Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Korkunun Gerçek Nedeni
SYRİZA’nın Avrupa kodamanlarının planlarını bozduğu bir gerçek. Bunu SYRİZA’nın soldaki yerini, neoliberalizmin kendisine açtığı ve sürekli burnunu sürtmek için kullandığı alanda oynamayı kabul etmesinden bağımsız söylüyorum. AB’nin keskin dişli politikacılarının bir adım geri çekileceklerini ama vazgeçmeyeceklerini göreceğiz. Onların, bırakın yakın gelecekte karşılarına çıkması muhtemel gerçek devrimci partileri, SYRİZA türünden reformist partilere bile tahammülleri yoktur. Çok açık bir nedenle öyledir; yaşadıkları küresel krizin siyasi bir nitelik kazanmasını, devrimci isyanlara yol açmasını istemiyorlar.
Ama ufukta böyle isyanlar var.
***
Üstelik bu isyanları yöneten siyasetler de sisteme itiraz etmeyen cinstendir. Peki, öyleyse bu denetlenebilir partilerden neden korkuyor kapitalist sistemin siyasetçileri? Evet, bu siyasi partilerin çizgiyi aşmamaları sağlanabilir, ama sokaktaki, referandum sandığındaki halk nasıl denetlenecek? Yunanistan’da, İtalya’da, Portekiz’de, İspanya’da halkın itirazları onlar adına konuşan partilerden, hareketlerden daha öndedir; talepler daha radikaldir, daha devrimcidir. AB liderlerinin SYRİZA ve benzerlerinin arkasındaki gerçek gücü gördükleri, o nedenle telaşlandıkları anlaşılıyor.
***
Bu nedenle SYRİZA türü partileri yakından izlemek, arkadaki gücün taşıdığı potansiyeli görmekte yarar var. Bir süredir bizim Gezi Hareketi ile ilgili uyutma, küçümseme eğiliminin, özellikle neoliberal kalemlerden gelen “geçti gitti, zaten de bir şey olmazdı” havasının arkasında bu bilinçaltının yattığı besbelli. Çünkü onlar da verili siyaset sahnesinde kendilerine yer açabileceklerini, siyasetin özneleri ile kurdukları korelasyonlar içinde yüksek politika yapabileceklerini düşünüyorlar. AKP-CHP-MHP-HDP düz ya da çapraz ilişkileri onlar için yeterlidir. Arkadaki hoşnutsuzluğu, sokağı görmek bile istemiyorlar.
***
Bugünlerde İslamcı entelektüel boşluğunun keşfedilmesinin nedeni de budur. Bir tarihlerde “Medine Sözleşmesi”nden ileri gitmeyen bir İslamcı entel “uyanış” pek heyecan yaratmıştı. Şimdi de hayal kırıklığıyla “neden kendiniz olamıyorsunuz, neden Batı’ya öykünüyorsunuz” yazıklanması ile yazılar yazılıyor. Öykündükleri falan yoktur; yalnızca İbni Haldun, İbni Rüşd zamanlarının entelektüel havasının bir anakronizma olarak yinelenemeyeceği ortaya çıktı. Aradaki karanlık çağı bilenler böyle rüyalar görmüyorlar. Tam tersine terörist bağnazlığın hızla yayılmasının arkasını görmeye çalışıyorlar.
***
Ne yazık ki İslam âlemi umut vermiyor. Doğu-Batı tartışmasının yeniden vücut bulmadığı, reformculara hayatın zindan edildiği ortada. İslamcı yazarların “Batılı” kelime ve kavramları kullanmalarının kınanacak bir yanı yok. Olsa olsa seçmeci davranabilir, sistemin dinle de bağdaşmayan kavramlarından uzak durabilirler.
Her neyse; biz bize düşeni yapalım, düzenin değiştirilebileceğini, sistemin yıkılabileceğini gösterelim. Olabilir mi? Olabilir. Halkı, halk hareketlerini, örneğin Haziran’ı küçümsemekten vazgeçersek kuşkusuz...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Cumhuriyet Savcısı açığa alındı!
- Zam oranı belli oldu: Hepsi artacak!
- Real Madrid Arda Güler için son noktayı koydu!
- Aile hekimleri 5 gün iş bırakacak
- Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına ilk yanıt
- 'LBGT faaliyeti içinde olan bir derneğin...'
- İktidar harekete geçti
- O marka listede: Hamburgerden 'at eti' çıktı
- Milli Savunma Bakanı'ndan 'teğmenler' açıklaması!
- Narin'in cesedini böyle saklamış!