Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Niyetleri kötüdür

15 Mayıs 2015 Cuma

Seçim sonuçlarını, araştırma şirketlerinin tahminleri de birbirinden epeyce uzak düştüğü için kestiremiyoruz. Yüzde 2-2.5 yanılma payının nasıl hesaplanacağı konusunda da rivayet, temel bilgilere karşın, muhtelif olduğundan AKP yüzde 41- 43 de olabiliyor 38 de. Ya da bir bakıyorsunuz seçimlerin popüler partisi HDP barajı bir geçiyor, bir geçmiyor. CHP ise yandaş medyanın feryadından, muhalif medyanın “tuttu bu kez” sevincinden anladığımız kadarıyla iyi durumdadır da, her ne hikmetse oylara yansımamaktadır bu iyi durum. Karışık iş vesselam. Ama gerçek, AKP’nin sonun başlangıcında olduğunu gösteriyor.

***

Bunu nereden anlıyoruz? İtirazı olanların korku duvarını yıkmış olmalarından, sağdaki iç kavganın tahribatının yüksek oluşundan, iktidarın şiddeti yöntem bellemesinden anlıyoruz. Cumhurbaşkanı’nın “başka çare kalmadı” deyip yollara düşmesinden de bellidir. İktidar elden gitmese de bundan sonra siyaset etmek zorlaşacaktır. İtirazlar yükseliyor, yaygınlaşıyor, “marjinal” olmaktan çıkıp toplumsal bir karakter kazanıyor. Korkunun nedeni bu. Hatırlar mısınız bilmem, Gezi direnişinde partisindeki telaşı, paniği gören liderin uçaktan iner inmez gösterdiği şiddet ve celali.

***

O korku sürüyor. AKP şu sıralarda panik atakta. Lider de aynı telaşla ipleri ele alma gereksinimi duydu. Bu nedenle taleplerini gerçekleşmesi imkânsız da olsa yüksek tutuyor. Asıl amaç, hükümet edebilecek gücü koruyabilmektir. Tüm adımlarını güçte oluşması kaçınılmaz boşluğu sert önlemlerle doldurabilmeye göre atıyor. Kendi partisi içinde de, devlet kademelerinde de, yargıda, orduda, bürokraside de muhalefet istemiyor. Bunu her fırsatta gösteriyor. Hem de sözünü, eylemini sakınmadan, gizlemeden.

***

Bu hesaplanması, önlem alınması gereken somut durumdur. Muhalefet partileri ise meşruiyet çizgisini çoktan aşmış AKP’ye doğrusunu isterseniz çok centilmence yanıt veriyorlar. Toplumsal muhalefetin gerisindedirler. Doğaldır. Nedeni de sistemle olan ilişkilerini gözden geçirmeye yanaşmamaları, özellikle din üzerinden uzlaşma yolları aramalarıdır. Soma’da işçilerin sorunlarına sistemi aklayarak yanıt verilemez. Erdoğan’ın danışmanının tekmesine, her yerde artan şiddete yoğunlaşmak gerekir. Şiddetin karşıtı kitlesel, hakkını isteyen ve alan toplumsal harekettir.

***

AKP’nin gerçek lideri, sert önlemlerini haklı çıkarabilmek için liberal kesimlerden destek alma çabasını da bir yana bırakmadı. Yandaş medyayı ayakta tutma umudunu henüz yitirmedi. Medyada görevli ucuz kullanışlılar, Mahçupyan türünden cevval “entelektüeller” üstün analiz yeteneklerini hizmete sunmakta tereddüt etmiyorlar; “demokrasiye geçmek için hukuk askıya alınabilir” mealinde gerçekten akıllara ziyan “tezlerle” piyasadadırlar.

***

Ama onlar değil; 1970’li yıllarda başlayan kavramlara yönelik saldırı karşısında dik duramayan, “işçi sınıfı kalmadı, beyaz yakalılar var, artık sivil toplum esastır” diyen; sınıf yerine Weber üzerinden bir yumuşak geçişle “mülkiyeti, sınıfları boşver cemiyetten, cemaatten, gruplardan konuş, daha kafa açıcıdır”a, oradan postmodern parçalanmaya kadar uzananlar benim derdim. Tarihsel bakmayı toptan terk edip anakronik analizlerle Aydınlanmayı halleden, yaygın ve köklü siyasi bir kümelenme olan Atatürkçüleri, Kurtuluş ve Kuruluş dönemlerini bir çırpıda tahlil dışı bırakıveren eski yoldaşlar için kaygılanıyorum ben. Özellikle şu din-ahlak-kapitalizm ilişkisinde arada bir dönüp kitaba bakma gereksinimi duymam bu nedenledir.
Hep zayıf halkaydı çünkü. Hâlâ da öyledir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları