Hikmet Çetinkaya

Herkesin Dini İnancı Kendine...

04 Şubat 2012 Cumartesi

Siyasi konuları değil, yaşamın içinden minik öyküler anlatacaktım aslında...

Yumuşacık bir gece yarısını, bir gül fidanının düğümlerini, nemli ve sessiz gölgeleri...

Gözleri yıldızlı çocukları, denizleri, ırmakları... Yankısız bir karanlıkta giden insanları ve onların çığlıklarını...

Yazı masamın başına geçince birden vazgeçtim...

Başbakan Erdoğanın elinde belgeler olan o fotoğrafı ve açıklamaları geldi aklıma.

Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğluyla yine polemiğe girmişti.

Elinde belgeler...

1943 ve 1948 yılının bakanlar kurulu kararları.

Türkiyede tek parti dönemi, demokrasi yok!

Henüz çoğulcu damokrasiye geçilmemiş...

Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgazın kitaplarının, Hazreti Alinin cenklerinin yasaklanması, Arapça levhaların kaldırılması, Cumhuriyet gazetesinin yayınının durdurulması...

Bunların hepsi doğru!

***

Başbakan, 1943 ve 1948 yıllarındaki baskıların tümünü anlatmıyor... CHP içinde yuvalanan ırkçılardan, Hasan Âli Yücelin başına gelenlerden söz etmiyor.

CHPyi eleştiriyor eleştirmesine de, nedense 50’li, 60’, 70’li, 80’li, 90’ yıllara hiç değinmiyor...

TRTnin sansür koyduğu filmlerden, ses sanatçılarına kurduğu baskıdan, Halk Oyuncularının ve Ankara Sanat Tiyatrosunun başına gelenlerden, Komünizmle Mücadele Derneğinin, faşoların kanlı eylemlerinden, Kahramanmaraş, Madımak, Gazi Mahallesi katliamlarından bahsetmiyor...

İstanbul Üniversitesi, Balgat, Bahçelievler, İzmir İnciraltı katliamını aklının ucuna getirmiyor...

Başbakan ne diyor:

Dindar bir nesil yetiştireceğiz, ateist değil

Başbakan böyle deyince aklıma Celal Bayarın yinelediği sözler geldi:

Bu kış mutlaka komünizm gelecek önlemimizi alalım...

1950den bugüne 62 yıl geçti...

Zaten Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği dağılıp, kapitalizmin kucağına oturdu.

***

Başkakan, sık sık demokrasi ve özgürlükten söz ederken, pankart açıp, parasız eğitim isteyen üniversiteli gençlerin tutuklanmasını görmüyor...

Bakın Ekşi Sözlükte Mikail Boz adlı üniversite öğrencisi, dekan için Tepeden inme geldidiye yazdığından bir dönem okuldan uzaklaştırıldı.

Trabzonda Gizem Görmez, kayıt sırasında alınan bağışların KTÜ Güçlendirme Vakfına gittiğini yazınca 11 ay 20 gün hapis cezası almış.

YÖKü 12 Eylül faşizmi getirdi, yönetmeliği onlar hazırladı ve bugüne değin değiştirilmedi...

Kaç üniversiteli gencimiz zindanda bilen var mı?

Cezaevlerine hâlâ kimi yazarlarımızın kitapları sokulmuyor, Ahmet Şık basılmamış kitabından ötürü bir yıldır Silivride yatıyor.

Türkiyede din dersleri zorunlu!

Bunu getiren Kenan Evren ve arkadaşları...

Hani Türkiye laik demokratik bir ülkeydi?

***

Başbakan, Dindar bir nesil yetiştirileceğinivurgularken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik bakın ne diyor:

Gençliğe hitabe ayet midir? Kimseyi kanunla sevdiremezsiniz. Peygamberi bile koruma kanunu yok...”

Amaç ne?

Mustafa Kemal Atatürkü, bağımsızlık savaşını, laik demokratik cumhuriyeti unutturmak.

19 Mayıs, 30 Ağustos, 9 Eylül, 23 Nisan, 29 Ekimde neyin nesi canım!

Dindar nesil yetiştir, yeter...

Ama nasıl bir dindar nesil?

İrandaki, Sudandaki, Suudi Arabistandaki, Malezyadaki gibi mi? Yoksa Hizbullah, Müslüman Kardeşler, Hamas, El Kaide, Taliban modeli mi?

Her şey bir yana laik demokratik bir hukuk devletinin başbakanı böyle bir söz söyleyebilir mi?

Bugüne değin Türkiyede gençler dinsiz mi yetiştirildi?

***

Herkesin dini, inancı kendisine...

Demek ki apoletli faşizme karşı çıkanlar, apoletsiz faşizmi seviyor...

Bu suskunluk ondan ya da korkudan!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları