Hıfzı Topuz

Yazmasalar Olmaz mıydı? - Hıfzı TOPUZ

27 Mayıs 2020 Çarşamba

Neden yazıyorlar? Son günlerde kafaya bu konuyu taktım. Yazı yazmanın sayısız nedeni var elbette.

Her şeyden önce düşüncelerini paylaşma ihtiyacı.

Ama yazı yazmak için yetenek gerekir. Yeteneksizlerin karaladıklarını kim okuyacak!

Yazı yazmanın bir yığın psikolojik nedeni olabilir. Özellikle siyasal baskıların ağır olduğu ülkelerde insanlar düşüncelerini bar bar haykıramıyorlar. Bunları yazma gereksinimi ağır basıyor ama gazetelerde ve dergilerde yazı yazmak hiç de kolay değil. Bunun çaresi yakın zamanlara kadar sosyal medyada bulunuyordu. Fakat son zamanlarda orada da anlatım özgürlüğünü kısıtlayacak önlemler alındı ama insanlar iktidarın ağır baskısından kurtulmak için yeni yollar bulacaklar. Bu böyle gitmeyecek. Yazarlığı meslek olarak seçenlerin durumu elbette ki çok güç.

Yazarların yazıyı meslek olarak seçmelerinin sayısız nedeni var. İnsanlar bu konuyu yıllar boyu çok iyi araştırmışlar. Fransa’da Liberation gazetesinin otuz beş yıl önce çıkan bir sayısında muazzam bir anket yayımlanmıştı. Gazeteciler yüzden fazla yazarla konuşarak neden yazdıklarını sormuşlardı.

İyi ki de o yazıyı saklamışım.

Bu ankete verilen yanıtlardan bazı parçalar:



 

Milan Kundera (1929, Çek):

Yazmak benim için herkesin söylediğinin tersini söyleme zevkidir. Yani herkese karşın tek başına haykırmanın direnci…

Heinrich Böll (1917-1985, Alman, 1972 Nobel Armağanı):

Yazmak benim için yaratmaktır.

Günter Grass (1927-2015, Alman):

Yazıyorum, çünkü başka şey yapamam.

Ba Jin (1904-2005, Çinli):

İnsanın edebiyata ihtiyacı vardır. İnsan kafasında biriken çöpleri temizlemek ister. Ben kafamda birikenleri temizlemek, çevremi ve yaşamı değiştirmek için yazıyorum. Hiçbir zaman yaşamla alay etmedim. Yapıtlarımla savaş verdim.

José Saramago (1922-2010, Portekiz Komünist Partisi üyesi):

Ölümü geciktirmek ve yaşamı uzatmak için yazıyorum.

Philippe Soupault (1897-1990, Fransız):

İkinci Dünya Savaşı sonlarında Ankara’ya gelen ve dostlar edinen Soupault şöyle diyor: Yazıyorum, çünkü bu bana çok cazip geliyor.

Umberto Eco (1932-2016, İtalyan):

Yazıyorum, çünkü çocuklarım büyüdü. Artık hikâye anlatacağım hiç kimse yok.

Jayanendra Kumar (Hintli yazar):

Kafamı kurcalayan bazı düşüncelerden kurtulmak için yazıyorum.

Alain Robbe-Grillet (1922-2008, Fransız):

Otuz yaşında her şeyi bırakıp kimsenin hoşlanmayacağı şeyleri yazmaya başladım. Bazen editörler yazılarımı geri çeviriyorlardı. Bu beni hiç yıldırmadı. Nedenini pek bilemeden yazmaya koyuldum.

Frédéric Dard (1921-2000, Fransız gazeteci):

On beş yaşında kendi zevkim için yazmaya başladım. Sonra da hayatımı kazanmak için.

Birago Diop (1906-1989, Senegalli yazar):

Kendi kişisel zevkim için yazıyorum.

Friedrich Dürrenmatt (1921-1990, İsviçreli):

Yazıyorum, çünkü işim bu. Para kazanmak için diyebilirim, demiyorum. Neden böyle güç bir meslek seçtim, onu da bilmiyorum.

Jorge Luis Borges (1899-1986, Arjantinli):

Yazmak için konu aramıyorum. Konular beni buluyor. Başka bir konuya geçebilmek için de önce kafama takılan şeyleri yazıyorum. Yazdıklarımı okumuyorum bile.

Georges Simenon (1903-1989, Belçikalı):

Çocukluğumda yazı yazma gereksinimi duydum ve yazmaya başladım. Yazmazsam rahatsız oluyorum.

Tchicaya U Tam’si (1931-1988, Eski Fransız Kongosu, Unesco’dan arkadaşım):

Yazıyorum, çünkü ailemde olduğu gibi bende de tarihe tanıklık etme görevi var.

Nicolas Guillen (1902-1989, Küba Komünist Partisi yöneticilerinden, Yazarlar Birliği Başkanı, Lenin Barış Ödülü almış Kübalı yazar):

Düşmanlarımı ateşle susturamıyorum. Bunun için de yazıyorum.

Jorge Amado (1912-2001, Brezilyalı):

Yazmadan duramam. Halkın üzerinde bir etki yaratmak istiyorum. Daha iyi bir yaşam düzenine ulaşmak için yazıyorum. Askeri diktatörlüklere karşı koymak için yazıyorum.

Michel Tournier (1924-2016, Fransız):

Bu soruya Balzac Zengin ve ünlü olmak için,” diye yanıt vermişti. Bazıları da kafalarında bir denge kurmak için yazdıklarını söylüyorlardı. Ben okunmak için yazıyorum.

Alberto Moravia (1907-1990, İtalyan romancı):

On altı yaşında ilk romanımı yazdım. Ve her gün en az üç saatimi bu işe ayırdım. Nasıl uyuyorsam öyle yazıyorum.

Carlos Fuentes (1928-2012, Meksikalı):

Yazmak benim yapabildiğim az işlerden biri.

Wole Soyinka (1934, Nijerya):

Yazmak benim mazoşist yanım galiba…

Salman Rushdie (1947, Hintli yazar):

Yazıyorum, çünkü yaratmayı seviyorum. Çoğu zaman kurmacaya başvuruyorum. Çünkü kurmacayı seviyorum. Kurmacada bir yığın gerçek buluyorum. Bir odaya kapanıp yazmak bana çok uygun geliyor. Yazıyorum, çünkü yazmadan nasıl yaşayabileceğimi henüz keşfedemedim. Yazarken dünyayla hesaplaşıyorum. Ben bir göçmenim, yazarken kendi dünyamı yaratıyorum.

Anthony Burgess (1917-1993, İngiliz):

Yazıyorum çünkü hayatımı yazıyla kazanıyorum.

Chen Jo-Hsi (Çinli yazar):

Çocukluğumdan beri arkadaşlarıma hikâye anlatmasını severim. Onların bazıları ağlatır, bazıları güldürürdü. Bu benim çok hoşuma giderdi. Yazarlığı bunun için seçtim.

Olympe Bhely-Quenum (1928 doğumlu, Afrikalı yazar, Unesco’dan arkadaşım):

Ben kendi kültür varlığıma dayanarak yeni bir şeyler yaratmak için yazıyorum. 1954’ten sonra Afrika’nın geleneksel koşullarının edebiyattaki etkilerini araştırıyorum.

Silvina Ocampo (1903-1993, Arjantinli):

Başkalarının neleri seçmeleri gerektiğini göstermek için yazıyorum. Dünyadaki önemli olayları yani dostluğu, aşkı, sanatı ve siyasal olayları vurgulamak için. Kâğıtlarda bizden bir şeyler kalsın istiyorum.

Adonis (1930 doğumlu, Suriyeli):

Tanrı’nın söyleyip de yazmadıklarını duyurmak için yazıyorum.

Mandé Alpha Diarra (1954, Malili):

Şöyle bir atasözü vardır: Bir kişi bir aslanın elinden kurtulabilir ama kafasındaki düşünceden kurtulamaz ve onu yazar.

Fukasawa Shichiro (Japon):

Bu soru beni sıktı. Çünkü bunu kendi kendime hiç sormamıştım. İlk kitabım çıktığından beri kırk yıl oldu. Durmadan yazıyorum. Galiba yazmayı sevdiğim için yazıyorum.

Giorgio Manga (1922-1990, İtalyan):

Neden yazdığımı bilmek istemiyorum. Başkaları beğeniyor, ben de yazıyorum.

Alison Lurie (1926, Amerikalı):

Sorunuzun yanıtını düşünmeye kalkarsam belki de yazmaktan vazgeçerim. 

Erskine Caldwell (1903-1987, Amerikalı):

12 yaşından beri düşündüklerimi yazıyla anlatıyorum. Benim için yazıdan başka çare yok.

Rafaell Alberti (1902-1999, İspanyol):

Ben barışın yazarıyım. Şimdi bir karanfille bir kılıcın arasında yaşıyoruz.

Necib Mahfuz (1911-2006, Mısırlı):

İçimdeki gizli güçleri dile getirmek için zevkle yazıyorum, okunmak için yazıyorum. Bugün artık bunun için yaşıyorum. Yaşamakla yazmak aynı şey.

Tevfik Al-Hakim (1898-1987, Mısırlı):

Okuyucuyu düşündürmek için yazıyorum. Ama acaba boş yere mi?..

Françis Bebey (1929-2001, Kamerunlu, Unesco’dan arkadaşım):

1974 başlarında Françis bir gün “Ben UNESCO’dan ayrılacağım,” dedi. Kendi hayatımı yaşayacağım. Beste yapacağım, konser vereceğim, roman yazacağım. Ben bu dünyaya UNESCO’da memur olmak için gelmedim.”

Gerçekten de öyle yaptı, ayrıldı. Aradan yirmi yıl geçti. Françis dünya çapında ünlü bir sanatçı olmuştu. Yine bir gün bir araya geldik. Bana şöyle dedi: Aranızdan ayrılırken tam bir serüvene atılmaya karar vermiştim. UNESCO’ya bir daha hiç uğramamayı aklıma koymuştum. Sizleri görünce geri dönmekten korkuyordum, kaçtım. Bu kaçış tam yirmi yıl sürdü. Kendime yeni bir düzen kurdum. Serüven sona erdi. Başarmıştım.”

Bir akşam da Françis’i Pariste eve çağırdım, Âşık Nesimi de vardı. Curasıyla halk türküleri söylüyordu. Françis de gitarıyla ona katıldı. Anadolu-Kamerun karışımı bir şeyler çıktı ortaya. Başka bir akşam da evde Tülay German, Erdem Buri ve Françis vardı. Françis Tülay’ın şarkılarını çok beğendi. Düşünün Tülay German, Âşık Nesimi ve Françis Bebey’le Paris’te sanat geceleri.

BİZDE ACABA NEDEN YAZIYORLAR 

Aklıma gelen başlıca yazarlar şunlar: Yaşar Kemal, Cumhuriyet gazetesinde uzun röportajlarla tanındı. Yazılarında ülkenin gerçeklerini bütün çıplaklığıyla anlatıyordu. Yazıları çok beğenildi. Röportajların yanı sıra romancılığa yöneldi. İnce Memed onu başarıya ulaştırdı ve ona yeni kapılar açtı. Halkın ve Anadolu’nun sorunlarını dile getirmek onun en başarılı işi oldu.

Orhan Kemal sıradan halkın, orta hallilerin ve yoksulların sorunlarını dile getirmek için yazdı ve bu konuda hiç ödün vermedi.

Necati Cumalı avukattı. Önce dergilerde şiirler yazdı. Sonra ilk romanı Susuz Yaz ona bu türde geniş kapılar açtı. Ve durmadan yazdı. Elde ettiği başarılar onun roman yazarlığını meslek edinmesine neden oldu.

Mahmut Makal, Anadolu’nun ve yoksul köylünün sorunlarını yansıtmayı kafasına koymuştu ve bu işi başarıyla yürüttü.

Melih Cevdet Anday, şiir alanında dünyadaki devrimleri Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile birlikte Türk edebiyatına yansıtmak için yazmaya başladı. Türkçeyi çok iyi kullandı. Sonra geçim gayesiyle romancılığa ağırlık verdi.

Turgay Olcayto (Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı)

Yirmi yıldır TGCde başarılı görevlerde bulunan Olcayto Barışı, demokrasiyi, basın ve anlatım özgürlüğünü, gazeteci haklarını savunmak, önemli olayları vurgulamak, yorumlamak için yazıyorum” diyor.

YA BEN NEDEN YAZIYORUM? 

Ortaokul yıllarında yazıya başladım. Bunları bir yerlere göndermeyi hiç düşünmüyordum. Edebiyat derslerinde kompozisyon ödevlerinde çok iyi notlar alıyordum. Bu bana cesaret verdi. O dönemde yazılarımı kimseye okumuyordum, ne kardeşlerime, ne de okul arkadaşlarıma, ama yazılarımı özenle saklıyordum.

Yazarlık meslek olarak o zamanlar hiç aklımdan geçmiyordu. Zaten o yıllarda yazarlıkla hayatını kazanan pek yoktu. Bazı yazarlar gazetelerde köşe yazarı olarak çalışıyorlardı. Ama köşe yazarlığı bir yazarın geçimini sağlayacak ölçüde değildi. Yazarların çoğu ya öğretmendi ya da belediyede memur.

Liseyi bitirdiğim yıllarda basın-yayın yüksekokulları henüz açılmamıştı. Ben de hukuk fakültesine yazıldım. Avukat olarak hayatımı kazanmayı düşünüyordum. Ama son sınıfta muhabir olarak Akşam gazetesine girince, gazeteciliği ve yazarlığı kesinlikle meslek olarak seçtim.

Atatürk devrimlerini ve aydınlanmayı savunmak benim amacım oldu. Çok sevdiğim İsmet İnö ve Cumhuriyetin kurucularıyla röportajlar yaptım. Yurtdışında bulunduğum sıralarda da gördüğüm, tanıdığım insanların aydınlanma için nasıl savaştıklarını anlatmaya çalıştım. Bunlardan örnekler aldım. Afrika halklarının yaşam koşullarını da yazı dizilerinde vurguladım. Atatürk’ün uyguladığı aydınlanma düşüncesi benim felsefem oldu.

HIFZI TOPUZ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları