Bingöl’de intihar bombacısının üzerine atlayan dört çocuk annesi Hatice’nin öyküsünü yazmak istiyorum aslında.

Çocukları için gözünü kırpmadan ölüme giden Hatice’yi...

Kimdi Hatice, ne iş yapardı?

Benim ülkemde Hatice’ler, Berivan’lar, Ayşe’ler o denli çok ki!

Kimisi kör teröre kurban gider, kimisi Van’da, Tunceli’de, Elazığ’da, Simav’da depremde can verir... Kimileri Kütahya’da siyanürlü suyu içip kansere yakalanır...

Kimileri, adına “töre” denilen ortaçağın vahşetinde kan gölünde boğulur; kimileri Batman’da, Mersin’de intihar eder.

Yüzleri kireç beyazına kesmiş kadınlar, çocuklar...

Sokaklarda dolaşan işsiz gençler.

Şehit cenazeleri, PKK’nin bombalı, mayınlı tuzakları...

***

Bakın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in Hasdal’da tutuklu muvazzaf generalleri ziyaret etmesini bile içlerine sindiremeyenler, Bingöl’deki Hatice’nin öyküsünden habersiz.

3 ölü, 20 yaralı...

Haberler minnacık yer aldı gazetelerde...

Kürdistan Topluluklar Meclisi’ne (KCK) üye olduğu gerekçesiyle gözaltına alınıp tutuklanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu...

Bilmem Prof. Ersanlı’nın “İktidar ve Tarih” kitabını, Zarakolu’nun yayımladığı yapıtları okudunuz mu?

Bu ülkede barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden söz etmek, “Savaş değil barış istiyoruz” demek, “halkların kardeşliği”ni savunmak artık suç öğesi oluşturuyor.

Yaşadıklarımız bir hukuk devletinde olmaz!

Orgeneral’in Hasdal’a gitmesini bile içlerine sindiremeyenler, benim ülkemde ne yazık ki demokrat, muhafazakâr liberal olarak adlandırılıyor.

Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Soner Yalçın, Hikmet Çiçek hâlâ Silivri’de yatıyor “kanıtların toplanmaması ve kaçma olasılıkları” olduğu gerekçesiyle...

***

Gelin görün ki Deniz Feneri sanıkları üç ay içeride yattıktan sonra tutuksuz yargılanıyorlar.

Alın size adalette eşitlik ilkesi...

Alın size demokrasi ve hukuk...

Balyoz, Odatv, Poyrazköy davalarının 14 sanığı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da açıklamasını anımsatarak, Deniz Feneri ve Hizbullah davasındaki salıvermeleri örnek göstererek “tahliye” isteminde bulundu.

Bundan bir sonuç çıkar mı?

Hiç sanmıyorum!

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özel’in Hasdal Askeri Cezaevi’nde yatan silah arkadaşlarını ziyaret etmesini bile içine sindiremeyen bizim anlı şanlı “muhafazakâr demokratlar” tek kol çengi durumundalar.

Bu ülkede ne kadar muhalif varsa alın içeriye.

Yatsın, aklı başına gelsin!

Suç üretmek kolay:

“Terör örgütüne yardım ve yataklık...”

***

Aslında Bingöllü dört çocuk annesi Hatice’nin öyküsünü yazacaktım...

Yoksulluğu!

Kör terörü!

Şehitlerimizi!

Van depreminde yaşamını yitiren insanlarımızı, çocuklarımızı...

66 öğretmenimizi...

Onların umutlarını, düşlerini...

Prof. Ersanlı ve Zarakolu’yu.

Dünya halklarının kardeşliği kadar güzel bir şey var mıdır?

Savaş yerine barışı istemek suç mudur?

Büşra Ersanlı için 700 aydın, bilim insanı imza kampanyası başlattı... İngiltere ve ABD’de görev yapan çok sayıda bilim insanı da imza kampanyasına destek verdi.

***

Demokrasi bir yaşam biçimidir...

İnsan hak ve özgürlüklerinin çiğnendiği bir ülkede istediğiniz kadar yeni anayasa yapın, hiç fark etmez.

Önce kafalarda demokrasi ve özgürlük bilinci gelişmeli.

Ahmet Şık basılmamış bir kitabından ötürü altı ayı aşkın süredir Silivri’de yatıyor...

Alın size ileri demokrasi...

Muhalif olursanız, basılır düğmeye, bir sabaha karşı evinizden alınıp götürülürsünüz...

Suçunuz mu?

Terör örgütüne yardım ve yataklık etmek!