Umuda yolculuğu, sevginin yüceliğini, bir çocuğun elindeki hafif dünyayı, kuşların uçuşunu yazacaktım bugün...

2011 yılının bitiminde, düşlerimde köpükler, yüreğimde kancalar olsa bile.

Seslenecektim bir vadide, soluk alıp veren rüzgâra inat:

“Yüreğimin üstünde demir

Demirin üstünde yıldız

Yıldızın üstünde rüzgâr

Rüzgârın üstünde yelken!”

Yaşamın bahçesinde açan çiçeklerden söz edecektim, gitarın tınılarının derinliğine konmuş gençlerden...

Aşktan!

Düşünceyle sözcük arasındaki ilişkiden!

Tozlu bir rüzgârın canlandırdığı ateşin parıltısından!

Cesare Pavese’nin güney denizlerinden, gece hazlarından...

Şafağın ışınının ağzımda bir soluk olduğunu...

Akan duru suyu, ilk çiçeği, başka bir göğün altında geçen saatleri...

***

Yazı masamın başında gazetelerin birinci sayfalarında, yan yana o gencecik insanlarımızın cansız bedenlerine bakıyorum.

Yaşları 15-20 arasında...

Şırnak’a bağlı Uludere’deki Ortasu köyü sınır noktasında, TSK’nin bombardımanı sonucu öldürülmüşler.

Ölen bu gençler PKK’li değil...

O yörede yaşayan insanlarımızın Kuzey Irak’tan kaçak mazot ve sigara getirdiklerini bilmeyen devlet görevlisi yok.

Yaşamak için yapıyorlar kaçakçılığı...

Zaten devlet de göz yumuyor bu yüzden.

İnsansız hava araçları saptamış verilen bilgiye göre. Savaş uçakları iki saat sonra havalanmış ve o bölgedeki kaçakçıları vurmuş.

İstihbarat bilgisini veren kim?

ABD mi MİT mi henüz aydınlanmadı...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin bu konuda açıklama yapmasını istiyor...

Ne diyor Kemal Kılıçdaroğlu:

“Genelkurmay’ın açıklaması bizi pek ilgilendirmiyor. Çünkü o açıklama devletin bir kurumuna ait. Bizim muhatabımız hükümet, yani siyasi iktidar.”

Benim görüştüğüm yetkililer ise verilen istihbaratın çok iyi değerlendirilmediği düşüncesinde. Zaten Hüseyin Çelik yaptığı açıklamada bunu üstü örtülü olarak söylemişti.

Henüz bu acı olay aydınlanmadı...

Başbakan Erdoğan da “Bir yanlışlık olmuş” demekle yetindi...

***

Soluk alıp veren bir vadide, patikada, sarp kayalıkların arasında bir vahşet yaşadık.

Bu bir katliamdır, kim ne derse desin!

Ölenler Kürt çocuklarıdır!

O saatlerde katırlarla kaçak mazot ve sigara getirildiğini karakol komutanları bilmiyor mu?

Elbet biliyor!

O zaman şunu söylemek hakkımız:

“Bu katliamın üzerindeki giz perdesi hemen kaldırılmalı, sorumlular hakkında işlem yapılmalıdır.”

Katır sırtlarında getirilen 35 ölü...

Ağlayan, ağıt yakan analar, babalar...

18 genç ölünün soyadı aynı...

Yanlış istihbaratı verenleri devleti yönetenler elbet öğrenmişlerdir.

Böylesine büyük bir eylemin tek istihbarattan gelen bilgiyle yapılmayacağı da bilinen bir gerçek.

Çocukların ölmesi inanın içimi yakıyor.

***

Bu yüzden düşlerimde köpükler, yüreğimde kanca var...

Vahşeti, katliamı yazdım onun için...

Masum insanların, Kürt çocuklarının terörle mücadele ortamında bombalanarak öldürülmesi içimi acıtıyor, içimi.

Türkiye, 2011 yılı biterken, gelişmiş hava araçlarıyla teröre çözüm arıyorsa, masum insanları öldürüyorsa elbet tavrımız böyle olacaktır.

Tepki göstereceğiz!

Sorumluların cezalandırılmasını isteyeceğiz!

Yazacağız, çizeceğiz!

ABD, insansız hava araçlarıyla Pakistan, Irak ve Afganistan’da çok sayıda masum sivili çoluk-çocuk, kadın-erkek demeden öldürmedi mi?

Yaşadığımız bu topraklarda artık kardeşlik olsun, barış olsun!