Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Doğu Anadolu'nun Düzeni'
‘Doğu Anadolu’nun Düzeni’
Eskiden üniversite öğretim üyesi deyince aklımıza burnundan kıl aldırmayan oturaklı bir adam gelirdi. Bu adamın hemen iki adım gerisinde iki asistanı bulunur, biri çantasını, öteki şemsiyesini taşırdı. Sayın hoca, çoğu zaman Fransa’da veya İsviçre’de öğrenim görmüş bulunur, kitaplığına öğrencilik zamanından yerleştirdiği cilt cilt eserlerden parlak aktarmalar yapardı. Öğrencilerin bitmez tükenmez alkışları arasında derse başlar:
— Aristo’ya göre... diye konuya girip bir hamlede ortaçağı geçtikten sonra Durkheim’da işi bitirirdi. Bu nakilcilik, parlak bir nutkun dalgaları gibi kafalara çarpar; hoca, hitabetin parlak şimşeklerini çaktırırdı dershanede... Tartışma götürmez bir otoriteyle perçinlenmiş ve yaman bir diktayla kireçleşmiş kürsülerde, profesörler birbirlerini kollayarak, al gülüm - ver gülüm idare eder giderler. Batılı bilim adamlarının çoktan bayatlamış teorilerini çoğu zaman hazır elbise gibi giyinerek yüksek öğretim adına kurulan tiyatro sahnesine bilim adamı pozunda çıkarlardı.
Şimdi bu tablo çatlamakta, yeni bir bilim adamı tipi yetişmektedir Türkiye’de...
Bilim adamlığının aktarmacılıktan öte bir araştırma ve zahmet işi olduğu, her günün on iki saatinde bu yola koşulup terlemeyen kişinin, değil bilim adamlığı, adamlığın yanından geçemeyeceği anlaşılmaktadır.
Artık birtakım genç adamlar, uygarlığın ortak malı olan bilim yöntemlerini benimseyerek gözlerini Anadolu insanına ve Anadolu’ya çevirmişlerdir. Bunlar, bildiğimiz alıştığımız soydan “hoca” değil, el değmemiş Türkiye’nin gerçeklerini keşfetmeye çalışan birer mütevazı insandırlar. İçinde yaşadığı toplumdan habersiz kişilerin otorite sayıldığı ülkemizde, gerçek peşinde zahmete koşulan ne kadar bilim adamı varsa saygıyla karşılamak gerekir. Bunlardan biri de İsmail Beşikçi’dir. 1939 yılında doğmuş bu genç sosyoloğun yeni kitabı birkaç gündür elimde... Bu kitabın adı: “Doğu Anadolu’nun Düzeni”dir.
Doğu Anadolu son yıllarda bir aktüel konu olarak Batı Anadolu’yu meşgul ediyor. Bozuk düzenin yoğunlaştığı, elle tutulur niteliğe eriştiği bölgelerden biri ve belki birincisi Doğu Anadolu’dur.
Ülkemizin doğusunda hangi düzen yürürlüktedir?
Bütün ayrıntılarıyla biliyor muyuz?
İsmail Beşikçi, Doğu Anadolu’daki düzeni, bütün önyargılardan sıyrılmaya çalışarak ve tüm politik kaygılardan uzaklaşmaya gayret ederek incelemiş. Zahmetinin sonucu üç yüz büyük sayfalık bir kitaptır. Bu eserde rakam rakam, belge belge ispatlandığı gibi Atatürk cumhuriyetinin Doğu Anadolusu’nda bugün hâlâ feodal ilişkiler egemendir. Özendiğimiz Avrupa’da Yeni Çağ ile birlikte silinmiş düzenlere benzer bir düzen, kendine özgü renkleriyle karşımıza çıkıyor Doğu Anadolu’da...
Yıl 1969!..
Ve bizler bu ortaçağ manzarası üstüne bir kürsü koyarak demokrasi nutukları atıyoruz çeyrek yüzyıldan beri... Doğu’dan parlamentoya giren şeyh, derebeyi, aşiret beyleriyle burjuva demokrasisine özeniyoruz.
Kölelik toplumundan bir adım ileri feodal düzen -ki bir soy toprak köleliğine dayanır- Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının içinde hâlâ yürüyen düzendir... Ve ne yazık:
— Bu düzen yıkılsın.. diyenlerin başına bela açacak bir gerici siyasi iktidar başımızdadır.
İsmail Beşikçi’nin kitabı üniversite içinde ve dışında tüm aydınların okuması gereken bir kitaptır. Yazara göre, Doğu Anadolu’nun üretim ilişkileri feodaldir; bu feodal düzenin siyasi yüzü bazı yerlerde aşiret beyliğine dönüşür; feodal düzenin zorbalığa dayanarak yürüdüğü yerlerde derebeylik söz konusudur ve bu düzenin dinsel yüzünü de şeyhlik kurumu tamamlar. Etnik mesele asla ihmal edilemez. Sınıfsal açıdan değerlendirilecek bir etnik sorun bize çok şeyler öğretecektir. Doğu ve Batı arasındaki iktisadi uçurum ise korkunçtur. Okuma yazma bilme oranı Türkiye’de yüzde 49, Doğu’da yüzde 28... Traktör sayısı Türkiye’de 50.844, Doğu’da 1.680... İş Kanunu’na bağlı işyeri sayısı Türkiye’de 43.263, Doğu’da 2.427... Biçerdöver sayısı Türkiye’de 5.992, Doğu’da 270... Kara taşıt vasıtası Türkiye’de 80.695, Doğu’da 5.253...
Doğu Anadolu düzenini her vatandaş öğrenmelidir...
Ancak bu düzeni öğrendikten sonradır ki:
— Düzeni değiştirmek gerek, Türkiye’de kalkınma ve çağdaşlaşma bir düzen değişikliği demektir diyenlere tartışmasız hak verilecektir.
(8 Eylül 1969 tarihli yazısı)
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Barış Atay’dan Özgür Özel'e sert yanıt
- Köyüne dönmek isteyene 5 gebe düve verilecek
- Gaga Bulut'tan skandal pedofili yayını!
- AYM o maddeyi iptal etti, tazminat yolu doğdu
- Rusya'dan, Bakan Fidan'ın Suriye açıklamalarına yanıt
- Bakan Yerlikaya'dan 'kayyum' açıklaması
- Cemal Enginyurt'tan, Soylu'ya büyük taş
- Kürsüde Erdoğan'a çok sert 'İsrail' tepkisi
- Araç satışında yeni dönem: 1 Ocak'ta başlıyor
- Sahte içkiden 17 kişi hayatını kaybetti