Güneş Aksüs

Çocukken öğren, hayatını kurtar!

05 Kasım 2024 Salı

Yıllardır aileler ile çalışırken bazen umutsuzluğa kapıldığımız anlar olur. Galiba biz bu işi başaramayacağız dediklerinde ya da bir anda değişse keşke yaptıklarımız gerçekten işe yarıyor mu dediklerinde onlara yürekten inandığım ve yıllar içinde de sonuçlarını gördüğüm bir cümle kurarım… “Yaptığınız hiç bir şey boşa gitmiyor…” Her birinin çok iyi bir şekilde kaydedildiğine eminim. İyileriyle, kötüleriyle... Tüm davranışlarımızı kaydeden minik beyinler var karşımızda ve asla unutmuyorlar. Ama bazı tekrarlanan davranışları hayatlarına yerleştirmeleri daha kolay, yılda bir yaptığınız bir şeyi tabii ki kolay unutabilirler. Bu sebeple şöyle düşünün, ailece sürekli yediğiniz ne var? Her zaman dikkat ettiğiniz ne var? Çok sevdiğiniz ne var? Hiç almadığınız ne var?  Işte bu yaptıklarınız sizin çocuğunuzun geleceğini, yemek ilişkisini ve sağlığını yakından etkiliyor.

Her yemekte masanızda mutlaka salata var ise çocuğunuzun hayatında da çocukluk döneminde, gençlikte veya sonrasında mutlaka ekleniyor. Bu yiyeceklere karşı alerji veya başka özel bir durum yok ise sizin yediklerinize bir süre sonra eşlik etmeye başlıyorlar. Bu sebeple çocukken onlara öğrettiğiniz her güzel davranış kalıcı olabilir. Kötüler de öyle! Akşam yemekten sonra şekerli atıştırmalıklar, yemekte içilen şekerli içecekler, sebzesiz bir hayat, fastfood ağırlıklı yaşam, ev yemeklerinin çok olmaması, sandviç, dürüm gibi yiyecekler ile geçiştirme... Hepsini örnek alabilirler. Yetişkin olup hâlâ sadece makarna ile veya sadece çorba ile tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını zannedenler var… Bu kadar basit değil. Biliyorsunuz! Bedenimizin farklı besin gruplarına ihtiyacı var hem de düzenli bir şekilde. Bir gün verip bu hafta idare et diyemezsiniz. Derseniz o da başka yerden kısmaya başlar ve bunu istemezsiniz. 

ŞEKERİ AZALTIRSANIZ NE OLUYOR?

Özellikle şeker konusunu sık sık hatırlatmaya çalışıyorum. Korkutmak için değil sadece dikkat edelim diye. Yeni bir araştırma var. Bakın ne diyor...

Anne karnında ve yaşamın ilk iki yılında düşük şekerli beslenmenin yetişkinlikte kronik hastalık riskini anlamlı ölçüde azaltabileceğini buldu ve erken yaşta şeker tüketiminin yaşam boyu sağlık etkilerine dair ikna edici yeni kanıtlar sağladı.

Gebe kaldıktan sonraki ilk 1.000 gün içinde şeker kısıtlamaları yaşayan çocukların tip 2 diyabet geliştirme riski %35'e kadar daha düşüyor ve yetişkinlere göre hipertansiyon riski %20'ye kadar daha azalıyor. 

Biz doğal şekeri nerelerden alıyoruz? Her besinin içinde karbonhidrat var, bazıları şekere daha yakın. Örneğin meyvedeki şeker. Bazı uzmanlar sosyal medyada sırf dikkat çekmek için şöyle paylaşımlar yapıyor: “Süt de şekerdir” “ Sebze de şekerdir”. Bu acımasızları dinlemeyin. Gerçekten bu insan sağlığı ile oynamak gibi geliyor bana. Doğada var olan bazı karbnhidratlar ki çeşitleri, içerikleri, formülleri birbirinden farklıdır, bize bir paket gofret yediğinizdeki gibi şeker yüklemesi yapmaz. Bir meyve yediğinizde onun içinden gelen fruktoz bol vitamin ile, lif ile beraber gelir. Elbette her zaman her besini ihtiyacımız kadar yemeliyiz ama şekeri azaltın dediğimizde söylemek istediğimiz eklenen şekeri, beyaz şekeri yani çay şekerini azaltmanız. Ona ihtiyacımız yok. Yani bir ihtiyaç sebebiyle profiterol yemiyoruz öyle değil mi? Canımız istiyor diye yiyoruz. Ve bazen gerçekten canınız isteyebilir! Bu çok insanı bir durum. Ama şekersiz yaşamam diyorsanız, tatlı yemeden duramam diyorsanız bir sağlık kontrolü iyi olabilir. Şekerinizi kontrol ettirmek için bir aile hekimi veya dahiliye uzmanından randevu alabilirsiniz. Acaba bu bir hastalığın habercisi mi? Yoksa bir bağımlılık mı? Sonraki yazımda ikisi arasındaki ortak noktaları ve farklılıkları konuşabiliriz. Sevgiyle kalın! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları