Hikmet Çetinkaya

Hayatın Rengi...

26 Şubat 2012 Pazar
\n\n\n

GİRNE - Jaroslav Seifertin çok eskilerden kalmış kitabını okuyorum mavi göğün altında...

\n

Bir Akdeniz güneşi, öğrenciler, martılar ve turistler...

\n

O güzel ve aydınlık günler geliyor aklıma.

\n

Yaşama sevincini yaratan tomurcuklanmış çiçekler.

\n

Şu karşıdaki maviye çalan dağlar Toroslar...

\n

Bazı kentler vardır, bir zara, bir yelpazeye, bir kuş türküsüne ya da deniz kıyısında bir tarak kabuğuna benzer.

\n

O insanın içini ısıtan pazar ve gençlik günleri. Gölgelerin arasında öpüşmeler, gelip geçenler.

\n

O canım akşam saatleri...

\n

Bir kadeh kırmızı şarap...

\n

Hani kent bir güle, bir satranç tahtasına, bir kemana, ağlayan bir kıza benzer.

\n

Seifertin dizelerinde dolaşırken, Girne sokakları bana Prag sabahlarını anımsattı birden:

\n

Ve bütün yüreğimle haykırıyorum size

\n

Yaralamayın nolur bu sevdayı!

\n

Hayalleri paramparça olan ülkemizde

\n

Bir o kaldırabilir bunca acıyı.”

\n

***

\n

Aydınlık bir Girne sabahında denizden gelen iyot kokusunu içime çekiyorum...

\n

Güney Kıbrıs için için kaynıyor...

\n

Neden mi?

\n

Yunanistan devlet bankalarından alınan tahvillerin yüzde 60 değer yitirmesinden doğan açık, bir milyar Avro, Rum Kesimini zarara uğrattı.

\n

Yunanistandaki ekonomik bunalım, ülkenin iflas etme noktasına gelişi, Güney Kıbrısı olumsuz etkiledi. Bu nedenle Hristofyasa güven kalmadı.

\n

Hristofyas, kendisini kurtarmak için yıllardır sürdürdüğü tezleri yineliyor her zaman olduğu gibi:

\n

İşgal sona ermeli, Kıbrıs halkı yeniden birleşmeli... İki devletli bir yapıyı, sınırların olmasını asla kabul etmeyiz.

\n

Amaç KKTCyi ortadan kaldırmak... Kıbrıs Türklerini, Rum yönetimine dönüşen Güney Kıbrıs Cumhuriyetinin içine sokmak.

\n

Bunu gerçekleştirmek için uluslararası bir konferans hazırlığı içinde Hristofyas...

\n

KKTCye gelince...

\n

Hükümete karşı güven duygusu giderek yitiyor... Elektrik ve telefonların sık sık kesilmesi, yaşam pahalılığı, bir türlü çözüm bulunamayan günlük sorunlar.

\n

***

\n

Aslında niyetim hayatın rengini bulmak için şiirsel bir yolculuğa çıkmaktı sizlerle birlikte...

\n

Girnenin o daracık sokaklarında dolaşıp küçük öyküleri anlatmak, 70li yıllara gitmekti...

\n

Turgut Uyarın, Behçet Necatigilin, Şükran Kurdakulun dizelerinde yaşamı anlatmaktı.

\n

Aklım Türkiyede...

\n

Özel yetkili savcı MİTe sormuş:

\n

Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım MİT elemanı mı?”

\n

Yanıtını çok merak ediyorum...

\n

Bir başka önemli konu; ilk kez şehitlikte bir mezarın açılması, eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özdenin kemiklerinin çıkarılması...

\n

Rıdvan Özdeni PKK mi öldürmüştü yoksa JİTEM mi?

\n

Yıllardır bu konuyu tartışmış sonra unutmuştuk!

\n

Edirnekapı Şehitliğindeki Özdenin mezarı açılırken eşinin çığlığı hâlâ kulaklarımda:

\n

Bu mezar daha önceden açılmış!”

\n

Gerçekten mezarın mermer çerçevesi elle yerinden çıkarken öteki mezarın mermeri çıkmıyordu.

\n

Girneden Lefkoşaya dönerken Türkiyeyi düşünüyordum...

\n

***

\n

Evet bir kent yelpazeye, deniz kıyısında bir tarak kabuğuna, iskambil kâğıdına, satranç tahtasına, bir kuş türküsüne benzer...

\n

Ülkeler ve kentler...

\n

Acıları ekmeğimize katık eden bir toplumduk... Ne hayatın rengini arıyorduk, ne aşkı, ne sevdayı... ne de rüzgârın sesini dinliyorduk.

\n

Hâlâ sıcak ve yakıcıydı gözyaşlarımız!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları