Hikmet Çetinkaya

Veda Mektubu!..

11 Eylül 2014 Perşembe

Hayatı ucundan yakalamak, kaygıları bir kıyıya bırakıp güz sabahında bir sahil kasabasında deniz kıyısında yürümek...
Çiçeklerin adı bile insanın gönlünü açar...
Gelincik neyi hatırlatır size?
Bana okuldan kaçtığım günleri, ilk sevgiliyi, yeniden doğuşu, ilkyazı...
İlkbahar, yaz, sonbahar, kış!
Dört mevsim!
Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’ın “Veda Mektubu”nu okurken tarihin sayfalarında dolaştım dün yazdığım yazı gibi...
Yıllar ne çabuk geçiyor...
İbrahim Yıldız, benim “İbo” arkadaşım, 22 yıllık sürecin adsız kahramanı...
Aklı, her zaman hırsının önünde olan, kimseyi incitmeyen bir yönetici...
İbrahim, 34 yıldır Cumhuriyet’te çalışıyordu...
Spor Servisi Şefi Abdülkadir Yücelman’ın yanında yetişmiş, yavaş yavaş merdivenleri tırmanmaya başlamış, 21 yıl önce Yazıişleri Müdürü, 13 yıl önce ise Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna oturmuştu...
Sabah sabah İbrahim Yıldız’ın “Veda Mektubu”nu okurken o yıllara gittim...
Tarihin sayfalarını karıştırdım, günlerin, haftaların, ayların ve yılların ne çabuk geçtiğine bir kez daha tanık oldum...
İbrahim’in Yazıişleri Müdürlüğü’ne getiriliş süreci, 6 Kasım 1991’deki kopuş ve 8 Nisan 1992’deki dönüş...
O zor günlerde kürek çeken çok arkadaşımız vardı...
Ad ad yazsam köşeye sığmaz!
Cumhuriyet çalışanlarının, Uzan Grubu’na karşı gösterdiği direniş, Cağaloğlu’ndaki eski binamız “Pembe Konak”ın demir kapısı önünde haciz memurlarına karşı mücadelemiz, okurların vefası...

***

İbrahim Yıldız 21 yıl süren Cumhuriyet yöneticiliğinden istifa ediyor sadece...
Kendisinin de altını çizdiği gibi nice sıkıntıyı, kaygıları yaşadık, mutlulukları yaşadık...
Ölümleri gördük, acıları, hüzünleri...
Dayanışma örneği sergiledik!
Okurlar ve arkadaşlar desteklerini hiç esirgemedi...
İbrahim Yıldız çalışma arkadaşlarına ne diyor:
“Bu veda, gazetemle ve sizlerle ilişkinin kopuşu anlamında değil tabii ki. Yalnızca bir nöbet değişimi. Hepiniz gibi ben de yeni görevlendirilecek arkadaşımıza yardımcı olacağım.”
İbrahim Yıldız, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürecek.
Bu bir nöbet değişimi sadece!
Kopuş değil!
İbrahim’le aynı havayı soluyacağız, aynı ışığı göreceğiz...
Yaşamı birlikte kucaklayacağız!
İşimiz soyut çağrışımlar, dedikodu üretmek falan değil bizim!
Sevgiyle sarıp sarmalamak!
Şaka değil, aynı ortamda aynı renklerin kumaşlarını dokumak, o renkleri çoğaltmak...
Başta söyledim; çiçek adları bile insanın gönlünü açar...
Leylak, kamelya, gündüzsefası, açelya, yıldız çiçeği, filbahar, gülhatmi...
Hayatın sayfalarında da bulursunuz o renkleri, çiçekleri...
Bir bakarsınız yıllar geçmiş...
İbrahim, hep gazetedeydi, birlikteydik...
Kimi zaman hüzünlerimiz oldu, kimi zaman sevinçlerimiz!
Yoldaştık!
Paylaşımı bilirdik!
Takılırdı bana herkesin içinde:
“Hikmet amca, ne haber?”
Purosu elinde uzaklaşırdı odamdan...
Beşinci katta otururdu, ben üçüncü katta...
2005 yılında geldiğimiz Şişli’deki kiralık binamızın beşinci katına bir ad takmış, şöyle yazmıştım:
“Beşinci kat, yani Zeus katının sakinleri...”
Günlerce konuşulmuştu o yazım...
İlhan Selçuk, bir gün odama uğramış, gülümseyerek seslenmişti:
“Zeus katına gel de bir kahve içelim!”
Anılar denizinde neler var neler...
Belki bir gün yazarım!
Sevecenliğin esintili günlerini, varoluşu, hayatın değerini, gizemli kavramını...

***

Ben Cumhuriyet’e 48 yıl önce geldim...
20’li yaşlarımın başlarında...
Arşive bakmadım, ama ilk dizi röportajım ekim ayında yayımlandı:
“Tütün Kumarı!”
8 Nisan 1992’de başlayan üst düzey yöneticiliğim, 4 Ocak 2001’de dönemin Genel Yayın Yönetmeni arkadaşım Orhan Erinç’le birlikte sonlanmıştı.
4 Ocak, Orhan’ın doğum günüydü, biraz beklemiş, o gün istifamızı İlhan Selçuk’a vermiştik...
İlhan Abi sormuştu:
“Kimi Genel Yayın Müdürü yapalım?”
Yanıtımız şu olmuştu:
“İbrahim Yıldız!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları