Hikmet Çetinkaya

Benim Ülkemde...

22 Kasım 2011 Salı
\n\n\n

Gözleri, acı ve hüznün suskun sözcükleri, yabancılaşan bir maviyi anlatıyor gibi...

\n

Kucaklaşıyorlar yakınlarıyla... Anaları ve babalarıyla...

\n

Uzun bir yolculuğa çıkıyorlar; hiç tanımadıkları kentlere gidiyorlar Van ve Ercişten.

\n

Aydına, Balıkesire, Muğlaya...

\n

Kışı orada geçirecekler...

\n

Akçakavak yaprağında ak pak bir ışıltı ve yaşama sımsıkı sarılmak...

\n

Çadırda donarak ölen çocuğumuz...

\n

Bir gün sonra çadırda çıkan yangın...

\n

Üç bebeğin diri diri yanarak yaşamını yitirmesi...

\n

Otobüsler art arda kalkıyor Vandan ve Ercişten.

\n

Gece buz kesiyor.

\n

Sessizlikle, sözcüklerle yaşayacakları başka bir hayatı arıyor gibiler gidenler.

\n

Tüm bu olup bitenleri gördükçe içim acıyor.

\n

Oturup düşünüyorum...

\n

Donarak ya da yanarak ölen bebeleri, insan olmanın erdemini, geri kalmışlığı, talanı, soygunu...

\n

Bizim özgürlüğümüzü daraltan bir düzene karşı demokratik mücadele vermenin zamanıdır.

\n

Yazılarımızdan ve haberlerimizden ötürü hakkımızda soruşturma açan savcılar, acaba Van ve Ercişte katil yapıları yapan müteahhitlerin kaçından hesap soracaklar?

\n

***

\n

Mustafa Balbay kaç gündür içeride?

\n

992 gündür...

\n

Ya Tuncay Özkan, Hikmet Çiçek?

\n

Üç yılı çoktan devirdiler Silivride...

\n

Ahmet Şık, Soner Yalçın, Nedim Şener, Doğan Yurdakul ve öteki meslektaşlarımız...

\n

Aylar sonra yargı karşısına çıktılar.

\n

TÜYAP Kitap Fuarında Balbayın ve Tuncay Özkanın Cumhuriyet Kitaplarından çıkan kitaplarını da imzaladık.

\n

Ahmet Şıkın basılmadan toplatılan Dokunan Yanarı ilk duruşmadan önce 125 yazarın ortak imzasıyla yayımlanmıştı.

\n

İdeolojiniz ne olursa olsun düşünceyi ifade özgürlüğünü, insan haklarını savunacaksınız.

\n

Özgürlüğün demokratik ülkelerde sınırı var mı?

\n

Yok!

\n

Başbakan Erdoğan bunu bilmez mi?

\n

Bilir!

\n

Çünkü şiir okuduğu için hapis yattı...

\n

***

\n

Vandan ve Ercişten, yıllardır yaşadıkları evlerinden ayrılıp başka kentlere göç eden çocukların fotoğraflarına bakarken dünü ve bugünü düşünüyorum.

\n

Çokuluslu altın avcıları ve yağmalanan dağlarımız, ovalarımız, koylarımız, büklerimiz...

\n

Birkaç yıl içinde derelerimiz yok olacak kurulacak 10 bin HES nedeniyle.

\n

Eylem yapan köylüler, başı açık kapalı kadınlarımıza gözdağı veren savcılar, yöneticiler...

\n

Siz ileri demokrasi istiyordunuz değil mi?

\n

Alın efendiler alın!

\n

***

\n

Yoksulların hastanelerde kobay olduğu bir ülkede, parasız eğitim isteyen üniversiteli gençler tutuklanır, insanlar izlenir, adı olan kendisi olmayan terör örgütleri kurulur, insanlar pisi pisine içeride yatarlar.

\n

Balbayın defterinden çıkan notlarda Sabih Kanadoğluyla görüşmesine ilişkin soru yöneltilir:

\n

Sabih Kanadoğluyla Özdemir Asaf kimdir? Bu kişilerle ilişkiniz hakkında bilgi veriniz...

\n

Oysa şair Özdemir Asaf, 28 Ocak 1981de İstanbulda ölmüştü...

\n

Hiç gülmeyin...

\n

Neden mi?

\n

Benim ülkemde Mîna Urganın Bir Dinozorun Anılarıkitabını öğrencilerine öneren öğretmen hakkında soruşturma açılıyor... Benim ülkemde Anton Çehovun kitabını okuyan öğrencilere soruşturma sürdürülürken şöyle deniliyor:

\n

Şu tişörtlerde resmi bulunan teröristin kitabını mı okuyorsunuz?

\n

Okul müdürü Çehovu Che sanıyor...

\n

Daha ne diyeyim?..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları