Hikmet Çetinkaya

Ölümcül Düş...

16 Kasım 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Bir sabah uyandığınızda eski zamanlardan kalan bir acı sarar içinizi... Gözleriniz kapanır... Simsiyah bir bulut, asık suratlı bir gölgede büyür.

\n

Çaresizsinizdir! Bir şeyler yapmak istersiniz, yapamazsınız...

\n

Elli yıl önce yapılan, depremde yıkılan bir otelin enkazı altında ölen meslektaşlarınızı düşünürsünüz...

\n

DHA muhabirleri Sebahattin Yılmaz ve Cem Emir...

\n

Cem Tunceli’de, Sebahattin Erzurum’da toprağa verilirken o çığlıklar kor gibi düşer yüreğinize.

\n

Aldatıcı ve erdemli düşler, yaşam, acı ve hüzün...

\n

Parlak günlerin ölgün tortusu içinizde gizlenmiştir.

\n

Uzun uzun düşünmeye gerek yoktur.

\n

5.6 büyüklüğündeki depremle yıkılan otelin dış görüntüsü, insanları kandırma içgüdüsünden kaynaklandığı gerçeği yadsınamaz.

\n

Birden 70’li yıllara düşsel bir yolculuk yapıyorum...

\n

Müteahhitlerin çıkarları uğruna temeli atılmadan yapılan Licedeki deprem evlerini anımsıyorum.

\n

Kar altındaki Liceyi...

\n

Ayakları çıplak, soğuktan tir tir titreyen çocukları...

\n

Yoksulluğu...

\n

***

\n

Karanlık sularda bir pırıltı aradığınızda, o yalnızlık içinizi kemirir.

\n

Bir annenin çığlığıdır o:

\n

Çocuğum hasta, ilaç yok!

\n

Van ve Erciş boşalmıştır... Van’ın en işlek caddesi bomboştur... Gelen haberlere bakılırsa 350 bin kişi kenti terk etmiştir.

\n

Rüzgâr insanı kahreden bir ıslık çalar, çadırlarda insanlar soğuktan uyuyamaz.

\n

Vana yardıma gelen Japon ekibinin şefi Miyazaki, o otelin yıkıntısı altında kalıp can vermeseydi çadırlarda yaşayanların ısınma sorunlarını çözecekti.

\n

Yapamadı...

\n

Bayram Oteli Miyazaki’yi alıp götürdü...

\n

Sabahın ayazında televizyonlarda yayımlanan görüntüleri izlerken düşünüyorum:

\n

Türkiye bir deprem coğrafyasında yaşamıyor mu?

\n

Hepimiz biliyoruz bu sorunun yanıtını...

\n

Önlem alıyor muyuz?

\n

Hayır!

\n

Alsaydık bu denli can kaybımız olmazdı bizim...

\n

Bile bile zehirli mantar yiyen bir aileden yedi kişi öldüğü gün açıklama yapan ak sakallı aile büyüğü şöyle demişti yıllar önce:

\n

Allah verdi, Allah aldı!”

\n

***

\n

Van ve Erciş...

\n

Kürsüden seslenen Başbakan:

\n

Sıkın dişinizi...

\n

Van ve Erciş’te geceleri eksi 15 derece... İnsanlar çadırda yaşıyor... İnsanlar hastalanıyor...

\n

Sık dişini, az kaldı... Konutlar 2012 Ağustos ayının sonunda, yani eylül başında teslim.

\n

Varsıllar çoktan terk etmişler Van’ı ve Erciş’i...

\n

Yoksullar orada... Çoğu işsiz... İş yok, aş yok...

\n

Benim ülkemde yolsuzluk ve yoksulluk bir yaşam biçimi olmuş. Benim ülkemde parasız eğitim isteyen üniversiteli gençlere pranga vurulmuş... Benim ülkemde tutukluluk süresi hükümlülüğe dönüşmüş...

\n

Ağıtların, türkülerin birbirine karıştığı, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmadığı, basın özgürlüğünün olmadığı benim ülkemin insanı bir gün gelir uyanır mı?

\n

Gerçekler ortada...

\n

Adam oteli 50 yıl önce yapmış, dış yüzünü gösterişli hale getirmiş, Japon deprem ekibini bile kandırmış.

\n

Adam ne yapsın!

\n

Yapılanı yapmış, o kadar!..

\n

***

\n

Kavrulan bir göğün altında yaşıyor orada insanlar...

\n

Soğuğa, kara karşın ayakta kalmaya çalışıyorlar.

\n

Dayanacaklar 10-11 ay...

\n

Yaşamın en duru saatlerinde, karanlık basınca içlerine bir hüzün çökecek.

\n

Umut ve umutsuzluk...

\n

Üşüyen ve hastalanan çocuklar, yaşlılar, gençler...

\n

Sahi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde okuyan çocuklar, öğretim üyeleri, memurlar, Vanlılar ve Ercişliler aylarca nerede yatıp kalkacaklar?

\n

Çadırlarda mı?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları