Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

SYRİZA Bize Ne Diyor?

28 Ocak 2015 Çarşamba

Türkiye’de seçimler yaklaşırken Yunanistan’da SYRİZA’nın seçim kazanması doğal olarak solda, seslerini çıkarmamalarına aldırmayın; siyaset sahnesinin tümünde yankılandı. Sol bu gelişmenin genel ve özel anlamları üzerine kafa yorarken, düzen partileri bunun bir tsunamiye dönüşüp dönüşmeyeceğini tartışıyorlar. Genel yaklaşımları, umutları AB’nin bu “konjonktür partisi”ne sıkı bir ders vermesi, mümkünse ehlileştirmesidir.

***

Buradan başlayalım. SYRİZA ehlileştirilebilir mi? SYRİZA’nın iki yüzü var: Yüzlerinden birisi kendisine “konjonktür partisi” denilmesine neden olan büyük ekonomik krizin sıkıntısını yansıtıyor; diğeri hâlâ solun değerleriyle olan sıkı ilişkisinden kaynaklanan yüzüdür. Birinci yüz SYRİZA’yı krizi alt edebilmek, yoksullaşan Yunan halkının durumunu bir ölçüde iyileştirebilmek için AB ile pazarlık etmeye zorluyor. İkinci yüzün söylediği ise şudur: İlkelerden uzaklaşırsan, unutma ki dalga sisteme aittir ve seni yener. Kuraldır; ilkeleri unutan kendisi olmaktan çıkar.

***

Ama SYRİZA’ya haksızlık etmeyelim. İktidar olmak pek çok kapıyı açabilir, olanakları çoğaltabilir. Olanaklar iyi değerlendirilebilir. Doğru tutum ise iktidarı halkla paylaşmanın sağa değil, sola doğru giderek olabileceği gerçeğidir. Şimdi besbelli ki, AB kodamanları SYRİZA’yı ve liderini aba sopa yöntemiyle “adam etmeye” ağırlık verecekler. AB ülkesi olmanın “zorunluluklarını” hatırlatacak ama aynı zamanda sevgi öpücükleriyle boğma imkânlarını da deneyeceklerdir. Deniyorlar da.

***

Bu denemelerin en etkilisi SYRİZA’yı “radikal sol” olarak ilan etmek oldu. Bu tanımlama hemen tek ağızdan tüm AB ülkelerine ve Türkiye’de yaygınlaştırılırken ikili bir amaç güdüldü. Hem AB ülkelerinde ve Yunanistan’da halkı korkutmak hem de onun devrimci hasletine yandaşlarını inandırmak. İşe yaramaz. Çünkü SYRİZA radikal bir parti değil. Radikallerden ayrılanların, çevreci grupların birleşerek kurduğu bir koalisyon. Gerçek radikal bir parti sistemin sınırları içinde kalarak, pazarlık ederek devrimcilik yapılamayacağını bilir. Buradan SYRİZA’nın öneminin ve zaferinin küçümsendiği anlamı çıkmasın. Ama gerçeği saptamanın yararı büyüktür.

***

Şimdi SYRİZA içeriden, dışarıdan, soldan, sağdan gelecek etkili eleştiriler altında hükümet etmeye çalışacak. Sağ onu AB ile pazarlık masasında yenmeye, iktidarı elinden almaya çalışırken, sol ilkeleri hatırlatmaya; SYRİZA gerçekten “devrimi değil ama devrimci bir süreci yönettiğini” söylüyorsa, süreci ilerletecek pozisyonları desteklemeye ağırlık verecektir. Komünist Partisi’nin parlamentodaki 15 kişilik gücü, sokaktaki etkinliği de süreci bu yönde değerlendirmesi beklenir.

***

Peki, bütün bu gelişmelerin Türkiye solu için anlamı ne? Burada sözünü ettiğimiz, solda hemen herkesin kabul edebileceği “demek ki oluyormuş”tan öte bir şeydir. Sosyal alanda yineleme yoktur. Bırakın ülkelerin farklılıklarını, aynı ülke içinde farklı zamanların deneyleri bile yinelenemez; ama sonuçta aynı gökyüzünün altındayız, aynı havayı soluyoruz, karakterlerimiz birbirine benzemese de düşmanlar birbirlerine bizlerden daha fazla benziyor.

***

Yunanistan’ın SYRİZA deneyimi, İspanya’nın Podemos atağı, bize “demek ki oluyormuş”tan öte “birleşilebilir, birlikte yürünebilir”i öğretti. Türkiye’de konjonktür, krizin yaygınlığı ve iktidarın giderek otokratlaşması, bizi daha farklı bir deneye doğru götürüyor. Devrimci kanatta yer alması beklenen kesimlerin hedeflerindeki farklılıklar işi zorlaştırsa da, örneğin Kürt siyaseti tek bir konuya odaklanmış olsa, “siyasi bir macerayı” tercih etse, Haziran Hareketi’nin önünü tıkayacak seçim stratejilerine ağırlık verse de olması gereken aslında bellidir.

***

SYRİZA’nın Yunanistan’da iktidara gelmesi Avrupa kıtasında bir dönüm noktasının işaretidir. Latin Amerika’da yaşamaya devam eden halk hareketlerinin Avrupa’ya da sıçradığını gösteriyor. Bizse bu kavganın bıçak sırtında gittiği ülkeyiz. Zirveden sonra düşüşün sıkıntılarını yaşayan ve çareyi baskıyı artırmakta bulan iktidar partisinin yarattığı olanaklar bize SYRİZA’nın çok iyi değerlendirdiği bir süreçten daha fazlasını vaat ediyor. Bunu görebiliyoruz. Görmek kuşkusuz iyi bir şeydir; ama görünene ulaşmak kolay değil.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları