Hikmet Çetinkaya

Derin Mavi Bir Uyku...

23 Ekim 2011 Pazar
\n\n\n

O gece ayışığı yoktu sanırım Çukurcada... Siperlerdeki askerlerimiz... Ölümle yaşam arasında gidip geliyordu tümü de...

\n

Onların fotoğraflarına bakıyorum... Jandarma Üsteğmen Murat Bek. Piyade Asteğmen Bilal Özcan, erler Mesut Cengiz, Ufuk Bozkurt, Birol Elmas, İbrahim Geçer...

\n

24 ana kuzusu!

\n

Bombalar patlıyor, roketler geliyordu...

\n

Birkaç saat önce taşın çiçek açma zamanını düşünüyorlardı... Akçakavak yaprağı gibi ak-pak bakıyorlardı göğe... Derin bir maviyi, uykuyu düşünüyorlardı siperlerde.

\n

Sevdiklerini!

\n

Sonsuzluğun içinde bir şeyler mırıldananlar da vardı:

\n

Beyazdır ölümün güneşleri çocuklarımızın saçları gibi...

\n

Gündoğumunu bekleyenler de olmalıydı aralarında... Mektup yazanlar da analarına, babalarına, sevdiklerine, eşlerine, çocuklarına...

\n

***

\n

Ağaçlar dallarını eğmiştir... Oralarda dik yamaçlar vardır... Issızlık, ölümün kapkara yüzü.

\n

Yoksul ailelerin çocuklarıdır onlar...

\n

Kimisi Bitlisli, kimisi Vanlı, Aydınlı, Hataylı, Elazığlı, İzmirli, Sinoplu, Konyalı...

\n

O gece nöbetçiler kulelerde, diğerleri yataklarında derin uykudaydı.

\n

Onların bilinmeyen öyküleri vardı, tutkulu aşkları...

\n

Wislawa Szymborskanın dizelerinde olduğu gibi:

\n

Dün, hani birisi adını söylediğinde

\n

yanımda yüksek sesle, bir gül düşmüştü sanki

\n

açık bir pencereden içeriye...

\n

Soğuktu dışarıda hava...

\n

Darmadağın olmuş bizler soluğumuzu tutmuştuk.

\n

Tam 25 yıldır böyle acılar, iç çekmeler görmüş, birkaç gün sonra unutup gitmiştik.

\n

Akşam sona erdiğinde şaşkındık!

\n

***

\n

Ilgının en yüksek sürgününde, genç ölülerin ülkesinde yaşamaya alışmış, umutla umutsuzluğu aynı çizgide birleştirip kahramanlık türküleri söylemiştik.

\n

O adsız çocuklarımız, o kavruk kahramanlarımız.

\n

Ben bugün onları düşünüyorum.

\n

Gördüğüm ve düşlediğim tüm renkler yok artık... Siz varsınız ölüme giden dağların doruklarında...

\n

Ne aşk, ne sevda sözcükleri...

\n

Var olmadığın tarihler, kayıt defterleri, içtima saatleri... Çiçek kokularıyla dolu odalar... Hayatın kollarını ışığa doğru uzatırken kendi kendine düşündükleri.

\n

Önceki gün şehitlerimizi son yolculuğuna uğurlarken on binlerin çığlığı... Gözyaşı, acı, isyan...

\n

Gerçekten yeniden doğmak mıdır ölüm, şairin dizelerinde olduğu gibi.

\n

Suskunluk...

\n

Adı konulmamış bir ölüm...

\n

Hınç...

\n

Öfke...

\n

Karanlığın bastığından haberimiz yok zaten. Oralarda dağ başlarında, tepelerde. Yine siperlerde onlar.

\n

Çocuklarımız!

\n

Kör terörün gece yarısı baskını...

\n

İmzasız ihbar mektupları, gizli tanıklar... Kendini terörü önlemeye adamış insanlar... Zindanlar onlarla dolu...

\n

***

\n

Peki, şu Washington-Brüksel ekseni... Almanya, Hollanda, Belçika... Kuzey Irak ve Amerika hakkında ne düşünüyorsunuz?

\n

Şu pusular, haince saldırılar, kadınları, çocukları öldürmeler...

\n

Hiç söylenecek sözünüz yok mu, ey hükümet ve Meclisteki siyasi partiler!

\n

Şehit olan askerlerimizin hepsi ama hepsi yoksul aile çocukları... Üç-dört ay eğitim... Elinde silah... Korunaksız karakollar.

\n

Çavuş Birolun öyküsü... Ailesinin elektriği borç yüzünden yıllardan beri kesikti... Hakkâri saldırısında Birol şehit düştü...Yetkililer koşup elektriği açtı.

\n

Böyle bir Türkiye...

\n

Bakın birkaç gün sonra unutulacak bu acı yine...

\n

Önceki gün şöyle bir baktım insanlara kafelerde, lokantalarda...

\n

Kimsenin umurunda değil, sakın kızmayın bana.

\n

***

\n

Bağrımıza bastık acıyı...

\n

Akan gözyaşımızı...

\n

Kim çaldıysa günlerimi, söyleyin ona gelsin alsın beni, götürsün ölümsüzlüğe...

\n

Dağınık bir ufuk... Televizyon ekranlarında sapla samanı karıştıran her konuda bilgi sahibi insanlar...

\n

Konuştukça kafaları iyice karıştırıyorlar.

\n

Susun bari, susun!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları