Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Neoliberal politika önermesi

04 Haziran 2022 Cumartesi

Saray’ın nas anlayışına göre yönetilmesine karşı Merkez Bankası’nın “özerk ve bağımsız olması” seçeneğinin ulusal, kamusal yararlar açısından çok doğru bir önerme olmadığını biliyoruz.

Geçen hafta bu köşede, neoliberal anlayışa göre Merkez Bankası’nın bağımsızlaştırılmasının bir emperyalist küreselleşme dayatması olduğunu dile getirmiştik.

Bu konuya açıklık getirmek amacıyla Prof. Dr. Aziz Konukman’ın görüşlerine başvurduk.

Konukman’a göre, küresel çaptaki sermaye hareketliliğine bağlı olarak bono-tahvil piyasalarına yatırım yapanların varış ülkesindeki getirileri, geliş ülkesindekinden yüksek olduğu sürece, bu gelişler süreklilik kazanıyor. Varış ülkelerindeki merkez bankalarının siyaset kurumlarından bağımsız bir biçimde para politikalarını ve bunun en önemli araçlarından olan faiz politikalarını belirlemeleri anlamına gelen “Merkez Bankası bağımsızlığı”, bu tür yatırımların getirilerinin erimesini önlemek için öngörülen garanti niteliğinde. Bu kavram, adeta sistemin olmazsa olmazı sayılıyor. 

Merkez Bankası’nın “bağımsızlığı” ilkesi benimsendiğinde kaçınılmaz olarak varış ülkesinde bağımsız iktisat ve sosyal politikaların üretilmesi ve uygulanması olanaksız hale geliyor. Önermenin geçmişi de küresel egemenlerin bir uzlaşmasına dayanıyor:

“IMF ve Dünya Bankası patentli Washington Uzlaşması’nın yeni ilkeler eklenmesiyle genişletilmiş hali olan, 1990’ların ortalarından itibaren şekillenmeye başlayan ve 2000’li yıllarda uygulamaya konan Post Washington Uzlaşması (PWU) denilen program bu amaçla varış ülkelerine dayatılmıştır. Böylece bağımsız para politikası ve diğer PWU politikalarıyla sözü edilen garanti, yani finansal yatırımların uzun vadede getirilerinin olumsuz yönde etkilenmeyeceği teminatı sağlanmaya çalışılmıştır.”

Konukman’a göre, merkez bankasının bağımsızlığının savunulması, aynı zamanda sözü edilen bu politikalarla kamucu ulusal politikaların tasfiyesi anlamına geliyor. Bu politika unsurlarının her biri uygulamaya geçtiğinde, ekonomi ve yönetimi giderek finansal piyasalarca ele geçiriliyor ve kumandası aynı piyasalarca yapılıyor. Böylece ülke ekonomisi uluslararası finansal kurumların ve piyasaların örtülü biçimde hegemonyası altına girmiş oluyor.

Özetle, kamucu yeni bir kalkınma anlayışı geliştirilmediği sürece odağına “bağımsız merkez bankacılığı” ilkesini alan neoliberal politikalar varlığını sürdürüyor ve “neoliberalizme karşı olmak” boş bir sav olmaktan öteye geçemiyor.

Peki, ne yapmak gerek? Bu sorunun yanıtını Konukman şöyle veriyor: 

“Önce toplum yararını, yani üstün kamu yararını gözeten kamucu bir planlamayla katılımcı bir şekilde belirlenmiş politikalar geliştirilmelidir. Ardından Merkez Bankası’nın mevcut yapısında bu politikalarla uyumlu çalışmasını sağlayacak bir mevzuat değişikliğine gidilmelidir.”

İLERİ

Muhalefeti linç etmek de, sokaklarda el ele tutuşup sarıkla, cüppeyle dolaşmak da serbest. Nasılsa kimse tepki göstermiyor.

Ceza da yok, soruşturma da...

İşte buna “ileri demokrasi” diyorlar...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları