Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

De Rerum Natura (20.09.2015)

20 Eylül 2015 Pazar

Yaşadığımız zamanların bilginin yadsındığı, ısrarlı bir karanlığa çağrının insanları hâlâ etkilediği zamanlar olması ne kadar acı. Her geçen gün evrenin sırlarına bir parça daha yaklaşıyoruz ama bilimin, teknolojinin sunduklarını yalnızca “nimetler” olarak algılamaktan vazgeçemedik. Tehlikeden korunmanın konforu, bilinmeyene teslim olma korkusu ağır basıyor; belki de bilimle zorlama düzen arasındaki açı genişliyor. Bilimin haklı olarak kendinden bile kuşku duyan özü, sıradan hayatın yalnızca sonuçlarla, nimetlerle ilgilenen kolaycılığına yeniliyor.

***

Yine de yüzyıllar ötesinden gelen şiirin zamana boyun eğmediğini görmek güzeldir. Yaşadığı zamanın baskılarına dayanamadığı için evrenin sonsuzluğuna katılmayı seçen filozof şair Lucretius’un yazdıkları hem bilimsel gelişmenin sırrını açıklıyor, hem de “ne eskimez şeymiş şiirin gücü” diye umutlanmamızı sağlıyor. Lucretius’un EvreninYapısı - De Rerum Natura adlı büyük şiirinde coşkuyla savunduğu “yapıtaşlarından oluşan biçimlerin sürekli başkalaştığı, değiştiği” fikri hâlâ insanoğlunun büyük buluşudur. Hurafenin insanı etkileyen sığlığını zaman içinde yenilgiye uğratan düşünce de budur.

***

Hurafenin kaynaklarına savaş açan Lucretius, onları özlemlerin, korkuların, cehaletin beslediğini, güce tapınmanın, zorlukları kolayca alt etme güdüsünün hurafeye bol bol kaynak sağladığını, insanların göklerdeki sonsuz yıldızlar dünyasına bakarak yenilmez, her şeye kadir güçler tasarladığını öyle güzel anlatır ki, o insana öfkelenmekle onu sevmek arasında gider gelirsiniz. Doğal olduğu söylenen felaketlerin dehşeti, insanı yarattıklarının gücüyle karşı karşıya getirir; duaların sihri, kolay kurtuluş vaat eden yolun esrarı insanı esir alır.

***

Kendi icadımız olan cezaların, ödüllerin sihrinin yüzyıllar boyunca sürüp gitmesinin nedeni budur. Ama bir başka sinsiliğin, korkuları insana karşı ustaca kullandığını da söylemeyelim mi artık? Gerçekte Lucretius’un anlattıklarının gerçeğin ta kendisi olduğunu bilen, bu bilgiyi kendisine saklamayı seçenler daha Lucretius yaşarken işbaşındaydılar. Şimdi de hurafeyi yayar, bilgiyi, bilimi gizler, teknolojinin nimetlerini bin türlü hileyle bizlere satarken de işbaşındalar.

***

TV kanallarında dünyanın güneş etrafında dönmediğini söyleyebilen, meleklerin, şeytanların, cinlerin masallarda değil hayatın içinde ve ötesinde olduğunu ilan eden hurafe, her zaman olduğu gibi boydan boya siyasetin hizmetindedir. “Cehennem ateşine dayanıklı kefen” satanlar, hayat yorgunlarına umut dağıtmayı, “ne mutlu size ki oğlunuz şehit oldu” diyebilmeyi, siyasete boyun eğdirmeyi hâlâ başarıyorlar. Tuhaf olan, gerçeği bilen siyasetçilerin bile yığınları etkileyen hurafenin nimetlerinden yararlanmayı seçmeleri, bunu halkla ilişki kurmanın yolu olarak kullanmaları, öğütlemeleridir.

***

Hurafenin önünde eğilen insanlar olarak suçluluğunun farkında olan hırsızlar gibiyiz. Hayatı çaldığımızı sanıyoruz; hata olarak yaşadığımızın farkında bile değiliz.
Sahaflarda bulmak belki mümkündür; Evrenin Yapısı’nı Turgut Uyar ve Tomris Uyar çevirdi dilimize, okumanızı öneririm. Bulamazsanız, Stephen Greenblatt’ın Can Yayınları’ndan çıkan Sapma adlı eseri tam günümüze göredir...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları