını sağlam bastılar; Atatürk’ün deyişiyle Cumhuriyetin sonsuza değin yaşaması inancını diri tuttular.

Bu duyuşu içtenlikle ve kararlılıkla son 20 yıldır da sürdürdükleri içindir ki, son seçimde tüm gücüyle ve devletin olanakları ile seçime asılmasına karşın AKP oy yitirdi.

O yüzden, umutsuzluk, yenilmişlik duygusu Cumhuriyetçilere yakışmaz!

Biz, Atatürk’ün postacılarıyız. Ondan aldığımız mektubu çocuklarımıza, torunlarımıza, geleceğimize taşıyacağız.

Uygarlığa ulaşmak, devrimi canlı tutmak, ilerletmek soluksuz uğraşı ister.

CHP’DE DEĞİŞİME DOĞRU

CHP Genel Merkezi’nde ikinci tur hazırlıklarında sorumluluk ve görevin ağırlıklı olarak Ekrem İmamoğlu’na verildiğini duyuyoruz.

Daha ciddi ve disiplinli bir çalışma düzeni kurulmasına, gerçekçi bir siyasi söylem kurgusu oluşturulmasına özen gösteriliyormuş. Bu gelişme, aynı zamanda Ekrem İmamoğlu’nun genel merkezde etkinleşmeye başladığının da bir göstergesi hiç kuşkusuz. Değişim rüzgârları şimdiden esmeye başladı diyebiliriz.

Bir duyum daha:

İkinci tur sürecinde CHP altı oka, özellikle de milliyetçilik okuna dönüş yapacak. CHP’nin kuruluşundan bu yana, ulusal duyarlık konusunda özenli olduğu, ulusal birliği sağlayan parti olduğu vurgusu öne çıkarılacak...

Sinan Oğan’ı Millet İttifakı’na katıp toplumda yüksek görevdeşlik duygusu yaratarak ikinci turu almak için yoğun çaba gösteriliyor.

YAZGI

Son depremde yaklaşık 100 bin kişi öldü.

Kızılay çadır sattı, AFAD depreme yetişemedi, AKP’nin imar affına uğrattığı evler insanların başına yıkıldı...

Buna karşın, takdiri ilahi, hükmü ezeli dedikleri düşünememe biçiminin; akıl ve bilimden uzaklaşmış, önceden belirlenmişliğin insan tarafından değiştirilemeyeceğini öngören yazgıcılığın sonucu oylar AKP’ye gitti.

Yazgısını değiştiremeyen, iktidarı değiştirebilir mi? Hiçbir şeyin değiştirilemeyeceğine inananlardan demokrasi çıkar mı?

Onca tarikat, cemaat, şeyh, şıh, hoca efendi, imam hatip okulu, medrese, sübyan mektebi, değerler eğitimi vb. bu yüzden var...