Merdivenleri ağır ağır, salına salına çıktı. Yeminden iki gün önceki karşılama töreninde bütün şarkıcılar, artistler, şu bizim iyi polis, aile babası Denzel Washington da oradaydı. Sonra “Hey Amerika orada mısın?” diye sordu Obama. Alkış, kıyamet; oradaydılar. Şu 36 milyonluk, merkezi Harlem olan “öteki Amerika” değil tabii, gerçek Amerika’dan söz ediyoruz. Sonra yine uzun kollarını afili bir şekilde salladıktan sonra oradaki Amerika’ya seslendi.

“Hadi gelin dünyayı değiştirelim.”

Eyvah!

Bunun selefi de, beslenip büyütülüp “git Afganistan’daki komünistleri kes” diye gurbete yollanan Usame, işi bittikten sonra “bunlar şeriata aykırı” diye ikiz kuleleri yerle bir edince, “tamam dünyayı değiştirmem gerek” demiş, değiştirmeye bizim mahalleden başlamıştı. Değiştirdi epeyce. Bu nedenle ben korkarım bu “dünyayı değiştirelim” lafından. Sana ne kardeşim, herkes kendini, kendince değiştirse olmuyor mu?

Olmuyor herhalde.

***

Bizim Amerikan muhipleri de bu değişikliği dört gözle beklemekteler.

İddiaları odur ki, Barack Obama dünyayı iyiye doğru değiştirecektir. Zaten İsrail de durumu anlamış, “aman şu Obama gelmeden 3-5 bin Filistinli keseyim de bu siyah adam gelince elimi kolumu bağlar” deyip Gazze’ye saldırmıştır bizimkilere bakarsanız.

Bundan sonra saldıramayacakmış. Bundan sonra Barack dünyayı bir değiştirecekmiş ki sormayın. Benim kuşkumun derinliği, bu arkadaşların Bush zamanında söylediklerini ne arşivden, ne hafızamdan silemediğimdendir. Ne yapayım, orada duruyorlar. Bush için de öyle demişti bu arkadaşlar. Artık yeni bir dünya kuruluyordu ve biz de bu dünyada, bu dünyanın liderine göre yer almalıydık. Irak’a mı girilecek, girmeliydik. Üs mü lazım, vermeliydik. Trabzon’da liman mı gerekiyor, tahsisinde büyük menfaatlar vardı.

Öyle olmadığı sonradan, ortalık kana bulanınca anlaşıldı.

***

Şimdi Obama zamanıdır. Onlarda umut tükenmiyor, bizde kaygı. Bu Obama acaba dünyayı nasıl değiştirecek? Emperyalizmin doğası, naturası mı değişecek, ABD tüm dünyaya yaydığı çıkarlarından vaz mı geçecek? “Artık öteki ülkelerin işlerine burnumuzu sokmayalım, petrol için askerimizi kırdırmayalım, Kafkaslar’a uzanıp oralardaki devletleri birbirine düşürmeyelim, ne işe yaradığı belli olmayan NATO’yu dağıtalım, Birleşmiş Milletler’i kendi örgütümüz gibi kullanmaktan vazgeçelim, Koskoca Filistin’i işgal ede ede bir köy kadar küçültmüş İsrail’e destek olmayalım” mı diyecek? Küba’yı rahat bırakıp, Venezüella’da darbe kışkırtmayacak mı artık? Tüm dünyada, bu arada İsrail’de nükleer silahların tasfiyesi için harekete mi geçecek? Türkiye’ye ılımlı İslam transferinden mi cayacak? Cemaat liderine “uslu dur, ne yapacaksan git memleketinde yap” diyebilecek mi?

Bilmiyorum.

***

Arkadaşlar, yani Amerikan muhipleri Obama’nın dünyayı değiştireceğinden eminler. Biz bu arkadaşlarla işin esasında anlaşamıyoruz, dünyanın nasıl değişmesi gerektiği konusunda köklü farklılıklar var aramızda. Biz en başta Amerikan emperyalizminin, Obama’nın, dünyayı kendine göre değiştirmesinden ürküyoruz, Bizim hayalimiz, şu Obama kendi ülkesiyle uğraşsa, kendi krizini çözse, başka ülkelerin işlerine karışmasa gibisinden ham hayaldir işin açıkçası.

Olmaz tabii.

Merdivenleri ağır ağır, uzun kollarını sallaya sallaya çıktı. Afili bir kol hareketiyle birlikte “Hadi gelin dünyayı değiştirelim” diye bağırdı. Ben korktum, siz korkmadınız mı?

“God bless you” dedi sonra.

Ne diyeyim, Tanrı yalnızca Amerikalıları değil, bizi, en fazla da şu dünyanın mazlumlarını korusun.

“God bless hepimizi” arkadaşlar!

e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr