Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Şirketler, Reklamlar, Gazeteler

27 Nisan 2015 Pazartesi

Gazetelerde reklam ile editoryal alandaki çalışmaların, yayın faaliyetinin birbirine karışması, aradaki çizginin silikleşmesi önemli bir tehlikedir. Bu da özel bir dikkat gerektiriyor ve yalnızca habercileri, sayfa sekreterlerini değil, yazarları, röportaj ve söyleşi yapanları da ilgilendirir. Cumhuriyet gazetesinin yayın ilkeleri bu konuda kesin hükümler içeriyor. İlkelerin Genel Hükümler bölümünün 4. maddesi şöyledir: “Cumhuriyet yayınlarında, sponsorluk vb. alanlarındaki çalışmalarla editoryal alandaki çalışmalar kesin çizgilerle birbirinden ayrılır. Haberin ana ya da vazgeçilmez unsuru olmadıkça şirketler, ticari ürünler ve markalar yer alamaz, gizli reklam yapılamaz.”
Bu açıdan bakıldığında, ki öyle bakılması zorunludur, 25 Nisan Cumartesi günü Doğan Satmış imzasıyla çıkan köşe yazısındaki THY ve şirketin eski Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile ilgili ölçüyü aşan övücü ifadeler bana sorunlu göründü. Hiç kuşkusuz THY ya da onun eski ya da yeni bir yöneticisi de diğer pek çok şirket ya da yönetici gibi bir habere ya da yazıya konu olabilir; ancak bu yazıda haber ya da yorumun reklam kapsamına girecek övgüler içermesi şaşırtıcı olmuştur. Cumhuriyet okurları THY’nin uçak filosunun genişlemesi, daralması ya da uçakların bakımı, kazalar, çalışanların sorunları, örneğin uzun süren grev, bu grevle ilgili THY yöneticilerinin bu arada Hamdi Topçu’nun demeçleri gibi konuları ele alan ya da “apronda deve kesmek” gibi eğlenceli törenleri anlatan haberler okumak isterler. Örneğin son aylarda THY, gazetelere uyguladığı ambargo nedeniyle birkaç kez haber olmuştu. Bu ambargo kapsamında THY ile uçanlar Cumhuriyet gazetesinin de yasaklı gazeteler kapsamına girdiğini öğrendiler. Daha sonra tepkiler nedeniyle bu yasak listesi kaldırıldı. Yine de biz bu listenin farklı yöntemlerle fiilen uygulandığını duyuyoruz.
Kısacası haberler ya da yazılar, hem gerçek bir başarı öyküsü olup olmadığını hem de maliyetleri, ilişkileri, ihaleleri merak eden okurları bilgilendirmelidir. Bütün bunlar da ancak muhabirlerin, yazarların ellerinde sağlam kanıtlar varsa yazıişlerine gelmeli, gerekiyorsa haberleştirilmelidir. Ama muhabir ya da yazarlar hiçbir zaman herhangi bir şirketle ilgili reklam kapsamına girecek haber ya da yazı yazmamalıdırlar. Köşe yazarlarının özgürlük alanı çok geniştir, düşüncelerini, fikirlerini gazetenin genel ilkeleri dışında herhangi bir sınır olmaksızın ifade edebilir, yazabilirler ama reklamlar konusunda kesin bir sınır var ve bu unutulmamalıdır.
Bir diğer önemli konu, yaşadığımız seçim öncesi günlerde öne çıkıyor. Siyasi partiler seçim kampanyaları düzenliyor, gazeteciler de bu kampanyaları izlemeye çalışıyorlar. Kuşkusuz gazetecilerden beklenen nesnel, tarafsız haberler yapmalarıdır. Yine yayın ilkelerinde belirtildiği gibi “Cumhuriyet ne hükümet ne de parti gazetesidir”. Yayınlarında da bu titizlikle hareket eder, okurlarına nesnel durumu olduğu gibi aktarmaya özen gösterir. Seçimlerle ilgili ortaya atılan tahminleri değerlendirirken de seçim sonuçları sonrası ortaya çıkacak siyasi tablo ile ilgili sorulara yine nesnel yanıtlar vermeye, okurları bilgilendirmeye çalışır. Bunu yaparken de taraflı olmamaya dikkat eder. Çok yönlü olmaya, bir siyasi hedefi öne alan yorumlara kilitlenmemeye çabalar. Yayın İlkelerinde yer alan hüküm şöyledir: “Siyasi gezilerde tarafsızlık ve haberde gerçekçilik ilkesinin zedelenmesine izin verilemez.”
Yazarlarımızın siyasi tutum konusunda özgür olduklarının altını çizelim ama muhabirlerimizin nesnellik ve tarafsızlık ilkelerine uygun bir tutum içinde olduklarını görmek sevindiricidir. Örneğin Meclis’te yapılan ve önceki yıllara göre pek sönük geçtiği belirtilen 23 Nisan resepsiyonunda MHP lideri Devlet Bahçeli’yi izleyen muhabirimiz Selda Güneysu, Bahçeli’nin “trafolara giren kedileri” soran gazeteciye verdiği yanıttaki “bir kedim bile yok” sözlerini ilginç bir şekilde haberleştirdi. Aynı haberin içinde Bahçeli’nin otomobil merakı ve otomobillerinin sayısının da yer alması ise haberi daha okunur kıldı. Kuşkusuz bu iki öğeyi gözle görünür hale getiren sayfa sekreterlerini de unutmamalıyız. Selda’nın bir başka haberinde yer alan “yaklaşık 9 sanatçı” ifadesiyle ilgili değerli Orhan Kurmuş’tan gelen eleştiriyi ilettiğimde duyduğu üzüntüyü de burada kaydetmeliyim. Hatasını sahiplendi ve düzeltme servisini, sayfa editörlerini de kendince “kurtardı”. Ama ben yine de hem düzeltme servisinin hem de sayfa editörlerinin bu türden hatalardaki ortaklıklarını unutmamaları gerektiği kanısındayım.

Astroloji de ruhumuzu karatmasın
Cumhuriyet okuru gururla gazetesini taşır, gururla bayiinden Cumhuriyet ister. Öyle bir ister ki sanırsınız gazete değil de gerçekten hak ettiği Cumhuriyet’i istemektedir... Benim gibilere Cumhuriyet babadan, anneden mirastır... Cumhuriyet okuru entelektüeldir, Rönesans insanı olmak ister... Öyle göstermelik değil gerçekten de Rönesans insanı olmak ister. Çalışır, okur, gezer, düşünür, hesap yapar... Hayatı ciddiye alır. O kadar hayatı ciddiye alır ki hayatın güzelliklerini, çirkinliklerini sentezler... İşte bu ciddiyet içinde Cumhuriyet’teki astroloji sayfasını da okumayı ihmal etmez. İnandığından, benimsediğinden değil, hayatı her anlamı ile ciddiyete aldığından... Peki, astroloğunuz ne yapıyor? Mars mı geri gidiyor, Satürn etkisi mi? Neptün etkisi mi? Nedir bu her pazartesi mutsuzluk, umutsuzluk, karamsarlık dağıtma güdüsü? Cumhuriyet’e eklenen birçok yazar var… Beğendiğimizi okur, beğenmediğimizi okumayız ama astroloji öyle mi? Değil. Bir astrolog var şöyle pazartesi sabahları kahvemizi yudumlarken okuyabileceğimiz. İşte o zaman tek isen okuyucuyu pazartesi sabahı yakalayacaksın… Cumhuriyet okurlarından birkaç kişiden sevgiler. Ülfet Uzunkoca

Güzel günler göreceğiz
Çoook senelerin ardından, bana, eskiden olduğu gibi, sabah kalkar kalkmaz, kahvemi bile yapmadan, hemen bir sigara yaktırıp iştiha ile gazete okutan tüm kadronuza sevgi ve selamlarımı iletiyorum. Vaktiyle AKP’yi desteklemiş liberallerle ulusalcıların, “geleneksel Cumhuriyet” çizgisindeki muhafazakârlarla vaktiyle “komünist düşmanlığı” yapmış olanların bir arada olmasından da hiç rahatsızlık duymuyorum. Konjonktürel hedef ve ilkeler korunduğu sürece doğru şarkıları söyleyen seslerin farklılığı şıklıktır bana kalırsa… Övgü mektuplarını yayınlamadığınızı biliyorum ama, yayınlayın diye yazmıyorum zaten… Sadece sevgi ve teşekkürlerimi iletmek istedim. Ve 90’lı senelerin başında, eşimle, çok dar gelirimizden ayırıp destek olmak üzere (bugünkü parayla) 350 TL gönderdiğimiz Cumhuriyet’i “kendi gazetem” olarak gördüğümden olacak, bir yandan da gurur duyuyorum için için… Güzel günler göreceğiz inşallah… 35 yazarın meydanlara inmesi mükemmel bir fikir… Heyecanlandım. Ece Sakar

Sitenizi seviyorum ama
Haberleri ancak internet sitelerinden takip edebiliyorum. Uzun zamandır Cumhuriyet’in sitesine girmemiştim. Geçtiğimiz ay tekrar ziyaret ettim ve diğer haber sitelerini listemden sildim. Öncelikle, sitenizin görsel kalitesi, kullanış kolaylığı ve güncellenme hızı için sizleri kutlamak isterim. Tekrar akla ve vicdana uygun bir içeriğe kavuşmanın mutluluğunu yaşamam da cabası... Tabloid gazetelerin sitelerinde rastladığım bir “hastalığa” ne yazık ki Cumhuriyet’in sitesinde de rastladığım için bu mesajı yazma ihtiyacı duydum.
Daha okumayı öğrenmeden Cumhuriyet gazetesinin Bilim- Teknik ekiyle tanışmış, belki de bu sayede bilimi sevmiş ve hayatına mühendis olarak devam etmiş bir kişiyim. Bu sebeple, sitenizin Bilim-Teknik butonunu heyecanla tıkladım ancak “Bilim” olması gereken yerde, telefon, tablet ve sosyal medya haberleriyle karşılaştım. Birkaç gün sonra aynı bölümü tekrar açtım; ekran yine Apple - Samsung - Twitter - Facebook amiral gemisinin reklam panosu gibiydi.
Bilimsizleştirilmeye çalışıldığımız bir dönemi yaşadığımızı, siz benden daha iyi biliyorsunuz. Her şeye rağmen Bilim-Teknoloji dergisini bugüne kadar taşımış bir gazetenin internet sitesinde bilim adına daha fazla şey görmeyi beklerdim. Haber ajanslarının atari oyuncusu çalışanları, tüm haber camiasına aynı sığ teknoloji haberlerini dağıtıyor olabilirler; yine de Cumhuriyet’in misyonunun, okuyucularını farklı bir bilinç düzeyine çıkarmak olduğuna inanıyorum. Fizik, tıp, kimya, biyoloji vb. alanlarında sanki çıt çıkmıyormuş gibi sürekli “App” haberi okumaya bizi mecbur bırakmazsanız memnuniyet duyarız. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla... V. Emre Ekici

KISA... KISA
Kültür sayfaları azalmasın
Logo altı bilgiler yanlış çıkıyor. Günümüz ortamında Cumhuriyet gibi bir gazetenin kültür sayfasını bir küsura indirgemesini doğru bulmuyorum. Sevgiler.
Üstün Akmen

Bu kanalın özelliği ne?
Televizyon sayfasında ağırlıklı olarak Sinema Tv kanalında yayımlanan filmlerin tanıtımı yapılıyor. Bunun belirli bir nedeni var mı? Ayrıca, bu kanal nereden yayın yapıyor; uydudan mi yoksa D Smart gibi platformlardan mı? Sevgi ve saygılarımla.
Serdar Güray

Horon tepilmez oynanır
19.04.2015 Pazar günkü gazetenizin ilk sayfasında “NÜKLEERE KARŞI HORON TEPTİLER” diye bir haber yer aldı. Karadeniz yöresinde oynanan oyunlar da diğer halk oyunları gibi oynanır. “TEPME” eylemi dört ayaklı canlılara aittir. Bir Karadenizli ve Cumhuriyet okuru olarak bundan sonra HORON OYNAMA haberlerini bu şekilde yapmanızı rica ederim. Saygılarımla. Günay Dedetaş

Soma mı Ermenek mi?
Bu sabah gazetenin web sayfasını açtım ve “Soma faciasında acı gerçekler ortaya çıktı” başlıklı bir haberi okudum. Haberin altında ise Soma’dan değil Ermenek’teki kazadan söz ediliyor. Böyle bir hata nasıl olabiliyor? İyi çalışmalar. Osman Saçıkara

Hataları irdelemek gerekmez mi?
Sadık bir Cumhuriyet okuru olarak 24 Nisan Cuma günü gazetenizin internet sitesinde gördüğüm bir haberle ilgili birkaç soru sormak isterim. “Bir reklam birçok hata” başlıklı haberin üslubu nasıl bir üsluptur? Ayrıca, bu haberin içeriğini kim yazmıştır? Seyit Ahmet Sılay kimdir? Facebook yazısı neden habere referans olmuştur? Bunların hiçbirisi haberde açık olarak yer almıyor. Bu kadar üstünkörü ve aceleyle haber içeriği hazırlanmasını gazetenize yakıştıramadığım için size yazmak gereği duydum. Sözü geçen reklamda birçok hata olduğu zaten açık ama bu tarihi hataların daha büyük bir ciddiyetle ele alınıp aktarılmasını tercih ederdim. Saygılarımla... Petek Onur  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları