Hikmet Çetinkaya

Cahit Irgat'la İzmir'de Pasaport'ta...

04 Aralık 2011 Pazar
\n\n\n

Deniz kıyısında günbatımını seyrederken, güçlü adımlarla sınırsız bir istek geçer mi içinizden?

\n

Bir düşünce...

\n

Aslında hiçbir şey olduğundan başka değildir.

\n

Bir kuş sürüsü ağaçların ya da evlerin çatısından havalanırken Yorgo Seferisin geceyle güneşi gelir benim aklıma.

\n

Ya sizin?

\n

Ben bir pazar kalabalığını düşünürüm...

\n

Denizin dalgaları boş bir günün bittiğini anlatır bana.

\n

Siz belki seslenip ama yanıt alamadığınız anlamsız bir bekleyişin içindesinizdir, bilemem.

\n

İnsan!

\n

Hayat!

\n

Aşk!

\n

Tutku!

\n

Özlem!

\n

***

\n

Harfler gibi yazılmış bir evren...

\n

Belki biraz aşağıda, belki biraz yukarıda.

\n

Anıların dışında... Ardında... Ötesinde...

\n

Şu anda sizi görür gibi oluyorum...

\n

Açlık!

\n

Yoksulluk!

\n

Ölüm!

\n

Sessizliğin sesi olabilmek...

\n

Sorgulamak olup bitenleri, yaşananları, acıları, hüzünleri.

\n

Homurtusunu duyuyorsunuz faili meçhul cinayetlerin, işkencelerin...

\n

Bir ev düşünürsünüz çocukluğunuzdan kalan.

\n

İlk aşkınızı...

\n

Bu arada Cahit Irgatı, Turgut Uyarı, Aragonu, Salvatoreyi okuyorsunuz, günbatımının bitişini izlerken.

\n

Acaba!

\n

Yıldızların doğuşu nasıl bir duygu ırmağı oluşturur yüreğinizde?

\n

Cahit Irgatı anımsarım ben... Gençlik yıllarımı... İzmirde Pasaportta al şafağın sökmesini beklediğimiz saatleri.

\n

Bir şiir gelir aklıma:

\n

Kâinat paramparça bir akşamüzeri

\n

Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın

\n

Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsanın

\n

Gözleri Elsanın gözleri Elsanın gözleri

\n

***

\n

Ufukta bir bulut belirir ansızın.

\n

Usanmadan, bıkmadan o yılları geri çağırmak geçer mi içinizden benim gibi...

\n

Oysa değişken bir dünya sıyrılmıştır üzerimizden.

\n

Bu kez dağları, ovaları düşünüp, şair Berin Taşan gibi Karaburundan üç sap nergis koparıp Kaptanın meyhanesine getirirsiniz.

\n

Şafağın o soğuk ürpertisi takılır aklınıza.

\n

Üşürsünüz!

\n

Serseri bir ruh, benim gibi sizi de ayakta tutuyordur belki...

\n

Ve bir ses:

\n

Senin serseri ruhunu seviyorum biliyor musun?

\n

Mücadele!

\n

Boyun eğmeme!

\n

Direnme!

\n

Ödün vermeme!

\n

Yaşamın içinde, o dar patikada yürüyüp umudu yakalamak için çaba gösterip, görkemli ve erdemli insanların sesini dinleme.

\n

***

\n

Benjamin Peretin Rosasını severim...

\n

O Göz Kırpmaşiirinin dizelerini çoktan unutmuşumdur ama olsun!

\n

Tüm anlamları içeren, hepinizin adını denize çizen, mavi ışıklarla yivlenen gökyüzüne bakarken anımsamaya çalışırım şiiri.

\n

Girnede sahilde kahvemi yudumlarken nedense Hazar Denizinin göbeğinde uyurum Rosayla:

\n

Çamaşır yıkama gecesinde yasemin Rosa

\n

genel grev boyunca yabangülü Rosa

\n

perili ev Rosa

\n

yeşil ve mavi posta pullarının baskınına uğramış kara orman Rosa

\n

sigara dumanı Rosa

\n

billurlaşmış deniz kabuğu Rosa

\n

Rosa

\n

***

\n

Bir düş denizindeyim aslında.

\n

Yüksek bir korkulukta bahçedeki çiçeklere bakıyorum...

\n

Yaşamın kollarında kanat çırpıyor kuşlar.

\n

Cahit Irgatla İzmirde Pasaportta şafak sökerken kahvelerimizi yudumluyoruz... Şiirler okuyoruz:

\n

Akbıyıkta bir çeşme var Mustafam / Yaşı oldukça akar / Al Zeynebi gidin için o sudan / O çeşmede gözyaşım var.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları