Hayatın fırtınaları, dalgaları arasında geçen yıllar, ürkek çocukların yüzlerindeki hüzün ve sessizlik.

Bir zaman tünelinden geçiyoruz...

Zifiri karanlık bir gecenin tam ortasındayız...

Gökyüzünün mavi olduğunu çoktan unuttuk!

Hayata ilişkin ne varsa düşlerimizde, neredeyse hepsini yitirdik.

Yüz gazeteciyi içeriye atmışız, bilim insanlarına kelepçe vurup terörist yaftası yapıştırarak, sorgulayıp ardından tutuklamışız.

Ne var bunda?

Binlerce gazeteci, bilim insanının bulunduğu bir toplumda, yüz gazetecinin, üç beş bilim insanının, aydının, yayıncının zindanda yatmasını niye abartıyorsunuz, anlamış değilim.

Paul Auster, ne işin var zaten senin Türkiye’de...

Gelsen ne olur gelmesen ne olur!

Şöyle fotoğraflarına baktım, Atatürk’e çok benziyorsun; yapımcılara gün doğdu. Öyle makyaja falan gerek yok. Bir Atatürk filminde rahat oynarsın.

Hem Hrant Dink cinayetiyle ilgili yargının kararına ne bakıyorsun sen.

Abdi İpekçi cinayeti kararına bir göz at. Tetikçi bulundu ve yattı çıktı. İpekçi’nin kızı da aynı şeyi söyledi.

***

Bak Paul Auster efendi, burnunu her şeye sokma...

Sen ne anlarsın ileri demokrasiden?

Uluslararası romancı olarak otur oturduğun yerde!

Türkiye’de 100 gazeteci tutukluymuş, şuymuş buymuş.

Hrant Dink cinayetinde yargı örgütsel suç bulmamış ama Hopa’da bal gibi buldu. Çevreciler eylem yaptı, emekli öğretmen Metin Lokumcu, polisin göstericilere biber gazı sıkmasıyla kalp krizi geçirerek öldü.

O emekli öğretmen eski komünistlerden, haberin var mı?

Olaylar Başbakanımız Erdoğan’ın Hopa’ya gelişinde oldu.

Neden mi?

Bunlar çevreci kılığına girmiş komünistlerdi!

Ankara’da, İstanbul’da “parasız eğitim” isteyen üniversiteli gençler de öyleydi, yani terör örgütü üyesi...

Boynuna poşu takıp, otobüs durağında bekleyen üniversiteli genç de.

Kimini aylarca yatırdık içeride...

Bazılarını salıverdi yargı...

Türkiye’de yargı bağımsızdır... Türkiye’de ileri demokrasi ve özgürlük vardır...

Türkiye’de dindar gençler yetiştirilecektir. Çünkü Türkiye’nin yüzde 95’i Müslümandır, biliyor musun?

Malatya Zirve Yayınevi katliamı, Trabzon’da rahip Santoro cinayetinin ardındaki “büyük patron”un bulunmaması kimseyi ilgilendirmez; bunu da kafana koy Auster efendi.

***

Malatya’da kasap bıçağıyla boyun kesenlerin arkasında hangi güçlerin olduğundan sana ne?

Bir de orada Grup Yorum konseri için bilet satan gençlere bak!

Terörist onlar!

Üstelik 1 Mayıs’ta yürümüşler, toplu mezarlar için bildiri okumuşlar, 8 Mart Kadınlar Günü’ne katılmışlar.

Bunlar otobüslere bomba, molotofkokteyli atmamışlar, araçları yakmamışlar, cinayet işlememişler, insanları kıtır kıtır kesmemişler ama...

Neyse sonunu getiremiyorum.

Türkiye bir demokratik hukuk devletidir, yargı bağımsızdır...

Mahkeme bu gençler için örgüt üyesi olmak ve örgütün propagandasını yapmaktan 1-13 yıl arasında hapis cezası vermiştir.

Bu cezayı yargı vermiştir... Anladın mı Paul Auster!

Türkiye’de ileri demokrasi de var özgürlük de...

Olmasa, 6 gencin ailesi şu açıklamayı yapabilir mi:

“Karar sıkıyönetim dönemlerini mumla arattı. Bu mudur ileri demokrasi?”

Sanıklardan Uğur Bektaş’ın babası ne diyor:

“Çocuklar gasp mı yapmış, birini mi öldürmüş? Adalet böyle mi?”

Auster efendi...

Ben 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerindeki Sıkıyönetim Mahkemeleri’ni, ardından kurulan DGM’leri ve şimdilerdeki özel yetkili mahkemeleri çok iyi bilirim.

Bir gün onları da anlatırım!

***

Hayatın fırtınaları ve dalgaları arasında geçen yıllar...

Ey gökyüzünün mavi olduğunu unutan iktidar sahipleri!

Ve bir soru, vicdanı olan herkese:

Uludereli aileler TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyelerine ne diyor:

“Failler bulunmadan kan parası almayız!”

Bu sözleri ne anlama geliyor? 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü bu katliamın sorumlusu kim?