Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Panik Havası

02 Ekim 2015 Cuma

Toplantı ve gösteri hakkına yönelik zorbalığın yasallaştırıldığını, adına “iç güvenlik” denildiğini biliyoruz. Yasalaşmıştır ama Anayasa Mahkemesi’ndedir. Uluslararası hukuka, insan haklarına aykırıdır. Sonuçta bu yasaya dayalı zor, hem sivil itaatsizliğin tüm dünyada kabul gören anlamıyla sağlam, etkili itirazlarla karşılaşacak hem de uygulayıcıların “doğru bulmadıkları emre uymama hakkı” nedeniyle yasalar çöplüğüne gidecektir. Yasalara dayandığı iddia edilen zorbalığa karşı demokratik, kitlesel, haklı direnişlerin kazanma şansı yüksektir; peki “tetikçi şiddeti”ne karşı ne yapacağız?

***

Son zamanların yükselen trendi, siyasal bakımdan köşeye sıkışmış, seçmen desteğine iktidar vaat etmediği için fazla güvenemeyen, başka yollar arayan, yolsuzluk, yasadışı eylem ve işlemleri dağlar gibi birikmiş siyaset odaklarının pek de pahalı olmayan tetikçilerinin zorbalıklarıdır. Tehdit, küfür, izleme, saldırı, adam dövme şeklinde karanlıkta ortaya çıkıyorlar. Ucuzluklarını bizim gazetenin haberinde okuduk; “trol cinsi”nin maliyeti kişi başına 1000 TL’yi aşmıyormuş. Herhalde işin çapı genişledikçe, riski arttıkça azmettirenlere maliyetleri de yükseliyordur.

***

Zorbalık bir ara bizim gazetenin kapısına dayanmıştı; günlerce polis ablukası altında çalışmak gibi bir durumla karşılaşmıştık. Daha sonra TIR’larla Hürriyet gazetesinin kapısına dayandılar, cam çerçeve kırdılar. Başlarında da bir AKP milletvekili vardı. Bu türden zorbalıkların sonuç alma olasılığı yoktur. Yani insanlar böyle tehditlere, saldırılara genellikle pabuç bırakmazlar. Hele hele gazetecilerin, yine genellikle diyeyim, boyun eğeceklerini düşünmek anlamsızdır. Çünkü bizim gibi ülkelerde gazeteciler yaptıkları görevin gereği zorla, zorbalıkla karşılaşabileceklerini daha baştan bilirler.

***

Öyleyse bu işe yaramaz yöntemde neden ısrar eder tetikçiler? Aslında basit bir nedeni var zorbalığın; panik. Görünen odur ki; siyasete kendini fazlasıyla kaptırmış bürokraside bir telaş başladı. İktidarla birlikte olmanın, birlikte davranmanın çekiciliği yerini yavaş yavaş ihtiyata, geri çekilmeye, kendini savunabilmenin yollarını aramaya terk ediyor. Eşzamanlı gelişen bir başka “yöntem” ise tehdit, zorbalık, panik havasında saldırmaktır. Sosyolojik bir gerçek bu. Kitlenin kolay yönlendirilebilir öfkesini kullanmakta zorlanıyor, hakkını arayanların kitlesel demokratik direnişi sizi korkutuyorsa, o zaman sevmediğiniz medyaya, yazara, çizere, sanatçıya küfretmekle yetinmez, sopayla, silahla saldırırsınız.

***

Panik havası kendini kof cesaret, içi boş kabadayılıkla gösterir. “Döveriz, acıdık da onun için hayattasın” gibisinden heyheylenmelerin arkasında da paniklemenin işaretlerini bulabilirsiniz. Kuşkusuz henüz yitirilmemiş iktidarın, iktidar nimetlerinin, sırtınızı dayadığınız duvarın sağlamlığına hâlâ güveniyor olmanızın da payı vardır bu zorbalık gösterilerinde.
Panik havası tez yayılır, bulaşıcıdır, aynı zamanda çılgınlaşmaya eğilimlidir. Çünkü nihayet köşeye sıkışmış haksızlığın çaresiz öfkesidir. Öfkesi de çaresizliği de sırtını dayadığı köşeye sıkışmış siyasetten gelir.
Geçmiş olsun Ahmet Hakan, ama bilelim ki hemen geçmeyecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları