Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Esrarengiz Politikalar

12 Ekim 2011 Çarşamba
\n

Bir savunma örgütü olduğu hep söylenegelmiş olan NATO’nun güç dengelerinin bulunmadığı koşullarda pekâlâ bir saldırı örgütüne dönüştüğünü artık biliyoruz. Ne ilgisi var, diyenler Afganistan dağlarında, Libya semalarında ve karalarında olup bitenlere bakabilirler.

\n

Yani kimse kimseyi kandırmasın.

\n

Türkiye’nin son yıllarda geliştirdiği bir politika var. Önce hayır, ne münasebet, hiç öyle şey olur mu deniliyor, sonra o olur mudenilen şey oluveriyor. Doğrusunu isterseniz yeni durum pek ustaca, pek mahirane, pek şairane bir şekilde kamuoyuna anlatılabiliyor.

\n

Yine Libya, Suriye durumlarından örnek verilebilir. Ne işi var NATO’nun orada söylemi kısa, ama çok kısa bir süre sonra var bir işi ki oradaya dönüştü.

\n

***

\n

NATO’nun radarları konusu da öyledir.

\n

Daha başından biliyorduk ki, bu radarlar ve savunma füzeleri sistemi için adı geçen üç ülkeden biri Türkiye idi. Önce bunu inkâr ettik, biraz naza benzeyen bu itirazlarımızın çok çabuk eridiğini söylemeye gerek var mı? İkinci koşulumuz bu sistemin komşumuz İran’a karşı olmaması yönündeydi. Konu ile ilgili anlaşma yapılırken yeni usuller geliştiren diplomasimiz büyük bir başarı göstererek metne, yani hedefler babına İran’ın adının yazılmasını önledi. Ama şu ünlü münafık Sarkozy’nin bizde kediye kedi derler oyun bozanlığının bizi pek bir açmaza düşürdüğünü de kaydetmeyelim mi? Şimdi artık radarların Malatya Kürecik’te konuşlanacağını, İran’dan gelecek füzelerin erken avlanması için kullanılacağını herkes gibi biz de biliyoruz. Öğrendik yani!

\n

***

\n

Yeni konumuz radarlardan elde edilecek bilgilerin yeni hasımlarımızdan İsrail ile paylaşılıp paylaşılmayacağı konusudur. Mademki hasımız, kuşkusuz paylaşılmayacaktır!

\n

Büyük müttefikimizin küçük ve yapışık müttefikinden bilgi saklamamız söz konusu değil aslında. Radarlardan elde edilecek bilgilerin İsrail’den gizlenmesinin, onunla paylaşılmasının önüne geçilmesinin teknik olarak da, politik olarak da pek mümkün olmadığını, olamayacağını, söz konusu bilgilerin saniyeler içinde ABD’de bulunan Komuta Kontrol Merkezi’ne gideceğini artık biliyoruz. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgileri değerli meslektaşım Kadri Gürsel Milliyet’teki köşesinde (9-10 Ekim) iki makale ile etraflıca anlattı, yorumladı.

\n

Peki Türkiye neden böyle olmayacak bir duaya amin diyor ki?

\n

***

\n

Türkiye’nin anlaşılması güç bir dış politikası var artık. Sırlı, esrarlı, sağ gösterip sol vuruyor, sol gösterip sağdan çakıyor. Küremizin sistemleri pek sıkıntıya girmiş, krizden krize savrulan ve çıkış yolu ararken gittikçe hırçınlaşan emperyal güçlerle en stratejik ilişkileri daha da sıkılaştırırken, yoksul ülke ziyaretlerinde emperyalizmden dem vurması, sömürüden söz etmesi bundandır. Kanka Suriye’nin iki günde düşman oluvermesi, uzun yıllar boyunca müttefikin müttefiki olarak bizim de müttefikimiz olan İsrail’le köprülerin atılması, müteahhitlerimizin neredeyse yerleşik düzene geçtiği Libya’da çadır muhabbetlerinin NATO muhabbetlerine dönüşmesi bu esrarengiz politikanın çok bilinmeyenli denklemlerini oluşturuyor.

\n

Ama çok bilinmeyenli denklemlerde bir bilinen mutlaka vardır.

\n

Aç parantez, ABD yaz, kapa parantez...

\n

Bak bakalım bilinmeyen bir şey kalıyor mu?

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları