Hikmet Çetinkaya

Yaşamak Var Ya Yaşamak!..

05 Şubat 2012 Pazar
\n\n\n

İncecik mavi bir alev sarıyordu gözkapaklarını... Andreade, gülün ölüm yüzyılında doğduğunu anlatıyordu.

\n

Ölümü düşündü... Yitip gitmeyi karanlık bir gecede... Soğuk lacivert suların derinliğine inmeyi...

\n

Yaşamı boyunca dürüst olmanın bedelini çok ağır ödemişti.

\n

Yüreğini soyduğu anılar, güneşleri sakladığı yıllar...

\n

Derin duygularla örülmüş bir hayatta ölülerle baş başa kalmak güzel olmalıydı.

\n

Suyun gözünü göstermek istedi bir an, sonra vazgeçti.

\n

Dağlardan, bulutlardan arınmış bir bakışta, bu çökmüş göğüs kafesinde, sayfaları arasında bırakılmış çiçekte kendi kendine seslendi:

\n

Yaşam nedir?

\n

Bu soruya yanıt veremedi bir süre...

\n

O sırada rüzgâr atları mahmuzluyordu.

\n

***

\n

Öğle saatlerinde Şişlide bir kafede otururken tüm çiçeklerin ölüm yüzyılını, ölümleri, intiharları düşündüm...

\n

Attila Jozsefi, onun tren rayları üzerinde 32 yaşında ölüme gidişini.

\n

Ve Jozsefin Floraya seslenişini:

\n

Bir köye nasıl okul, elektrik

\n

Su, taştan evler gerekliyse

\n

çocuk nasıl gereksinirse

\n

oyuncaklara

\n

Isıtan bir sevgiye;

\n

İşçi için bilincin

\n

Gözüpekliğin anlamı neyse

\n

Yoksul için onurun;

\n

Ve bulanık çocuklarına bu

\n

toplumun

\n

Bir hayat çizgisi nasıl gerekliyse

\n

Ve nasıl gerekliyse hepimize

\n

Akıl, uyanıklık, yol gösteren bir

\n

ışık

\n

Flora! Yüreğimde senin yüreğin

\n

işte böyle

\n

Flora, anlayamadı bunu, bu sevgiyi, tutkuyu ve aşkı...

\n

Zordur bir şairi ve yazarı anlamak!

\n

***

\n

Gülüm ölüm yüzyılında değil, maviş menekşelerin, tüm mor çiçeklerin doğum yılında ölmek mi iyidir bilemiyorum.

\n

Genç ölümleri düşünüyorum, yitirdiğim arkadaşlarımı, Mahiri, Saffeti, Taylanı.

\n

Bir pazar sabahı içinizi acıtmak değil amacım; hayatın sayfalarında bir şeyler aramak.

\n

Ahmed Arifin dizelerinden Hasan Hüseyinin Kızılırmakına doğru uzanmak...

\n

Edip Cansever ve Cemal Süreya, Erdal Öz, Demirtaş Ceyhun ve Arap Erolla (Özkök) çilingir sofrası kurmak...

\n

Ah ölümler yok mu?

\n

Tüm dostlarımı yitirdim...

\n

Denizlerin dibinde onlarla buluşmak, gülün ölüm yüzyılında doğmak ne demek!

\n

Güneşi birlikte öpmek varken, varken güzel havalarda ayışığı altında yıldızlarla konuşmak!..

\n

Hayatın sayfalarında ölümü düşünmeden!

\n

Bir düş görmek, insanca yaşamak, dostluk, arkadaşlık, aşk, tutku kavramlarını tümleştirmek.

\n

Paul Eluardın çok bilindik dizelerinden kendi payımıza ders çıkarıp yaşama sımsıkı sarılmak.

\n

Bir insan öldü başka silah

\n

bilmeden

\n

Hayata açılmış kollarından gayrı

\n

Bir insan öldü başka yol

\n

bilmeden

\n

Mavzerlerin kıpraştığı yollarda

\n

gayrı

\n

Bir insan öldü vazgeçmez hâlâ

\n

döğüşten

\n

Ölüme karşı o karanlığa karşı

\n

***

\n

Şişliden gazeteye gelirken kendi kendime sordum:

\n

Acı nasıl anlatılır?

\n

Arjantinli edebiyatçının şiirlerini de severim, düz yazılarını da tüm yapıtlarını da...

\n

Yıllar önce yaşamöyküsünü anlatan Senyor Borgesu (Can Yayınları) okumuştum.

\n

Kitabı okurken Arjantinin askeri faşist cunta dönemlerini, ölümleri, katliamları, acıları, hüzünleri düşündüm.

\n

Gülün ölüm yüzyılında doğmak bana göre değil...

\n

Tüm çiçeklerin doğum yıldönümünde ölmek daha güzel olmalı...

\n

İlkyazı bekliyorum Jozsef gibi...

\n

Göğün uzantısını, uyku dolu bir zamanın tutsaklığını, mavi göğün kırmızılaştığı bir günbatımını o yüzden çok seviyorum.

\n

Ve şairin dediği gibi:

\n

Yaşama önümdeki yeri

\n

sağlayan

\n

O bakışı kaldırıyorum

\n

Eylem sadeleşiyor...

\n

Çünkü ölüme

\n

Bir çığlıkta”.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları