Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mazot bidonuyla anlatılmalı...
Yoksunluk ve yoksulluktaki artışı halka anlatabilecek somut simgeler bulmak çok kolay değil. Sosyal sınıfların tüketim alışkanlığının farklılık göstermesi, bu konuda ortak bir parametrenin oluşturulabilmesini zorlaştırıyor.
Örneğin, bisiklet sporu yapan bir üst orta sınıf, lastik bulamayınca çılgına dönerken; bir lümpen, müptelası olduğu sigara çeşidine ulaşamayınca kriz geçirebiliyor. Bunlar işin yoksunluk kısmı; biz yoksulluktan yani aynı parayı ödeyerek daha az alınan mal ve hizmetten bahsediyoruz.
Sunulan rakamlar, göstergeler, veriler, içinde yoksullaşmanın da olduğu her türlü geri gidişi, düşüşü anlatmakta yetersiz kalabiliyor. İnsan, o tablonun içinde kendisinin de yer aldığını anlamıyor. Yoksul kalışı kendisine konduramıyor.
Ülkedeki kötüye gidişin insan hakları ve hukuk alanındaki göstergelerle sergilenmesini zaten hiç görmemezlikten gelen konsolide yüzde ellilikler ise, ekonomik alandaki fakirleşmelerini iktidara destek uğruna sineye çekiyorlar.
Elektrik faturasındaki çeşitli isimler altındaki uydurulmuş bedelleri, misal TRT payını; ya da kaçak su kullanım bedeli filan gibi dolaylı vergi artışlarını bir şekilde kabulleniyorlar. Yani bir hizmetin içine yedirilmiş “salmayı” hiç umursamıyorlar. Öyleyse, özellikle kırsalda farkındalık için ne yapılmalı?
Kullanılan maldaki fiyat artışını soyutça söylemek yerine karşılaştırmalı somut örnekler verilmeli. Misal: On torba çimento ile tarlana kaç metre duvar örerken, şimdi ne yaparsın? Ya da, on torba şeker gübresini şu kadar ağaca kullanırken şimdi kaç ağaca yetirebiliyorsun?
Örneklemede mazotun yeri biraz daha farklı; çünkü mazot paketlenmiş, şişelenmiş olarak satılmıyor. Bir istasyondan gidip satın alıyor ve depoluyorsun. Yani daha önce kullandığın belli bir hacimdeki alana, aynı parayı verdiğinde ne denli eksik aldığını görebiliyorsun.
Bir de, mazotun kafalara dank ettirici bir etkisi vardır! Örneğin, saçtan yapılmış bir depoya mazot hızla doldurulurken genleşmeye bağlı olarak “doink!” diye bir ses çıkar. Ya da şeffaf su bidonlarına koyarken “glup” sesi gelir.
Metal deponun içini görmesen de anlarsın eksikliği. Yeşilimsi, mavimsi rengini açıkça izlediğin mazotun, su bidonuna dolum işlemi daha dramatiktir. Bir yıl önce, diyelim 100 TL vererek doldurduğun 5 bidon yerine 4 bidon bile mazot alamadığını görünce, “glup” sesi insanın boğazında bir yutkunmaya dönüşür. “Doink” de kafadaki bir darbeye.
Hele, mazotu sürekli kullanmıyor ve senenin yalnızca belli bölümlerinde sulama ya da tarlayı sürmek için alıyor ve fiyat farkını görüyorsan kafana bir odun düşmüş gibi oluyor.
Her ne kadar siyasi iktidarın kırsaldaki artıkları, “Ne zammı, geçen yıl 2,5 dolar idi, bu yıl 1,5 dolara indirdik mazotun litresini!” gibi pervasızca alay etseler de gülemiyorsun espiriye... Bir umut, başka bir çıkış yolu arıyorsun o sırada. Sana o sırada ulaşabilecek bir çözüm alternatifinin ardından gitmeye, ona destek vermeye hazırsın... Ama böyle bir siyasi irade hazır mı?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Özel okulların ücretleri uçtu
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
En Çok Okunan Haberler
- Zahide Yetiş canlı yayında cinsel ilişki videosu izletti
- Peynirde ‘mantar ilacı’ tespit edildi!
- Teğmenler için karara 1 gün kala yeni gelişme
- Bahçeli'ye kendi partisinden bile destek yok!
- Galatasaray'da bir dönem sona eriyor!
- RTÜK'ten programa inceleme!
- İşte CHP’nin yol haritası
- İstanbul Barosu'ndan olağanüstü kurultay kararı
- İktidar hesaplaşmasına yolsuzluk bahanesi
- AKP'den Özel'e 'kanun teklifi' tepkisi