Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Siyaset Sıkışınca...

23 Eylül 2015 Çarşamba

Siyaset sıkıştığında umutlar, olanaklar, olasılıklar da artar. Aynı zamanda uçuk kaçık analizlerin, tehlikeli soyutlamaların, boş ümitlerin de boy gösterdiği zamanlardır. Böyle zamanlarda yalnızlığımızı giderdiği sanılan kimi çıkışların siyasi amaçlarımıza denk düştüğünü sanmaktan daha doğal ne olabilir? Doğaldır doğal olmasına da, gerçekçi değildir. Yanıltıcı olması da cabası.

***

Yitirdiği iktidarı yasalardaki boşluklardan, muhalefetin beceriksizlikliğinden ve bir süredir büyük isyan sonrasında beklemeye çekilmiş halk hareketinin sessizliğinden yararlanarak gasp etmiş partiye karşı, nerede bir itiraz görsek seviniyoruz. O taraflarda çatlaklar aramamız, ideolojik duruşuna pek sadık Abdullah Gül’den muhalefet liderliği beklentileri de bu türden boş, tehlikeli akıl tutulmalarının belirtisi sayılmalıdır.
Daha vahimi var.

***

Siyaset sıkıştığında güçlenen ittifak arayışları sınıfsal bakış açılarını da küllendirebiliyor. Karşı tarafın iç çelişkilerini değerlendirme, analizlerde dikkate alma çabası, iktidara yönelen her tür eleştiriyi halk siyasetinin eleştirileri ile iç içe geçiriveriyor. Daha somut konuşalım; sermayenin iktidarın baskılarından şikâyeti bizi yalnız sevindirmekle kalmıyor, sanki hep birlikte büyük siyasi sonuca ulaşılacakmış izlenimi yaratabiliyor.

***

Amerikan elçisinin diplomatik dilin bütün inceliklerine sahip eleştirileri bile muhalefet ideologlarını mutlu etmeye yetiyor. İktidar partisindeki anlaşmazlıklar, sermayenin kendi çizgisinden tehlikeli sapmalara yol açabilecek gelişmeler karşısında takındığı eleştirel tavır bizleri yanıltmamalı. Bu gibi durumlarda çelişir gibi görünen cephenin ideolojik birliğine vurgu yapmakta, itirazların güncel siyasette önem taşımakla birlikte fazla derin, tabloyu halk yararına değiştirebilecek bir özellik taşımadığına dikkat çekmekte büyük yarar var.

***

Siyaset sıkıştığında artan olanaklar, devrimci fırsatlar, tehlikeli dönemeçler bize ideolojik politik bir tutarlılığın safça görünse de gerekli olduğunu kanıtlar. Kapalı kapıcılığı, ittifak arayışlarına kategorik itirazı savunuyor değilim ama tarih bilincinden yoksun, temel itirazlarımızı es geçen boş beklentiler gelecekle ilgili umutların sürekli ertelenmesi sonucunu doğurabilir. İktidar cephesindeki çatlakları, sermaye sınıflarındaki telaşı, Batı’dan gelen itirazları hanemize yazılacak belirleyici bir kazanç değil, karşı tarafın sorunu olarak görmek, orada kalmak en iyisi.

***

Tersini söyleyen mi var?” derseniz, ikirciksiz “evet var” derim. Daha önemlisi solun ruhunda bir türlü iyileşmeyen bir yara olduğunu söylemeden de geçemem. Eski bir derttir, paşaları “iyiler kötüler” diye sınıflandırmayı başarmış siyasi tarihimizde yeri vardır. İlacı kendine dönmektir. Boş verin siz Gül’ün satır aralarında söylediklerini, TÜSİAD’ın kahramanca çıkışını; halk bizden uzak duruyor, kendine çekidüzen veremeyen solcu siyasetin görünür çelişkilerinden medet umuyorsa çelişkiler bizsiz geliştiği için değil, biz bir şeyleri görmediğimiz, Metin Çulhaoğlu’nun dediği gibi “sergileyemediğimiz” içindir.
Bir siyasi varlık olarak azıcık “gösteriş” yapmanın ne zararı olabilir ki...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları