Güneş Aksüs

Ne yersen, o’sun!

17 Aralık 2024 Salı

Bizim konularda bu başlığı sık görürsünüz. Ben de size hep söylüyor, yazıyorum. Sizin yedikleriniz sadece sizi etkilemiyor. Sizin çocuklarınızı da etkiliyor. Sizin alışkanlıklarınız da sadece bugünkü seçimlerinizden gelmiyor. Büyük anneleriniz, büyük büyük dedelerinizin ne yediği, damak tadı, alışkanlıkları size ulaştı. Ve sizden de torunlarınıza ulaşacak. İşte bunun üzerine yapılan bir çalışmayı paylaşmak istiyorum bugün. Annem hep anlatır, dedem her gelen misafir ile Türk kahvesi içermiş. Bizde de misafir eksik olmazmış. Benim de kahve düşkünlüğümün sebebi belli oldu. Ve çok ilginç bir detay daha: Annem bana hamileyken kahve aşermiş. Çiğ kahveyi kaşıkla yiyecek kadar! Hiçbir şey tesadüf değil, işaretleri birleştirin.

Evet, bildiğiniz gibi, ne yerseniz osunuz. Tulane Üniversitesi'nden yeni bir araştırma, beslenmenizde eksik olan şeylerin, nesiller boyunca torunlarınızın sağlığını da etkileyebileceğini buldu.

Son araştırmalar, bir nesildeki kıtlığın bir sonraki nesilde zararlı genetik sonuçlara yol açabileceği fikrini destekliyor. Ancak bir atanın beslenme krizine katlanması durumunda, kaç neslin etkilenebileceği konusunda sorular devam ediyor.

Heliyon dergisinde yayımlanan bir çalışmada, Tulane araştırmacıları, çiftleştirilmiş farelere düşük proteinli bir diyet verildiğinde, sonraki dört nesilde yavrularının daha düşük doğum ağırlığına ve daha küçük böbreklere sahip olduğunu, bunun da kronik böbrek hastalığı ve hipertansiyon için önde gelen risk faktörlerine yol açtığını buldu.

Araştırmacılar, yavrulardaki diyetleri düzeltmenin hiçbir etkisi olmadığını ve sonraki nesillerin, böbreklerin kan dolaşımından atıkları temizlemesine yardımcı olan hayati filtrasyon birimleri olan düşük nefron sayılarıyla doğmaya devam ettiğini buldu. Bulguların insanlara aktarılıp aktarılmayacağını belirlemek için daha fazla çalışma yapılması gerekse de sonuçlar, gıda kıtlığı veya yetersiz beslenmenin onlarca yıl boyunca olumsuz sağlık sonuçlarına yol açma potansiyelinin altını çiziyor.

"Bu bir çığ gibi" diyor Tulane Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde pediatrik nefroloji yardımcı doçenti olan başyazar Giovane Tortelote. "Diyetin ilk nesilde düzeltilebileceğini ve böylece sorunun orada biteceğini düşünebilirsiniz. Ancak iyi bir diyete sahip olsalar bile, sonraki nesiller, torunlar, torunların çocukları, torunların torunları, açlıkla veya düşük proteinli bir diyetle karşılaşmamış olmalarına rağmen daha düşük doğum ağırlığı ve düşük nefron sayısıyla doğabilirler."

Tortelote, "Annenin beslenmesi kesinlikle çok önemli, ancak babadan gelen epigenetik bir faktörün de böbreklerin düzgün gelişimini yönettiği görülüyor" dedi.

"Daha az nefronla doğduysanız, hipertansiyona daha yatkınsınızdır. Ancak hipertansiyonunuz ne kadar fazlaysa böbreğinize o kadar çok zarar verirsiniz. Bu yüzden bu korkunç bir döngüdür ve bunu insanların yaşam sürelerine uygularsak 50 ila 60 yıl boyunca insanları etkileyebilecek bir halk sağlığı krizidir" dedi Tortelote. "Şu anda iki ana soru var: Bunu düzeltebilir miyiz ve nasıl düzeltebiliriz?"

Bu çalışma daha çok böbrek konusunda yapılmış olsa da söyleyebilirim ki diyabette, alerjilerde, kronik hastalıkların birçoğunda bu durum olabilir. Aslında yaşam şeklimiz bizi en yakın haliyle ve bizden sonraki nesilleri de değişken de olsa etkiliyor. Bugün sağlıklı beslenme adına yaptığınız her şey için yarın size teşekkür etmeliler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ne yersen, o’sun! 17 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları